| |

Destekten yoksun kalma tazminat hesapları

a) Geçmişteki bakım gücü-bakım ihtiyacı anlayışı yıllar önce aşılmış; kişilerin ve özellikle aile bireylerinin hangi yaşta olurlarsa olsunlar, bir işleri ve kazançları olmasa bile, birbirlerine yaşam boyu destekliği kabul olunmuştur. Bu bağlamda destekliğin, parasal olmanın ötesinde (özellikle ülkemizde) yardım ve hizmet yoluyla gerçekleştiği görülmüştür.

b) Destekten yoksunluğun tazminat olarak değerlendirilmesinde, desteğin bir işi ve kazancı varsa, öldüğü tarihteki “gerçek kazancı” ile eğer yaşasaydı rapor tarihine kadar elde edebileceği “eşdeğer” kazançlar birim alınmakta; gerçeği yansıtmayan ücret bordroları ile vergi kayıtları geçerli sayılmamaktadır.
Bir işi ve kazancı bulunmayanların, yaşlı kişilerin, çocukların, ev kadınlarının yakınlarına “yardım ve hizmet” ederek destekliğinin parasal ölçüsü “asgari ücretler” olmaktadır.

c) Destek payları konusunda, her bilirkişinin kendince bir takım oranlar belirlemesi doğru olmayıp, destekten yoksun kalanların sayısına, destek sürelerine göre paydaları eşit paylaşım oranları belirlenmesi gerekmektedir. Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli bir husus, Medeni Yasa uyarınca eşler arası gelir veya sorumluluk paylaşımının eşit olmasıdır. Örneğin, iki çocuktan oluşan ailede ölen desteğin payı (2), yoksun kalan eşin payı (2), çocukların payı (1’er) olunca, ilk aşamada payda (6) olacak; yaşça büyük çocuk destekten çıkınca payda (5) olacak, ikinci çocuk da destekten çıkınca eşlerin payları eşit (1/2’şer) olacaktır. Bu yöntem, çocuk sayısına göre (paydalar eşitlenerek) aynı biçimde uygulanmak gerekir.

d) Destekten yoksunluk süreleri, kuşkusuz ölen desteğin kalan yaşam süresiyle sınırlı olacaktır. Ancak destekten yoksun kalanlar yaşça daha büyük iseler, kendi yaşam süreleri esas alınacaktır.
Çocukların destekten yoksunluğunda Yargıtay’ın ilke kararları, çocuk erkek ise 18 yaşına kadar, kız ise 22 yaşına kadar, yüksek öğrenim görüyorlarsa 25 yaşına kadar, sakat ve bakıma muhtaç iseler desteğin yaşam süresinin sonuna kadar destek görecekleri biçimindedir.

Küçük çocukların ana ve babalarına destekliğinde, toplumun tepkisini çeken yanlış ve haksız bir uygulama sürdürülmekte; hesaplama 18 yaşından başlatılıp olay tarihine iskonto edildiği gibi, bir de yetiştirme giderleri adı altında bir indirim yapılınca geriye bir şey kalmamakta; giderek kimi (bilinçsiz) bilirkişiler yüksek miktarda yetiştirme giderleri hesaplayarak aileyi borçlu bile çıkarmaktadırlar. Bunlar yazılı ve görsel basında yoğun ve sert tepkilere neden olmuştur.
Çocukların ana ve babalarına destekliğinde, bize göre doğru uygulama, Medeni Yasa’nın “karşılıklı yükümlülükler” başlıklı 322.maddesi ile TÜİK ve İLO’nun Türkiye genelinde yaptıkları 6-17 yaş grubu 2006 yılı çocuk işgücü araştırma sonuçları dikkate alınarak, çocukların ana ve babalarına destekliğinin olabildiğince erken bir yaştan başlatılması; kendilerine yapılan yetiştirme ve eğitim masraflarının karşılığını, anne ve babalarına yardım ve hizmet ederek ödedikleri kabul olunarak, bu yönde bir indirim yapılmaması; henüz yardım ve hizmet edecek yaşta olmayan küçük çocukların destekliği maliyet hesabına vurulacaksa, o yaşa kadar yapılan ve haksız ölümle boşa giden doğum, bakım ve beslenme masraflarının zarar hanesine eklenmesidir.

Similar Posts