CEZA MUHAKEMESİ KANUNU
CEZA MUHAKEMESİ KANUNU
Kanun Numarası : 5271
Kabul Tarihi : 4/12/2004
Yayımlandığı Resmî Gazete : Tarih : 17/12/2004 Sayı : 25673
Yayımlandığı Düstur :Tertip : 5 Cilt : 44
BİRİNCİ KİTAP
Genel Hükümler
BİRİNCİ KISIM
Kapsam, Tanımlar, Görev ve Yetki
BİRİNCİ BÖLÜM
Kapsam ve Tanımlar
Kanunun kapsamı
Madde 1 – (1) Bu Kanun, ceza muhakemesinin nasıl yapılacağı hususundaki kurallar
ile bu sürece katılan kişilerin hak, yetki ve yükümlülüklerini düzenler.
Tanımlar
Madde 2 – (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Şüpheli: Soruşturma evresinde, suç şüphesi altında bulunan kişiyi,
b) Sanık: Kovuşturmanın başlamasından itibaren hükmün kesinleşmesine kadar, suç
şüphesi altında bulunan kişiyi,
c) Müdafi: Şüpheli veya sanığın ceza muhakemesinde savunmasını yapan avukatı,
d) Vekil: Katılan, suçtan zarar gören veya malen sorumlu kişiyi ceza muhakemesinde
temsil eden avukatı,
e) Soruşturma: Kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden
iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi,
f) Kovuşturma: İddianamenin kabulüyle başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen
evreyi,
g) İfade alma: Şüphelinin kolluk görevlileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından
soruşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesini,
h) Sorgu: Şüpheli veya sanığın hâkim veya mahkeme tarafından soruşturma veya
kovuşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesini,
i) Malen sorumlu: Yargılama konusu işin hükme bağlanması ve bunun
kesinleşmesinden sonra, maddî ve malî sorumluluk taşıyarak hükmün sonuçlarından etkilenecek
veya bunlara katlanacak kişiyi,
j) Suçüstü:
1. İşlenmekte olan suçu,
2. Henüz işlenmiş olan fiil ile fiilin işlenmesinden hemen sonra kolluk, suçtan zarar
gören veya başkaları tarafından takip edilerek yakalanan kişinin işlediği suçu,
3. Fiilin pek az önce işlendiğini gösteren eşya veya delille yakalanan kimsenin işlediği
suçu,
k) Toplu suç: Aralarında iştirak iradesi bulunmasa da üç veya daha fazla kişi
tarafından işlenen suçu,
l) Disiplin hapsi: Kısmî bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil
dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, önödeme uygulanamayan, tekerrüre
esas olmayan, şartla salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adlî sicil
kayıtlarına geçirilmeyen hapsi,
İfade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Görev
Görev
Madde 3 – (1) Mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir.
(2) (Ek: 26/6/2009 – 5918/6 md.;Mülga:2/7/2018-KHK/700/159 md.)
Re’sen görev kararı ve görevde uyuşmazlık
Madde 4 – (1) Davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığına kovuşturma
evresinin her aşamasında re’sen karar verebilir. 6 ncı madde hükmü saklıdır.
(2) Görev konusunda mahkemeler arasında uyuşmazlık çıktığında, görevli mahkemeyi
ortak yüksek görevli mahkeme belirler.
Görevsizlik kararı verilmesi gereken hâl ve sonucu
Madde 5 – (1) İddianamenin kabulünden sonra; işin, davayı gören mahkemenin görevini
aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir.
(2) Adlî yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararlarına
karşı itiraz yoluna gidilebilir.
Görevsizlik kararı verilemeyecek hâl
Madde 6 – (Değişik: 6/12/2006 – 5560/16 md.)
(1) Duruşmada suçun hukukî niteliğinin değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı
verilerek dosya alt dereceli mahkemeye gönderilemez.
Görevli olmayan hâkim veya mahkemenin işlemleri
Madde 7 – (1) Yenilenmesi mümkün olmayanlar dışında, görevli olmayan hâkim veya
mahkemece yapılan işlemler hükümsüzdür.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Bağlantılı Davalar
Bağlantı kavramı
Madde 8 – (1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla
olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır.
(2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme
veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır.
Davaların birleştirilerek açılması
Madde 9 – (1) Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa,
bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir.
Görülmekte olan davaların birleştirilmesi ve ayrılması
Madde 10 – (1) Kovuşturma evresinin her aşamasında, bağlantılı ceza davalarının
birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli mahkemece karar verilebilir.
(2) Birleştirilen davalarda, bu davaları gören mahkemenin tâbi olduğu yargılama usulü
uygulanır.
(3) İşin esasına girdikten sonra ayrılan davalara aynı mahkemede devam olunur.
Geniş bağlantı sebebiyle birleştirme
Madde 11 – (1) Mahkeme, bakmakta olduğu birden çok dava arasında bağlantı
görürse, bu bağlantı 8 inci maddede gösterilen türden olmasa bile, birlikte bakmak ve hükme
bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Yetki
Yetkili mahkeme
Madde 12 – (1) Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir.
(2) Teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda kesintinin
gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir.
(3) Suç, ülkede yayımlanan bir basılı eserle işlenmişse yetki, eserin yayım merkezi
olan yer mahkemesine aittir. Ancak, aynı eserin birden çok yerde basılması durumunda suç,
eserin yayım merkezi dışındaki baskısında meydana gelmişse, bu suç için eserin basıldığı yer
mahkemesi de yetkilidir.
(4) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan hakaret suçunda eser,
mağdurun yerleşim yerinde veya oturduğu yerde dağıtılmışsa, o yer mahkemesi de yetkilidir.
Mağdur, suçun işlendiği yer dışında tutuklu veya hükümlü bulunuyorsa, o yer mahkemesi de
yetkilidir.
(5) Görsel veya işitsel yayınlarda da bu maddenin üçüncü fıkrası hükmü uygulanır.
Görsel ve işitsel yayın, mağdurun yerleşim yerinde ve oturduğu yerde işitilmiş veya
görülmüşse o yer mahkemesi de yetkilidir.
(6) (Ek:8/7/2021-7331/10 md.) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının
ya da banka veya kredi kartlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenen suçlarda
mağdurun yerleşim yeri mahkemeleri de yetkilidir.
Özel yetki
Madde 13 – (1) Suçun işlendiği yer belli değilse, şüpheli veya sanığın yakalandığı
yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
(2) Şüpheli veya sanığın Türkiye’de yerleşim yeri yoksa Türkiye’de en son adresinin
bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
(3) Mahkemenin bu suretle de belirlenmesi olanağı yoksa, ilk usul işleminin yapıldığı
yer mahkemesi yetkilidir.
Yabancı ülkede işlenen suçlarda yetki
Madde 14 – (1) Yabancı ülkede işlenen ve kanun hükümleri uyarınca Türkiye’de
soruşturulması ve kovuşturulması gereken suçlarda yetki, 13 üncü maddenin birinci ve ikinci
fıkralarına göre belirlenir.
(2) Bununla birlikte Cumhuriyet savcısının, şüphelinin veya sanığın istemi üzerine
Yargıtay, suçun işlendiği yere daha yakın olan yer mahkemesine yetki verebilir.
(3) Bu gibi suçlarda şüpheli veya sanık Türkiye’de yakalanmamış, yerleşmemiş veya
adresi yoksa; yetkili mahkeme, Adalet Bakanının istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının
başvurusu üzerine Yargıtay tarafından belirlenir.
(4) Yabancı ülkelerde bulunup da diplomatik bağışıklıktan yararlanan Türk kamu
görevlilerinin işledikleri suçlardan dolayı yetkili mahkeme Ankara mahkemesidir.
Deniz, hava ve demiryolu taşıtlarında veya bu taşıtlarla işlenen suçlarda yetki
Madde 15 – (1) Suç, Türk bayrağını taşıma yetkisine sahip olan bir gemide veya
böyle bir taşıt Türkiye dışında iken işlenmişse, geminin ilk uğradığı Türk limanında veya
bağlama limanında bulunan mahkeme yetkilidir.
(2) Türk bayrağını taşıma hakkına sahip olan hava taşıtları ile demiryolu taşıtları
hakkında da yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır.
(3) Ülke içerisinde deniz, hava veya demiryolu taşıtlarında ya da bu taşıtlarla işlenen
suçlarda, bunların ilk ulaştığı yer mahkemesi de yetkilidir.
(4) Çevreyi kirletme suçu, yabancı bayrağı taşıyan bir gemi tarafından Türk kara suları
dışında işlendiği takdirde, suçun işlendiği yere en yakın veya geminin Türkiye’de ilk uğradığı
limanın bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
Bağlantılı suçlarda yetki
Madde 16 – (1) Yukarıdaki maddelere göre her biri değişik mahkemelerin yetkisi içinde
bulunan bağlantılı ceza davaları, yetkili mahkemelerden herhangi birisinde birleştirilerek
görülebilir.
(2) Bağlantılı ceza davalarının değişik mahkemelerde bakılmasına başlanmış olursa,
Cumhuriyet savcılarının istemlerine uygun olmak koşuluyla, mahkemeler arasında oluşacak
uyuşma üzerine, bu davaların hepsi veya bir kısmı bu mahkemelerin birinde birleştirilebilir.
(3) Uyuşulmazsa, Cumhuriyet savcısı veya sanığın istemi üzerine ortak yüksek görevli
mahkeme birleştirmeye gerek olup olmadığına ve gerek varsa hangi mahkemede birleştirileceğine
karar verir.
(4) Birleştirilmiş olan davaların ayrılması da bu suretle olur.
Yetkide olumlu veya olumsuz uyuşmazlık
Madde 17 – (1) Birkaç hâkim veya mahkeme arasında olumlu veya olumsuz yetki
uyuşmazlığı çıkarsa, ortak yüksek görevli mahkeme, yetkili hâkim veya mahkemeyi belirler.
Yetkisizlik iddiası
Madde 18 – (1) Sanık, yetkisizlik iddiasını, ilk derece mahkemelerinde duruşmada
sorgusundan, bölge adliye mahkemelerinde incelemenin başlamasından ve duruşmalı işlerde
inceleme raporunun okunmasından önce bildirir.
(2) Yetkisizlik iddiasına ilişkin karar, ilk derece mahkemelerinde sanığın sorgusundan
önce, bölge adliye mahkemelerinde duruşmasız işlerde incelemenin hemen başlangıcında,
duruşmalı işlerde inceleme raporu okunmadan önce verilir. Bu aşamalardan sonra yetkisizlik
iddiasında bulunulamayacağı gibi mahkemeler de bu hususta re’sen karar veremez.
(3) Yetkisizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.
Davanın nakli ve duruşmanın başka yerde yapılması1
Madde 19 – (1) Yetkili hâkim veya mahkeme, hukukî veya fiilî sebeplerle görevini
yerine getiremeyecek hâlde bulunursa; yüksek görevli mahkeme, davanın başka yerde
bulunan aynı derecede bir mahkemeye nakline karar verir.
(2) Kovuşturmanın görevli ve yetkili olan mahkemenin bulunduğu yerde yapılması
kamu güvenliği için tehlikeli olursa, davanın naklini Adalet Bakanı Yargıtaydan ister.
(3) (Ek: 24/11/2016-6763/21 md.) Mahkeme, fiili sebepler veya güvenlik gerekçesiyle
duruşmanın il sınırları içinde başka bir yerde yapılmasına karar verebilir. Bu karara karşı itiraz
yolu açıktır.
1 Bu madde başlığı “Davanın nakli” iken, 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 21 inci
maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
Yetkili olmayan hâkim veya mahkemenin işlemleri
Madde 20 – (1) Yetkili olmayan hâkim veya mahkemece yapılan işlemler, sadece
yetkisizlik nedeniyle hükümsüz sayılmaz.
Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde yapılan işlemler
Madde 21 – (1) Bir hâkim veya mahkeme, yetkili olmasa bile, gecikmesinde sakınca
bulunan hâllerde, yargı çevresi içerisinde gerekli işlemleri yapar.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Hâkimin Davaya Bakamaması ve Reddi
Hâkimin davaya bakamayacağı hâller
Madde 22 – (1) Hâkim;
a) Suçtan kendisi zarar görmüşse,
b) Sonradan kalksa bile şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlilik, vesayet veya
kayyımlık ilişkisi bulunmuşsa,
c) Şüpheli, sanık veya mağdurun kan veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyundan
biri ise,
d) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlât edinme bağlantısı varsa,
e) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında üçüncü derece dahil kan hısımlığı varsa,
f) Evlilik sona ermiş olsa bile, şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında ikinci derece
dahil kayın hısımlığı varsa,
g) Aynı davada Cumhuriyet savcılığı, adlî kolluk görevi, şüpheli veya sanık müdafiliği
veya mağdur vekilliği yapmışsa,
h) Aynı davada tanık veya bilirkişi sıfatıyla dinlenmişse,
Hâkimlik görevini yapamaz.
Yargılamaya katılamayacak hâkim
Madde 23 – (1) Bir karar veya hükme katılan hâkim, yüksek görevli mahkemece bu
hükme ilişkin olarak verilecek karar veya hükme katılamaz.
(2) Aynı işte soruşturma evresinde görev yapmış bulunan hâkim, kovuşturma evresinde
görev yapamaz.
(3) Yargılamanın yenilenmesi halinde, önceki yargılamada görev yapan hâkim, aynı
işte görev alamaz.
Hâkimin reddi sebepleri ve ret isteminde bulunabilecekler
Madde 24 – (1) Hâkimin davaya bakamayacağı hâllerde reddi istenebileceği gibi,
tarafsızlığını şüpheye düşürecek diğer sebeplerden dolayı da reddi istenebilir.
(2) Cumhuriyet savcısı; şüpheli, sanık veya bunların müdafii; katılan veya vekili,
hâkimin reddi isteminde bulunabilirler.
(3) Bunlardan herhangi biri istediği takdirde, karar veya hükme katılacak hâkimlerin
isimleri kendisine bildirilir.
Tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı hâkimin reddi isteminin süresi
Madde 25 – (1) Tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı bir hâkimin
reddi, ilk derece mahkemelerinde sanığın sorgusu başlayıncaya; duruşmalı işlerde bölge
adliye mahkemelerinde inceleme raporu ve Yargıtayda görevlendirilen üye veya tetkik hâkimi
tarafından yazılmış olan rapor üyelere açıklanıncaya kadar istenebilir. Diğer hâllerde,
inceleme başlayıncaya kadar hâkimin reddi istenebilir.
(2) Sonradan ortaya çıkan veya öğrenilen sebeplerle duruşma veya inceleme bitinceye
kadar da hâkimin reddi istenebilir. Ancak bu istemin, ret sebebinin öğrenilmesinden itibaren
yedi gün içinde yapılması şarttır.
Ret isteminin usulü
Madde 26 – (1) Hâkimin reddi, mensup olduğu mahkemeye verilecek dilekçeyle veya
bu hususta zabıt kâtibine bir tutanak düzenlenmesi için başvurulması suretiyle yapılır.
(2) Ret isteminde bulunan, öğrendiği ret sebeplerinin tümünü bir defada açıklamak ve
süresi içinde olguları ile birlikte ortaya koymakla yükümlüdür.
(3) Reddi istenen hâkim, ret sebepleri hakkındaki görüşlerini yazılı olarak bildirir.
Hâkimin reddi istemine karar verecek mahkeme
Madde 27 – (1) Hâkimin reddi istemine mensup olduğu mahkemece karar verilir.
Ancak, reddi istenen hâkim müzakereye katılamaz. Bu nedenle mahkeme teşekkül edemezse
bu hususta karar verilmesi;
a) Reddi istenen hâkim asliye ceza mahkemesine mensup ise bu mahkemenin yargı
çevresi içerisinde bulunan ağır ceza mahkemesine,
b) Reddi istenen hâkim ağır ceza mahkemesine mensup ise o yerde ağır ceza
mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen
daireye, son numaralı daire için (1) numaralı daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek
dairesi bulunması hâlinde ise, en yakın ağır ceza mahkemesine,
Aittir.
(2) Ret istemi sulh ceza hâkimine karşı ise, yargı çevresi içinde bulunduğu asliye ceza
mahkemesi ve tek hâkime karşı ise, yargı çevresi içerisinde bulunan ağır ceza mahkemesi
karar verir.
(3) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin başkan ve üyelerinin reddi istemi,
reddedilen başkan ve üye katılmaksızın görevli olduğu dairece incelenerek karara bağlanır.
(4) Ret isteminin kabulü halinde, davaya bakmakla bir başka hâkim veya mahkeme
görevlendirilir.
Ret istemi üzerine verilecek kararlar ve başvurulacak kanun yolları
Madde 28 – (1) Ret isteminin kabulüne ilişkin kararlar kesindir; kabul edilmemesine
ilişkin kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir. İtiraz üzerine verilen ret kararı hükümle birlikte
incelenir.
Reddi istenen hâkimin yapabileceği işlemler
Madde 29 – (1) Reddi istenen hâkim, ret hakkında bir karar verilinceye kadar yalnız
gecikmesinde sakınca olan işlemleri yapar.
(2) Ancak, hâkimin oturum sırasında reddedilmesi hâlinde, bu konuda bir karar
verilebilmesi için oturuma ara vermek gerekse bile ara vermeksizin devam olunur. Şu kadar
ki, 216 ncı madde uyarınca tarafların iddia ve sözlerinin dinlenilmesine geçilemez ve ret
konusunda bir karar verilmeden reddedilen hâkim tarafından veya onun katılımıyla bir
sonraki oturuma başlanamaz.
(3) Ret isteminin kabulüne karar verildiğinde, gecikmesinde sakınca bulunan hâl
nedeniyle yapılmış işlemler dışında, duruşma tekrarlanır.
Hâkimin çekinmesi ve inceleme mercii
Madde 30 – (1) Hâkim, yasaklılığını gerektiren sebeplere dayanarak çekindiğinde;
merci, bir başka hâkimi veya mahkemeyi davaya bakmakla görevlendirir.
(2) Hâkim, tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebepler ileri sürerek çekindiğinde, merci
çekinmenin uygun olup olmadığına karar verir. Çekinmenin uygun bulunması halinde, davaya
bakmakla bir başka hâkim veya mahkeme görevlendirilir.
(3) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde yapılan işler hakkında 29 uncu madde
hükmü uygulanır.
Ret isteminin geri çevrilmesi
Madde 31 – (1) Mahkeme, kovuşturma evresinde ileri sürülen hâkimin reddi istemini
aşağıdaki durumlarda geri çevirir:
a) Ret istemi süresinde yapılmamışsa.
b) Ret sebebi ve delili gösterilmemişse.
c) Ret isteminin duruşmayı uzatmak amacı ile yapıldığı açıkça anlaşılıyorsa.
(2) Bu hâllerde ret istemi, toplu mahkemelerde reddedilen hâkimin müzakereye
katılmasıyla, tek hâkimli mahkemelerde de reddedilen hâkimin kendisi tarafından geri çevrilir.
(3) Bu konudaki kararlara karşı itiraz yoluna başvurulabilir.
Zabıt kâtibinin reddi veya çekinmesi
Madde 32 – (1) Bu Bölümde yazılı hükümler zabıt kâtipleri hakkında da uygulanır.
(2) Zabıt kâtibinin reddi veya kendisinin reddini gerektiren sebepleri bildirerek
görevden çekinmesi hâlinde gereken karar, yanında çalıştığı mahkeme başkanı veya hâkim
tarafından verilir.
(3) Aynı işte zabıt kâtibinin hâkim ile birlikte reddi istemi hakkında veya
çekinmelerine karar verecek merci, hâkime göre belirlenir.
İKİNCİ KISIM
Kararlar, Açıklanması ve Tebliği, Süreler ve Eski Hâle Getirme
BİRİNCİ BÖLÜM
Kararlar, Açıklanması ve Tebliği
Kararların verilmesi usulü
Madde 33 – (1) Duruşmada verilecek kararlar, Cumhuriyet savcısı, duruşmada hazır
bulunan müdafi, vekil ve diğer ilgililer dinlendikten; duruşma dışındaki kararlar, Cumhuriyet
savcısının yazılı veya sözlü görüşü alındıktan sonra verilir.
Kararların gerekçeli olması
Madde 34 – (1) Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli
olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230 uncu madde göz önünde bulundurulur. Kararların
örneklerinde karşı oylar da gösterilir.
(2) Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir.
Kararların açıklanması ve tebliği
Madde 35 – (1) İlgili tarafın yüzüne karşı verilen karar kendisine açıklanır ve isterse
kararın bir örneği de verilir.
(2) Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek
hâkim veya mahkeme kararları, (…)2
hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur.(2)
(3) İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar, kendisine
okunup anlatılır.
Tebligat ve yazışma usulü
Madde 36 – (1) Mahkeme başkanı veya hâkim, her türlü tebligatı, tüm gerçek veya
özel hukuk tüzel kişileri veya kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili yazışmaları yapar.
(2) İnfaz edilecek kararlar, Cumhuriyet Başsavcılığına verilir.
Tebligat usulleri
Madde 37 – (1) Tebligat, bu Kanunda belirtilen özel hükümler saklı kalmak
koşuluyla, ilgili kanunda belirtilen hükümlere göre yapılır.
2
25/5/2005 tarihli ve 5353 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle; bu fıkrada geçen “hukuken geçerli
mazerete dayanarak” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve “bulanamayan” ibaresi “bulunamayan”
olarak değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
(2) Uluslararası andlaşmalar, yazılı belgelerin doğrudan doğruya postayla veya diğer
iletişim araçlarıyla gönderilmesini kabul ettiğinde; yurt dışına yapılan tebligat, iadeli
taahhütlü posta veya diğer iletişim araçları ile gerçekleştirilir.
Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan tebligat
Madde 38 – (1) Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan tebligat, tebliği gereken evrakın
aslının verilmesi suretiyle olur. Tebliğ ile bir süre işlemeye başlıyorsa verildiği gün, Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından evrakın aslına yazılır.
Elektronik işlemler
Madde 38/A – (Ek: 2/7/2012-6352/95 md.)
(1) Her türlü ceza muhakemesi işlemlerinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP)
kullanılır. Bu işlemlere ilişkin her türlü veri, bilgi, belge ve karar, UYAP vasıtasıyla işlenir,
kaydedilir ve saklanır.
(2) Kanunlarda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, dosyalar güvenli elektronik
imza kullanılarak UYAP’tan incelenebilir ve her türlü ceza muhakemesi işlemi yapılabilir.
(3) Bu Kanun kapsamında fiziki olarak hazırlanması öngörülen her türlü belge ve
karar elektronik ortamda düzenlenebilir, işlenebilir, saklanabilir ve güvenli elektronik imza ile
imzalanabilir.
(4) Güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve kararlar diğer kişi veya kurumlara
elektronik ortamda gönderilir. Güvenli elektronik imza ile imzalanarak gönderilen belge veya
kararlar, gerekmedikçe fiziki olarak ayrıca düzenlenmez ve ilgili kurum ve kişilere
gönderilmez.
(5) Elektronik imzalı belgenin elle atılan imzalı belgeyle çelişmesi halinde UYAP’ta
kayıtlı olan güvenli elektronik imzalı belge geçerli kabul edilir.
(6) Güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve kararlarda, mühürleme işlemi ile
kanunlarda birden fazla nüshanın düzenlenmesini öngören hükümler uygulanmaz.
(7) Zorunlu nedenlerle fiziki olarak düzenlenmiş belge veya kararlar, yetkili kişilerce
taranarak UYAP’a aktarılır ve gerektiğinde ilgili birimlere elektronik ortamda gönderilir.
(8) Elektronik ortamdan fiziki örnek çıkartılması gereken hallerde tutanak veya
belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek hâkim, Cumhuriyet savcısı veya görevlendirilen
yetkili kişi tarafından imzalanır ve mühürlenir.
(9) Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter.
(10) Yargı birimlerinin ihtiyaç duyduğu nüfus, tapu, adlî sicil kaydı gibi dış bilişim
sistemlerinden UYAP vasıtasıyla temin edilen bilgi, belge ve kayıtlar, zorunlu olmadıkça
ayrıca fiziki olarak istenilmez. UYAP’tan dış bilişim sistemlerine gönderilen bilgi ve belgeler
ayrıca zorunlu olmadıkça fiziki ortamda gönderilmez.
(11) Ceza muhakemesi işlemlerinin UYAP’ta yapılmasına dair usul ve esaslar, Adalet
Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
İKİNCİ BÖLÜM
Süreler ve Eski Hâle Getirme
Sürelerin hesaplanması
Madde 39 – (1) Gün ile belirlenen süreler, tebligatın yapıldığının ertesi günü işlemeye
başlar.
(2) Süre, hafta olarak belirlenmiş ise, tebligatın yapıldığı günün, son haftada isim
itibarıyla karşılığı olan günün mesai saati bitiminde sona erer.
(3) Süre, ay olarak belirlenmiş ise tebligatın yapıldığı günün, son ayda sayı itibarıyla
karşılığı olan günün mesai saati bitiminde sona erer. Son bulduğu ayda sayı itibarıyla karşılığı
olan gün yoksa; süre, ayın son günü mesai saati bitiminde sona erer.
(4) Son gün bir tatile rastlarsa süre, tatilin ertesi günü biter.
Eski hâle getirme
Madde 40 – (1) Kusuru olmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişi, eski hale getirme
isteminde bulunabilir.
(2) Kanun yoluna başvuru hakkı kendisine bildirilmemesi halinde de, kişi kusursuz sayılır.
Eski hâle getirme dilekçesi
Madde 41 – (1) Eski hâle getirme dilekçesi, engelin kalkmasından itibaren yedi gün
içinde, süreye uyulduğunda usule ilişkin işlemleri yapacak olan mahkemeye verilir.
(2) Dilekçe sahibi, sürenin geçmesinde kusuru olmadığına ilişkin olguları, varsa
belgelerini de ekleyerek açıklar. Dilekçe verildiği anda usule ilişkin yapılamayan işlemler de
yerine getirilir.
Eski hâle getirme dilekçesi üzerine verilecek karar
Madde 42 – (1) Süresi içinde usul işlemi yapılsaydı, esasa hangi mahkeme
hükmedecek idiyse, eski hâle getirme dilekçesi hakkında da o mahkeme karar verir.
(2) Eski hâle getirme isteminin kabulüne ilişkin karar kesindir; reddine ilişkin karara
karşı itiraz yoluna gidilebilir.
(3) Eski hâle getirme dilekçesi, kararın yerine getirilmesini durdurmaz; ancak,
mahkeme yerine getirmeyi erteleyebilir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Tanıklık, Bilirkişi İncelemesi ve Keşif
BİRİNCİ BÖLÜM
Tanıklık
Tanıkların çağrılması
Madde 43 – (1) Tanıklar çağrı kâğıdı ile çağrılır. Çağrı kâğıdında gelmemenin
sonuçları bildirilir. Tutuklu işlerde tanıklar için zorla getirme kararı verilebilir. Karar
yazısında bu yoldan getirilmenin nedenleri gösterilir ve bunlara çağrı kâğıdı ile gelen tanıklar
hakkındaki işlem uygulanır.
(2) Bu çağrı telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak
suretiyle de yapılabilir. Ancak, çağrı kâğıdına bağlanan sonuçlar, bu durumda uygulanmaz.
(3) Mahkeme, duruşmanın devamı sırasında hemen dinlenilmesi gerekli görülen
tanıkların belirteceği gün ve saatte hazır bulundurulmasını görevlilere yazılı olarak emredebilir.
(4) Cumhurbaşkanı kendi takdiri ile tanıklıktan çekinebilir. Tanıklık yapmayı istemesi
halinde beyanı konutunda alınabilir ya da yazılı olarak gönderebilir.
(5) Bu madde hükümleri, kişinin ancak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme
önünde tanık olarak dinlenmesi halinde uygulanabilir.
Çağrıya uymayan tanıklar
Madde 44 – (1) Usulüne uygun olarak çağrılıp da mazeretini bildirmeksizin gelmeyen
tanıklar zorla getirilir ve gelmemelerinin sebep olduğu giderler takdir edilerek, kamu alacaklarının
tahsili usulüne göre ödettirilir. Zorla getirilen tanık evvelce gelmemesini haklı gösterecek
sebepleri sonradan bildirirse aleyhine hükmedilen giderler kaldırılır. (Ek cümle:8/7/2021-7331/11
md.) Zorla getirme kararı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim bilgilerinin dosyada
bulunması hâlinde bu araçlardan yararlanılmak suretiyle de tanığa bildirilir.
(2) Fiilî hizmette bulunan askerler hakkındaki zorla getirme kararı askerî makamlar
aracılığıyla infaz olunur.
Tanıklıktan çekinme
Madde 45 – (1) Aşağıdaki kimseler tanıklıktan çekinebilir:
a) Şüpheli veya sanığın nişanlısı.
b) Evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi.
c) Şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya
altsoyu.
d) Şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın
hısımları.
e) Şüpheli veya sanıkla aralarında evlâtlık bağı bulunanlar.
(2) Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle tanıklıktan çekinmenin
önemini anlayabilecek durumda olmayanlar, kanunî temsilcilerinin rızalarıyla tanık olarak
dinlenebilirler. Kanunî temsilci şüpheli veya sanık ise, bu kişilerin çekinmeleri konusunda
karar veremez.
(3) Tanıklıktan çekinebilecek olan kimselere, dinlenmeden önce tanıklıktan
çekinebilecekleri bildirilir. Bu kimseler, dinlenirken de her zaman tanıklıktan çekinebilirler.
Meslek ve sürekli uğraşıları sebebiyle tanıklıktan çekinme
Madde 46 – (1) Meslekleri ve sürekli uğraşıları sebebiyle tanıklıktan çekinebilecekler
ile çekinme konu ve koşulları şunlardır:
a) Avukatlar veya stajyerleri veya yardımcılarının, bu sıfatları dolayısıyla veya
yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgiler.
b) Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları ve diğer bütün
tıp meslek veya sanatları mensuplarının, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve bunların yakınları
hakkında öğrendikleri bilgiler.
c) Malî işlerde görevlendirilmiş müşavirler ve noterlerin bu sıfatları dolayısıyla hizmet
verdikleri kişiler hakkında öğrendikleri bilgiler.
(2) Yukarıdaki fıkranın (a) bendinde belirtilenler dışında kalan kişiler, ilgilinin
rızasının varlığı halinde, tanıklıktan çekinemez.
Devlet sırrı niteliğindeki bilgilerle ilgili tanıklık
Madde 47 – (1) Bir suç olgusuna ilişkin bilgiler, Devlet sırrı olarak mahkemeye karşı
gizli tutulamaz. Açıklanması, Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine
zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgiler,
Devlet sırrı sayılır.
(2) Tanıklık konusu bilgilerin Devlet sırrı niteliğini taşıması halinde; tanık, sadece
mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından zâbıt kâtibi dahi olmaksızın dinlenir. Hâkim veya
mahkeme başkanı, daha sonra, bu tanık açıklamalarından, sadece yüklenen suçu açıklığa
kavuşturabilecek nitelikte olan bilgileri tutanağa kaydettirir.
(3) Bu madde hükmü, hapis cezasının alt sınırı beş yıl veya daha fazla olan suçlarla
ilgili olarak uygulanır.
(4) Cumhurbaşkanının tanıklığı söz konusu olduğunda sırrın niteliğini ve mahkemeye
bildirilmesi hususunu kendisi takdir eder.
Kendisi veya yakınları aleyhine tanıklıktan çekinme
Madde 48 – (1) Tanık, kendisini veya 45 inci maddenin birinci fıkrasında gösterilen
kişileri ceza kovuşturmasına uğratabilecek nitelikte olan sorulara cevap vermekten
çekinebilir. Tanığa cevap vermekten çekinebileceği önceden bildirilir.
Tanıklıktan çekinme sebebinin bildirilmesi
Madde 49 – (1) Mahkeme başkanı veya hâkim veya Cumhuriyet savcısı tarafından
gerekli görüldüğünde 45, 46 ve 48 inci maddelerde gösterilen hâllerde tanık, tanıklıktan
çekinmesinin dayanağını oluşturan olguları bildirir ve bu hususta gerektiğinde kendisine
yemin verdirilir.
Yemin verilmeyen tanıklar
Madde 50 – (1) Aşağıdaki kimseler yeminsiz dinlenir:
a) Dinlenme sırasında onbeş yaşını doldurmamış olanlar.
b) Ayırt etme gücüne sahip olmamaları nedeniyle yeminin niteliği ve önemini
kavrayamayanlar.
c) Soruşturma veya kovuşturma konusu suçlara iştirakten veya bu suçlar nedeniyle
suçluyu kayırmaktan ya da suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmekten şüpheli,
sanık veya hükümlü olanlar.
Tanıklıktan çekinebilecek kimsenin çekinmemesi
Madde 51 – (1) 45 inci madde gereğince tanıklıktan çekinebileceklere yemin verip
vermemek hâkim veya mahkemenin takdirine bağlıdır. Ancak, tanık yemin etmekten
çekinebilir. Bu hususun kendisine bildirilmesi gereklidir.
Tanıkların dinlenmesi
Madde 52 – (1) Her tanık, ayrı ayrı ve sonraki tanıklar yanında bulunmaksızın dinlenir.
(2) Tanıklar, kovuşturma evresine kadar ancak gecikmesinde sakınca bulunan veya
kimliğin belirlenmesine ilişkin hâllerde birbirleri ile ve şüpheli ile yüzleştirilebilirler.
(3) Tanıkların dinlenmesi sırasındaki görüntü veya sesler kayda alınabilir. Ancak;
a) Mağdur çocukların,
b) Duruşmaya getirilmesi mümkün olmayan ve tanıklığı maddî gerçeğin ortaya
çıkarılması açısından zorunlu olan kişilerin,
Tanıklığında bu kayıt zorunludur.
(4) Üçüncü fıkra hükmünün uygulanması suretiyle elde edilen ses ve görüntü kayıtları,
sadece ceza muhakemesinde kullanılır.
Tanığa görevinin önemini anlatma
Madde 53 – (1) Tanığa;
a) Dinlenmeden önce, gerçeği söylemesinin önemi,
b) Gerçeği söylememesi halinde yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılacağı,
c) Doğruyu söyleyeceği hususunda yemin edeceği,
d) Duruşmada mahkeme başkanı veya hâkimin açık izni olmadan mahkeme salonunu
terk edemeyeceği,
Anlatılır.
Tanıklara yemin verilmesi
Madde 54 – (1) Tanıklar, tanıklıktan önce ayrı ayrı yemin ederler. Gerektiğinde veya
bir kimsenin tanık sıfatıyla dinlenilmesinin uygun olup olmadığında tereddüt varsa yemin,
tanıklığından sonraya bırakılabilir.
(2) Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcıları da tanıklara yemin verirler.
Yeminin biçimi
Madde 55 – (1) Tanığa verilecek yemin, tanıklıktan önce “Bildiğimi dosdoğru
söyleyeceğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim.” ve 54 üncü maddeye göre
tanıklıktan sonra verilmesi hâlinde “Bildiğimi dosdoğru söylediğime namusum ve vicdanım
üzerine yemin ederim.” biçiminde olur.
(2) Yemin edilirken herkes ayağa kalkar.
Yeminin yerine getirilmesi, sağır veya dilsizin yemini
Madde 56 – (1) Tanık, yüksek sesle tekrar ederek veya okuyarak yemin eder.
(2) Okuma ve yazma bilen sağır veya dilsizler yemin biçimini yazarak ve imzalarını
koyarak yemin ederler. Okuma ve yazma bilmeyen sağır veya dilsizler işaretlerinden anlayan
bir tercüman aracılığıyla ve işaretle yemin ederler.
Tanığın tekrar dinlenmesi
Madde 57 – (1) Yemin ile dinlenen tanığın aynı soruşturma veya kovuşturma
evresinde tekrar dinlenmesi gerektiğinde, yeniden yemin verilmeyip önceki yemini
hatırlatılmakla yetinilebilir.
Tanığa ilk önce sorulacak hususlar ve tanığın korunması
Madde 58 – (1) Tanığa, ilk önce adı, soyadı, yaşı, işi ve yerleşim yeri, işyerinin veya
geçici olarak oturduğu yerin adresi, varsa telefon numaraları sorulur. Gerekirse tanıklığına ne
dereceye kadar güvenilebileceği hakkında hâkimi aydınlatacak durumlara, özellikle şüpheli,
sanık veya mağdur ile ilişkilerine dair sorular yöneltilir.
(2) Tanık olarak dinlenecek kişilerin kimliklerinin ortaya çıkması kendileri veya
yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturacaksa; kimliklerinin saklı tutulması için gerekli
önlemler alınır. Kimliği saklı tutulan tanık, tanıklık ettiği olayları hangi sebep ve vesile ile
öğrenmiş olduğunu açıklamakla yükümlüdür. Kimliğinin saklı tutulması için, tanığa ait kişisel
bilgiler, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından muhafaza edilir.
(3) Hazır bulunanların huzurunda dinlenmesi, tanık için ağır bir tehlike teşkil edecek ve bu
tehlike başka türlü önlenemeyecekse ya da maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından tehlike
oluşturacaksa; hâkim, hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan da tanığı dinleyebilir.
Tanığın dinlenmesi sırasında ses ve görüntülü aktarma yapılır. Soru sorma hakkı saklıdır.
(4) Tanıklık görevinin yapılmasından sonra, kişinin kimliğinin saklı tutulması veya
güvenliğinin sağlanması hususunda alınacak önlemler, ilgili kanunda düzenlenir.
(5) İkinci, üçüncü ve dördüncü fıkra hükümleri, ancak bir örgütün faaliyeti
çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak uygulanabilir.
Tanığa söylenecek şeyler ve sorulacak sorular
Madde 59 – (1) Tanık, dinlenmeden önce hakkında tanıklık yapacağı olayla ilgili
olarak mahkeme başkanı veya hâkim tarafından, kendisine bilgi verilir; hazır olan sanık,
tanığa gösterilir. Sanık hazır değilse kimliği açıklanır. Tanıktan, tanıklık edeceği konulara
ilişkin bildiklerini söylemesi istenir ve tanıklık ederken sözü kesilmez.
(2) Tanıklık edilen konuları aydınlatmak, tamamlamak ve bilgilerinin dayandığı
durumları gereğince değerlendirebilmek için tanığa ayrıca soru yöneltilebilir.
Tanıklıktan ve yeminden sebepsiz çekinme
Madde 60 – (1) Yasal bir sebep olmaksızın tanıklıktan veya yeminden çekinen tanık
hakkında, bundan doğan giderlere hükmedilmekle beraber, yemininin veya tanıklığının
gerçekleştirilmesi için dava hakkında hüküm verilinceye kadar ve her hâlde üç ayı geçmemek
üzere disiplin hapsi verilebilir. Kişi, tanıklığa ilişkin yükümlülüğüne uygun davranması
halinde, derhâl serbest bırakılır.
(2) Bu tedbirleri almaya naip hâkim ve istinabe olunan mahkeme ile soruşturma
evresinde sulh ceza hâkimi yetkilidir.
(3) Davanın görüldüğü sırada bu tedbirler alındıktan ve yukarıdaki süreler suçun
türüne göre tümüyle uygulandıktan sonra o dava veya aynı işe ilişkin diğer davada tekrar
edilmez.
(4) Disiplin hapsi kararına itiraz edilebilir.
Tanığa verilecek tazminat ve giderler3
Madde 61 – (1) Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hâkim tarafından
çağrılan tanığa, her yıl Adalet Bakanlığınca hazırlanan tarifeye göre kaybettiği zaman ile
orantılı bir tazminat verilir. Tanık hazır olmak için seyahat etmek zorunda kalmışsa, yol
giderleriyle tanıklığa çağrıldığı yerdeki ikamet ve beslenme giderleri de karşılanır.
(2) Birinci fıkra hükmüne istinaden ödenmesi gereken tazminat ve giderler, hiçbir
vergi, resim ve harç alınmaksızın, ödenir.
İKİNCİ BÖLÜM
Bilirkişi İncelemesi
Bilirkişilere uygulanacak hükümler
Madde 62 – (1) Tanıklara ilişkin hükümlerden aşağıdaki maddelere aykırı olmayanlar
bilirkişiler hakkında da uygulanır.
Bilirkişinin atanması
Madde 63 – (1) Çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde
bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına re’sen, Cumhuriyet savcısının, katılanın, vekilinin,
şüphelinin veya sanığın, müdafiinin veya kanunî temsilcinin istemi üzerine karar verilebilir.
(Değişik cümle: 3/11/2016-6754/42 md.) Ancak, genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik
mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye
başvurulamaz. (Ek cümle: 3/11/2016-6754/42 md.) Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk
alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak
görevlendirilemez.
3 Bu maddede yer alan tazminat miktarlarının 1/1/2018 tarihinden itibaren uygulanması ile ilgili
olarak, 29/12/2017 tarihli ve 30285 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Adalet Bakanlığının Tanıklık
Ücret Tarifesi Tebliğine bakınız.
(2) Bilirkişi atanması ve gerekçe gösterilerek sayısının birden çok olarak saptanması,
hâkim veya mahkemeye aittir. Birden çok bilirkişi atanmasına ilişkin istemler reddedildiğinde
de aynı biçimde karar verilir.
(3) Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı da bu maddede gösterilen yetkileri
kullanabilir.
Bilirkişi olarak atanabilecekler
Madde 64 – (1) (Değişik: 3/11/2016-6754/43 md.) Bilirkişiler, bölge adliye
mahkemelerinin yargı çevreleri esas alınmak suretiyle bilirkişilik bölge kurulu tarafından
hazırlanan listede yer alan kişiler arasından seçilir. Ancak, kendi bölge listesinde ilgili
uzmanlık alanında bilirkişi olmasına rağmen, diğer bir bölgedeki bilirkişinin, görevlendirme
yapılan yere daha yakın bir mesafede bulunması durumunda, bu listeden de görevlendirme
yapılabilir.
(2) (Değişik: 3/11/2016-6754/43 md.) Bölge kurulunun hazırladığı listede bilgisine
başvurulacak uzmanlık dalında bilirkişi bulunmaması hâlinde, diğer bölge kurullarının
listelerinden, burada da bulunmaması hâlinde, Bilirkişilik Kanununun 10 uncu maddesinin
(d), (e) ve (f) bentleri hariç birinci fıkrasında yer alan şartları da taşımak kaydıyla listelerin
dışından bilirkişi görevlendirilebilir. Listelerin dışından görevlendirilen bilirkişiler, bölge
kuruluna bildirilir.4
(3) Kanunların belirli konularda görevlendirdiği resmî bilirkişiler öncelikle atanırlar.
Ancak kamu görevlileri, bağlı bulundukları kurumla ilgili davalarda bilirkişi olarak
atanamazlar.
(4) (Mülga: 3/11/2016-6754/43 md.)
(5) Listelere kaydedilen bilirkişiler, bilirkişilik bölge kurulu veya bulunduğu yer il adlî
yargı adalet komisyonu huzurunda “Görevimi adalete bağlı kalarak, bilim ve fenne uygun
olarak, tarafsızlıkla yerine getireceğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim.”
sözlerini tekrarlayarak yemin ederler. Bu bilirkişilere görevlendirildikleri her işte yeniden
yemin verilmez.5
(6) Listelerde yer almamış bilirkişiler, görevlendirildiklerinde kendilerini atamış olan
merci huzurunda yukarıdaki fıkrada öngörülen biçimde yemin ederler. Yeminin yapıldığına
ilişkin tutanak hâkim veya Cumhuriyet savcısı, zabıt kâtibi ve bilirkişi tarafından imzalanır.
(7) Engel bulunan hâllerde yemin yazılı olarak verilebilir ve metni dosyaya konulur.
Ancak bu hâle ilişkin gerekçenin kararda gösterilmesi zorunludur.
4
15/8/2017 tarihli ve 694 sayılı KHK’nin 140 ıncı maddesiyle, bu fıkrada yer alan “(ç), (d) ve (e)”
ibaresi “(d), (e) ve (f)” şeklinde değiştirilmiş, daha sonra bu hüküm 1/2/2018 tarihli ve 7078 sayılı
Kanunun 135 inci maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
5
3/11/2016 tarihli ve 6754 sayılı Kanunun 43 üncü maddesiyle, bu fıkrada yer alan “bilirkişiler,”
ibaresinden sonra gelmek üzere “bilirkişilik bölge kurulu veya bulunduğu yer” ibaresi eklenmiştir.
Bilirkişiliği kabul yükümlülüğü
Madde 65 – (1) Aşağıda belirtilen kişi veya kurumlar, bilirkişilik görevini kabul
etmekle yükümlüdürler:
a) Resmî bilirkişilikle görevlendirilmiş olanlar ve 64 üncü maddede belirtilen
listelerde yer almış bulunanlar.
b) İncelemenin yapılması için bilinmesi gerekli fen ve sanatları meslek edinenler.
c) İncelemenin yapılması için gerekli mesleği yapmaya resmen yetkili olanlar.
Atama kararı ve incelemelerin yürütülmesi
Madde 66 – (1) Bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ilişkin kararda, cevaplandırılması
uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren sorularla inceleme konusu ve görevin yerine
getirileceği süre belirtilir. Bu süre, işin niteliğine göre üç ayı geçemez. Özel sebepler zorunlu
kıldığında bu süre, bilirkişinin istemi üzerine, kendisini atayan merciin gerekçeli kararıyla en
çok üç ay daha uzatılabilir.
(2) Belirlenen süre içinde raporunu vermeyen bilirkişi hemen değiştirilebilir. Bu
durumda bilirkişi, o ana kadar yaptığı işlemleri açıklayan bir rapor sunar ve görevi sebebiyle
kendisine teslim edilmiş olan eşya ve belgeleri hemen geri verir. (Değişik son cümle :
3/11/2016-6754/44 md.) Ayrıca, hukukî ve cezaî sorumluluğuna ilişkin hükümler saklı
kalmak kaydıyla, bilirkişiye ücret ve masraf adı altında hiçbir ödeme yapılmamasına karar
verilebilir ve gerekçesi gösterilerek gerekli yaptırımların uygulanması bilirkişilik bölge
kurulundan istenir.
(3) Bilirkişi, görevini, kendisini atamış olan merci ile ilişki içinde yerine getirir,
gerektiğinde bu mercie incelemelerindeki gelişmeler hakkında bilgi verir, yararlı görülecek
tedbirlerin alınmasını isteyebilir.
(4) Bilirkişi, görevini yerine getirmek amacıyla bilgi edinmek için şüpheli veya sanık
dışındaki kimselerin de bilgilerine başvurabilir. Bilirkişi, uzmanlık alanına girmeyen bir sorun
bakımından aydınlatılmasını isteyecek olursa; hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı,
nitelikli ve konusunda bilgisiyle tanınmış kişilerle bir araya gelmesine izin verebilir. Bu
şekilde çağrılan kişiler yemin eder ve verecekleri raporlar, bilirkişi raporunun tamamlayıcı bir
bölümü olarak dosyaya konulur.
(5) İlgililer de merciinden, incelemeler yapılırken bilirkişiye teknik nitelikte bilgiler
verebilecek olan ve ismen belirleyecekleri kişileri dinlemeleri veya bazı araştırmaların
yapılması hususlarında karar verilmesini isteyebilir.
(6) Gerekli olması halinde, bilirkişi, mağdur, şüpheli veya sanığa mahkeme başkanı,
hâkim veya Cumhuriyet savcısı aracılığı ile soru sorabilir. Ancak, mahkeme başkanı, hâkim
veya Cumhuriyet savcısı, bilirkişinin doğrudan soru sormasına da izin verebilir. Muayene ile
görevlendirilen hekim bilirkişi, görevini yerine getirirken zorunlu saydığı soruları, hâkim,
Cumhuriyet savcısı ve müdafi bulunmadan da mağdur, şüpheli veya sanığa doğrudan doğruya
yöneltebilir.
(7) Bilirkişiye inceleyeceği şeyler mühür altında verilmeden önce bunların listesi ve
sayımı yapılır. Bu hususlar bir tutanakla belirlenir. Bilirkişi, mühürlerin açılmasını ve yeniden
konulmasını yine tutanakla belirtmek ve bir liste düzenlemekle yükümlüdür.
Bilirkişi raporu, uzman mütalaası
Madde 67 – (1) İncelemeleri sona erdiğinde bilirkişi yaptığı işlemleri ve vardığı
sonuçları açıklayan bir raporu, kendisinden istenen incelemeleri yaptığını ayrıca belirterek,
imzalayıp ilgili mercie verir veya gönderir. Mühür altındaki şeyler de ilgili mercie verilir veya
gönderilir ve bu husus bir tutanağa bağlanır.
(2) Birden çok atanmış bilirkişiler değişik görüşleri yansıtmışlarsa veya bunların ortak
sonuçlar üzerinde ayrık görüşleri varsa, bu durumu gerekçeleri ile birlikte rapora yazarlar.
(3) (Değişik: 3/11/2016-6754/45 md.) Bilirkişi, raporunda ve sözlü açıklamaları
sırasında çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama
yapamaz; hâkim tarafından yapılması gereken hukukî nitelendirme ve değerlendirmelerde
bulunamaz.
(4) Bilirkişi tarafından düzenlenen rapor örnekleri, duruşma sırasında Cumhuriyet
savcısına, katılana, vekiline, şüpheliye veya sanığa, müdafiine veya kanunî temsilciye
doğrudan verilebileceği gibi; kendilerine iadeli taahhütlü mektupla da gönderilebilir.
(5) Bilirkişi incelemeleri tamamlandığında, yeni bilirkişi incelemesi yapılması veya
itirazların bildirilmesi için istemde bulunabilmelerini sağlamak üzere Cumhuriyet savcısına,
katılana, vekiline, şüpheliye veya sanığa, müdafiine veya kanunî temsilciye süre verilir. Bu
kişilerin istemleri reddedildiğinde, üç gün içinde bu hususta gerekçeli bir karar verilir.
(6) Cumhuriyet savcısı, katılan, vekili, şüpheli veya sanık, müdafii veya kanunî
temsilci, yargılama konusu olayla ilgili olarak veya bilirkişi raporunun hazırlanmasında
değerlendirilmek üzere ya da bilirkişi raporu hakkında, uzmanından bilimsel mütalaa
alabilirler. Sadece bu nedenle ayrıca süre istenemez.
Duruşmada bilirkişinin açıklaması
Madde 68 – (1) Mahkeme, her zaman bilirkişinin duruşmada dinlenmesine karar
verebileceği gibi, ilgililerden birinin istemesi halinde de açıklamalarda bulunmak üzere
duruşmaya çağırabilir.
(2) Yaptıkları açıklamalardan sonra mahkeme başkanı veya hâkim, çekilmelerine izin
vermedikçe, bilirkişiler duruşma salonunda kalırlar; ancak salona teker teker alınıp
birbirinden ayrı olarak dinlenmeleri zorunlu değildir.
(3) Cumhuriyet savcısının, katılanın, vekilinin, şüphelinin veya sanığın, müdafiin veya
kanunî temsilcinin istemi üzerine bilimsel mütalaa hazırlayan uzmanın duruşmada dinlenmesi
hususunda da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.
Bilirkişinin reddi
Madde 69 – (1) Hâkimin reddini gerektiren sebepler, bilirkişi hakkında da geçerlidir.
(2) Cumhuriyet savcısı, katılan, vekili, şüpheli veya sanık, müdafii veya kanunî
temsilci, ret hakkını kullanabilirler. Hâkim veya mahkeme tarafından atanan bilirkişinin adı
ve soyadı, engel sebepler olmadıkça ret hakkına sahip olanlara bildirilir.
(3) Ret istemini davayı görmekte olan hâkim veya mahkeme inceler. Soruşturma
evresinde, Cumhuriyet savcısınca kabul edilmeyen ret istemi sulh ceza hâkimince incelenir.
Reddi isteyen kişi, bunun nedenini, dayandığı olguları göstererek açıklamakla yükümlüdür.
Bilirkişilikten çekinme, bilirkişi olarak dinlenemeyenler
Madde 70 – (1) Tanıklıktan çekinmeyi gerektirecek sebepler bilirkişiler hakkında da
geçerlidir. Bilirkişi, geçerli diğer sebeplerle de görüş bildirmekten çekinebilir.
Görevini yapmayan bilirkişi hakkındaki işlem
Madde 71 – (1) Usulünce çağrıldığı hâlde gelmeyen veya gelip de yeminden, oy ve
görüş bildirmekten çekinen bilirkişiler hakkında 60 ıncı maddenin birinci fıkrası hükmü
uygulanır ve durum bilirkişilik bölge kuruluna bildirilir.
6
Bilirkişi gider ve ücreti
Madde 72 – (Değişik: 3/11/2016-6754/47 md.)
(1) Bilirkişiye sarf etmiş olduğu emek ve mesaiyle orantılı bir ücret ile inceleme,
ulaşım, konaklama ve diğer giderleri ödenir. Bu konuda, Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan
ve her yıl güncellenen tarife esas alınır.
Sahte para ve değerler üzerinde yapılacak incelemeler
Madde 73 – (1) Para ve Devlet tarafından çıkarılan tahvil ve Hazine bonosu gibi
değerler üzerinde işlenen sahtecilik suçlarında, elkonulan para ve değerlerin hepsi, bunların
asıllarını tedavüle çıkaran kurumların merkez veya taşra birimlerine incelettirilir.
(2) Yabancı devletlerin paraları ve değerleri hakkında da, yetkili Türk makamlarının
görüşlerinin alınmasına karar verilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Gözlem Altına Alınma, Muayene, Keşif ve Otopsi
Gözlem altına alınma
Madde 74 – (1) Fiili işlediği yolunda kuvvetli şüpheler bulunan şüpheli veya sanığın
akıl hastası olup olmadığını, akıl hastası ise ne zamandan beri hasta olduğunu ve bunun,
kişinin davranışları üzerindeki etkilerini saptamak için; uzman hekimin önerisi üzerine,
Cumhuriyet savcısının ve müdafiin dinlenmesinden sonra resmî bir sağlık kurumunda gözlem
altına alınmasına, soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde mahkeme
tarafından karar verilebilir.
6
3/11/2016 tarihli ve 6754 sayılı Kanunun 46 ncı maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasına “uygulanır”
ibaresinden sonra gelmek üzere “ve durum bilirkişilik bölge kuruluna bildirilir” ibaresi eklenmiştir.
(2) Şüpheli veya sanığın müdafii yoksa hâkim veya mahkemenin istemi üzerine, baro
tarafından bir müdafi görevlendirilir.
(3) Gözlem süresi üç haftayı geçemez. Bu sürenin yetmeyeceği anlaşılırsa resmî sağlık
kurumunun istemi üzerine, her seferinde üç haftayı geçmemek üzere ek süreler verilebilir;
ancak sürelerin toplamı üç ayı geçemez.
(4) Gözlem altına alınma kararına karşı itiraz yoluna gidilebilir; itiraz, kararın yerine
getirilmesini durdurur.
(5) Bu madde hükmü, 223 üncü maddenin sekizinci fıkrası gereğince yargılamanın
durması kararı verilmesi gereken hâllerde de uygulanır.
Şüpheli veya sanığın beden muayenesi ve vücudundan örnek alınması
Madde 75 – (Değişik: 25/5/2005 – 5353/2 md.)
(1) Bir suça ilişkin delil elde etmek için şüpheli veya sanık üzerinde iç beden
muayenesi yapılabilmesine ya da vücuttan kan veya benzeri biyolojik örneklerle saç, tükürük,
tırnak gibi örnekler alınabilmesine; Cumhuriyet savcısı veya mağdurun istemiyle ya da re’sen
hâkim veya mahkeme, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından
karar verilebilir. Cumhuriyet savcısının kararı, yirmidört saat içinde hâkim veya mahkemenin
onayına sunulur. Hâkim veya mahkeme, yirmidört saat içinde kararını verir. Onaylanmayan
kararlar hükümsüz kalır ve elde edilen deliller kullanılamaz.
(2) İç beden muayenesi yapılabilmesi veya vücuttan kan veya benzeri biyolojik örnekler
alınabilmesi için müdahalenin, kişinin sağlığına zarar verme tehlikesinin bulunmaması gerekir.
(3) İç beden muayenesi veya vücuttan kan veya benzeri biyolojik örnekler alınması,
ancak tabip veya sağlık mesleği mensubu diğer bir kişi tarafından yapılabilir.
(4) Cinsel organlar veya anüs bölgesinde yapılan muayene de iç beden muayenesi sayılır.
(5) Üst sınırı iki yıldan daha az hapis cezasını gerektiren suçlarda, kişi üzerinde iç
beden muayenesi yapılamaz; kişiden kan veya benzeri biyolojik örneklerle saç, tükürük,
tırnak gibi örnekler alınamaz.
(6) Bu madde gereğince alınacak hâkim veya mahkeme kararlarına itiraz edilebilir.
(7) Özel kanunlardaki alkol muayenesine ve kan örneği alınmasına ilişkin hükümler
saklıdır.
Diğer kişilerin beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması7
Madde 76 – (Değişik: 25/5/2005 – 5353/3 md.)
(1) Bir suça ilişkin delil elde etmek amacıyla, mağdurun vücudu üzerinde dış veya iç
beden muayenesi yapılabilmesine veya vücudundan kan veya benzeri biyolojik örneklerle saç,
tükürük, tırnak gibi örnekler alınabilmesine; sağlığını tehlikeye düşürmemek ve cerrahî bir
müdahalede bulunmamak koşuluyla; Cumhuriyet savcısının istemiyle ya da re’sen hâkim veya
7 Bu madde başlığı “Diğer kişilerin beden muayenesi “ iken, 25/5/2005 tarihli ve 5353 sayılı Kanunun
3 üncü maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
mahkeme, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından karar
verilebilir. Cumhuriyet savcısının kararı, yirmidört saat içinde hâkim veya mahkemenin
onayına sunulur. Hâkim veya mahkeme, yirmidört saat içinde kararını verir. Onaylanmayan
kararlar hükümsüz kalır ve elde edilen deliller kullanılamaz.
(2) Mağdurun rızasının varlığı halinde, bu işlemlerin yapılabilmesi için birinci fıkra
hükmüne göre karar alınmasına gerek yoktur.
(3) Çocuğun soy bağının araştırılmasına gerek duyulması halinde; bu araştırmanın
yapılabilmesi için birinci fıkra hükmüne göre karar alınması gerekir.
(4) Tanıklıktan çekinme sebepleri ile muayeneden veya vücuttan örnek alınmasından
kaçınılabilir. Çocuk ve akıl hastasının çekinmesi konusunda kanunî temsilcisi karar verir.
Çocuk veya akıl hastasının, tanıklığın hukukî anlam ve sonuçlarını algılayabilecek durumda
olması hâlinde, görüşü de alınır. Kanunî temsilci de şüpheli veya sanık ise bu konuda hâkim
tarafından karar verilir. Ancak, bu hâlde elde edilen deliller davanın ileri aşamalarında
şüpheli veya sanık olmayan kanunî temsilcinin izni olmadıkça kullanılamaz.
(5) Bu madde gereğince verilen hâkim veya mahkeme kararlarına itiraz edilebilir.
Kadının muayenesi
Madde 77 – (1) Kadının muayenesi, istemi halinde ve olanaklar elverdiğinde bir kadın
hekim tarafından yapılır.
Moleküler genetik incelemeler
Madde 78 – (1) 75 ve 76 ncı maddelerde öngörülen işlemlerle elde edilen örnekler
üzerinde, soybağının veya elde edilen bulgunun şüpheli veya sanığa ya da mağdura ait olup
olmadığının tespiti için zorunlu olması hâlinde moleküler genetik incelemeler yapılabilir.
Alınan örnekler üzerinde bu amaçlar dışında tespitler yapılmasına yönelik incelemeler yasaktır.
(2) Birinci fıkra uyarınca yapılabilen incelemeler, bulunan ve kime ait olduğu belli
olmayan beden parçaları üzerinde de yapılabilir. Birinci fıkranın ikinci cümlesi, bu hâlde de
uygulanır.
Hâkimin kararı ve inceleme yapılması
Madde 79 – (1) 78 inci madde uyarınca moleküler genetik incelemeler yapılmasına
sadece hâkim karar verebilir. Kararda inceleme ile görevlendirilen bilirkişi de gösterilir.
(2) Yapılacak incelemeler için resmen atanan veya bilirkişilikle yükümlü olan ya da
soruşturma veya kovuşturmayı yürüten makama mensup olmayan veya bu makamın soruşturma
veya kovuşturmayı yürüten dairesinden teşkilât yapısı itibarıyla ve objektif olarak ayrı bir
birimine mensup olan görevliler, bilirkişi olarak görevlendirilebilirler. Bu kişiler, teknik ve
teşkilât bakımından uygun tedbirlerle yasak moleküler genetik incelemelerin yapılmasını ve
yetkisiz üçüncü kişilerin bilgi edinmesini önlemekle yükümlüdürler. İncelenecek bulgu,
bilirkişiye ilgilinin adı ve soyadı, adresi, doğum tarihi bildirilmeksizin verilir.
Genetik inceleme sonuçlarının gizliliği
Madde 80 – (Değişik: 25/5/2005 – 5353/4 md.)
(1) 75, 76 ve 78 inci madde hükümlerine göre alınan örnekler üzerinde yapılan
inceleme sonuçları, kişisel veri niteliğinde olup, başka bir amaçla kullanılamaz; dosya
içeriğini öğrenme yetkisine sahip bulunan kişiler tarafından bir başkasına verilemez.
(2) Bu bilgiler, kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz süresinin dolması, itirazın
reddi, beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilip kesinleşmesi hâllerinde
Cumhuriyet savcısının huzurunda derhâl yok edilir ve bu husus dosyasında muhafaza edilmek
üzere tutanağa geçirilir.
Fizik kimliğin tespiti
Madde 81 – (Değişik: 25/5/2005 – 5353/5 md.)
(1) Üst sınırı iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı şüpheli
veya sanığın, kimliğinin teşhisi için gerekli olması halinde, Cumhuriyet savcısının emriyle
fotoğrafı, beden ölçüleri, parmak ve avuç içi izi, bedeninde yer almış olup teşhisini
kolaylaştıracak diğer özellikleri ile sesi ve görüntüleri kayda alınarak, soruşturma ve
kovuşturma işlemlerine ilişkin dosyaya konulur.
(2) Kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz süresinin dolması, itirazın reddi, beraat
veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilip kesinleşmesi hâllerinde söz konusu kayıtlar
Cumhuriyet savcısının huzurunda derhâl yok edilir ve bu husus tutanağa geçirilir.
Yönetmelik
Madde 82 – (1) 75 ilâ 81 inci maddelerde öngörülen işlemlerin yapılması ile ilgili
usuller yönetmelikte gösterilir.
Keşif
Madde 83 – (1) Keşif, hâkim veya mahkeme veya naip hâkim ya da istinabe olunan
hâkim veya mahkeme ile gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı
tarafından yapılır.
(2) Keşif tutanağına, var olan durum ile olayın özel niteliğine göre varlığı umulup da
elde edilemeyen delillerin yokluğu da yazılır.
Keşifte, tanık veya bilirkişinin dinlenmesinde bulunabilecekler
Madde 84 – (1) Keşif yapılması sırasında şüpheli, sanık, mağdur ve bunların müdafii
ve vekili hazır bulunabilirler.
(2) Tanık veya bilirkişinin duruşma sırasında hazır bulunamayacağı veya oturduğu
yerin uzaklığı nedeniyle bulunmasının güç olduğu anlaşılırsa, bu tanık veya bilirkişinin
dinlenmesinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Mağdur, şüpheli veya sanığın huzuru, tanıklardan birinin gerçeğe uygun tanıklık
etmesine engel olabilecekse, o işte şüpheli veya sanığın bulunmamasına karar verilebilir.
(4) Bu işlerde hazır bulunmaya hakkı olanlar, işin geri bırakılmasına neden olmamak
koşuluyla, işlerin yapılması gününden önce haberdar edilirler.
(5) Şüpheli veya sanık tutuklu ise, hâkim veya mahkeme tarafından ancak zorunlu
sayılan hâllerde keşifte hazır bulundurulmasına karar verilebilir.
Yer gösterme
Madde 85 – (Değişik: 25/5/2005 – 5353/6 md.)
(1) Cumhuriyet savcısı, kendisine yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmuş olan
şüpheliye yer gösterme işlemi yaptırabilir. 250 nci maddenin birinci fıkrası kapsamına giren
suçlar söz konusu olduğunda, adli kolluk amiri de yer gösterme işlemi yaptırmaya yetkilidir.
(2) Soruşturmayı geciktirmemek kaydıyla, müdafi de yer gösterme işlemi sırasında
hazır bulunabilir.
(3) Yer gösterme işlemi, 169 uncu maddeye uygun olarak tutanağa bağlanır.
Ölünün kimliğini belirleme ve adlî muayene
Madde 86 – (1) Engelleyici sebepler olmadıkça ölü muayenesinden veya otopsiden
önce ölünün kimliği her suretle ve özellikle kendisini tanıyanlara gösterilerek belirlenir ve
elde edilmiş bir şüpheli veya sanık varsa, teşhis edilmek üzere ölü ona da gösterilebilir.
(2) Ölünün adlî muayenesinde tıbbî belirtiler, ölüm zamanı ve ölüm nedenini
belirlemek için tüm bulgular saptanır.
(3) Bu muayene, Cumhuriyet savcısının huzurunda ve bir hekim görevlendirilerek
yapılır.
Otopsi
Madde 87 – (1) Otopsi, Cumhuriyet savcısının huzurunda biri adlî tıp, diğeri patoloji
uzmanı veya diğer dallardan birisinin mensubu veya biri pratisyen iki hekim tarafından
yapılır. Müdafi veya vekil tarafından getirilen hekim de otopside hazır bulunabilir.
Zorunluluk bulunduğunda otopsi işlemi bir hekim tarafından da yapılabilir; bu durum otopsi
raporunda açıkça belirtilir.
(2) Otopsi, cesedin durumu olanak verdiği takdirde, mutlaka baş, göğüs ve karnın
açılmasını gerektirir.
(3) Ölümünden hemen önceki hastalığında öleni tedavi etmiş olan tabibe, otopsi
yapma görevi verilemez. Ancak, bu tabibin otopsi sırasında hazır bulunması ve hastalığın
seyri hakkında bilgi vermesi istenebilir.
(4) Gömülmüş bulunan bir ceset, incelenmesi veya otopsi yapılması için mezardan
çıkarılabilir. Bu husustaki karar, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma
evresinde mahkeme tarafından verilir. Mezardan çıkarma kararı, araştırmanın amacını
tehlikeye düşürmeyecekse ve ulaşılması da zor değilse ölünün bir yakınına derhâl bildirilir.
(5) Yukarıdaki fıkralarda sözü edilen işlemler yapılırken, cesedin görüntüleri kayda
alınır.
Yeni doğanın cesedinin adlî muayenesi veya otopsi
Madde 88 – (1) Yeni doğanın cesedi üzerinde adlî muayene veya otopside, doğum
sırasında veya doğumdan sonra yaşam bulgularının varlığı ve olağan süresinde doğup
doğmadığı ve biyolojik olarak yaşamını rahim dışında sürdürebilecek kadar olgunlaşmış olup
olmadığı veya yaşama yeteneği bulunup bulunmadığı saptanır.
Zehirlenme şüphesi üzerine yapılacak işlem
Madde 89 – (1) Zehirlenme şüphesi olan hâllerde organlardan parça alınırken,
görünen şekli ile organın tahribatı tanımlanır. Ölüde veya başka yerlerde bulunmuş şüpheli
maddeler, görevlendirilen uzman tarafından incelenerek tahlil edilir.
(2) Cumhuriyet savcısı veya mahkeme, bu incelemenin, hekimin katılmasıyla veya
onun yönetiminde yapılmasına karar verebilir.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Koruma Tedbirleri
BİRİNCİ BÖLÜM
Yakalama ve Gözaltı
Yakalama ve yakalanan kişi hakkında yapılacak işlemler
Madde 90 – (1) Aşağıda belirtilen hâllerde, herkes tarafından geçici olarak yakalama
yapılabilir:
a) Kişiye suçu işlerken rastlanması.
b) Suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya
hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması.
(2) Kolluk görevlileri, tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren
ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde; Cumhuriyet savcısına veya âmirlerine derhâl
başvurma olanağı bulunmadığı takdirde, yakalama yetkisine sahiptirler.
(3) Soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı olmakla birlikte, çocuklara, beden veya
akıl hastalığı, malûllük veya güçsüzlükleri nedeniyle kendilerini idareden aciz bulunanlara
karşı işlenen suçüstü hallerinde kişinin yakalanması şikâyete bağlı değildir.
(4) (Değişik: 25/5/2005 – 5353/7 md.) Kolluk, yakalandığı sırada kaçmasını,
kendisine veya başkalarına zarar vermesini önleyecek tedbirleri aldıktan sonra, yakalanan
kişiye kanunî haklarını derhal bildirir.
(5) (Değişik: 25/5/2005 – 5353/7 md.) Birinci fıkraya göre yakalanıp kolluğa teslim
edilen veya ikinci fıkra uyarınca görevlilerce yakalanan kişi ve olay hakkında Cumhuriyet
savcısına hemen bilgi verilerek, emri doğrultusunda işlem yapılır.
(6) Yakalama emrine konu işlemin yerine getirilmesi nedeniyle yakalama emrinin
çıkarılma amacının ortadan kalkması durumunda mahkeme, hâkim veya Cumhuriyet savcısı
tarafından yakalama emrinin derhâl iadesi istenir.
Gözaltı
Madde 91 – (1) Yukarıdaki maddeye göre yakalanan kişi, Cumhuriyet Savcılığınca
bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanması için gözaltına alınmasına karar verilebilir.
(Değişik ikinci cümle: 25/5/2005 – 5353/8 md.) Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın
hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren
yirmidört saati geçemez.(Ek cümle: 25/5/2005 – 5353/8 md.) Yakalama yerine en yakın
hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre oniki saatten fazla olamaz.
(2) Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir
suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır.8
(3) Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli
sayısının çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü
geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Gözaltı süresinin
uzatılması emri gözaltına alınana derhâl tebliğ edilir.
(4) (Ek: 27/3/2015-6638/13 md.) Suçüstü hâlleriyle sınırlı olmak kaydıyla; kişi
hakkında aşağıdaki bentlerde belirtilen suçlarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri
tarafından yirmi dört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi
şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen
suçlarda kırk sekiz saate kadar gözaltına alınma kararı verilebilir. Gözaltına alma nedeninin
ortadan kalkması hâlinde veya işlemlerin tamamlanması üzerine derhâl ve her hâlde en geç
yukarıda belirtilen sürelerin sonunda Cumhuriyet savcısına, yapılan işlemler hakkında bilgi
verilerek talimatı doğrultusunda hareket edilir. Kişi serbest bırakılmazsa yukarıdaki fıkralara
göre işlem yapılır. Ancak kişi en geç kırk sekiz saat, toplu olarak işlenen suçlarda dört gün
içinde hâkim önüne çıkarılır. Bu fıkra kapsamında kolluk tarafından gözaltına alınan kişiler
hakkında da gözaltına ilişkin hükümler uygulanır.
a) Toplumsal olaylar sırasında işlenen cebir ve şiddet içeren suçlar.
b) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten öldürme (madde 81, 82), taksirle öldürme (madde 85),
2. Kasten yaralama (madde 86, 87),
3. Cinsel saldırı (madde 102),
4. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
5. Hırsızlık (madde 141, 142),
6. Yağma (madde 148, 149),
7. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
8. Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma (madde 195),
9. Fuhuş (madde 227),
10. Kötü muamele (madde 232),
8
21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle bu fıkrada yer alan “işlediğini
düşündürebilecek emarelerin” ibaresi “işlediği şüphesini gösteren somut delillerin” şeklinde
değiştirilmiştir.
c) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda yer alan suçlar.
d) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33
üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen suçlar.
e) 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununa dayanılarak ilan edilen sokağa
çıkma yasağını ihlal etme.
f) 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3 üncü
maddesinde belirtilen suçlar.
(5) Yakalama işlemine, gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin
Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı, yakalanan kişi, müdafii veya kanunî temsilcisi, eşi
ya da birinci veya ikinci derecede kan hısımı, hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh
ceza hâkimine başvurabilir. Sulh ceza hâkimi incelemeyi evrak üzerinde yaparak derhâl ve
nihayet yirmidört saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır. Yakalamanın veya gözaltına alma
veya gözaltı süresini uzatmanın yerinde olduğu kanısına varılırsa başvuru reddedilir ya da
yakalananın derhâl soruşturma evrakı ile Cumhuriyet Savcılığında hazır bulundurulmasına
karar verilir.9
(6) Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan
kişi hakkında yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve
Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz.(9)
(7) Gözaltına alınan kişi bırakılmazsa, en geç bu süreler sonunda sulh ceza hâkimi
önüne çıkarılıp sorguya çekilir. Sorguda müdafii de hazır bulunur.(9)
Gözaltı işlemlerinin denetimi
Madde 92 – (1) Cumhuriyet başsavcıları veya görevlendirecekleri Cumhuriyet
savcıları, adlî görevlerinin gereği olarak, gözaltına alınan kişilerin bulundurulacakları
nezarethaneleri, varsa ifade alma odalarını, bu kişilerin durumlarını, gözaltına alınma neden
ve sürelerini, gözaltına alınma ile ilgili tüm kayıt ve işlemleri denetler; sonucunu
Nezarethaneye Alınanlar Defterine kaydederler.
Yakalanan veya tutuklanan kişilerin nakli
Madde 93 – (1) Yakalanan veya tutuklanarak bir yerden diğer bir yere nakledilen
kişilere, kaçacaklarına ya da kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri
bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı hâllerinde kelepçe takılabilir.
Yakalanan kişinin mahkemeye götürülmesi
Madde 94 – (Değişik:21/2/2014 – 6526/7 md.)
(1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen yakalama emri üzerine soruşturma veya
kovuşturma evresinde yakalanan kişi, en geç yirmi dört saat içinde yetkili hâkim veya
mahkeme önüne çıkarılır.
9
27/3/2015 tarihli ve 6638 sayılı Kanunun 13 üncü maddesiyle, 91 inci maddenin üçüncü fıkrasından
sonra gelmek üzere dördüncü fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.
(2) Yakalanan kişi, en geç yirmi dört saat içinde yetkili hâkim veya mahkeme önüne
çıkarılamıyorsa, aynı süre içinde yakalandığı yer adliyesinde, mevcut değil ise en yakın
adliyede kurulu sesli ve görüntülü iletişim sisteminin kullanılması suretiyle yetkili hâkim
veya mahkeme tarafından bu kişinin sorgusu yapılır veya ifadesi alınır.
(3) (Ek:8/7/2021-7331/12 md.) İfadesi alınmak amacıyla düzenlenen yakalama emri
üzerine mesai saatleri dışında yakalanan ve belirlenen tarihte yargı mercii önünde hazır
bulunmayı taahhüt eden kişinin serbest bırakılması, Cumhuriyet savcısı tarafından
emredilebilir. Bu hüküm her yakalama emri için ancak bir kez uygulanabilir. Taahhüdünü
yerine getirmeyen kişiye, yakalama emrinin düzenlendiği yer Cumhuriyet savcısı tarafından
bin Türk lirası idari para cezası verilir.
Yakalanan veya gözaltına alınanın durumunun yakınlarına bildirilmesi
Madde 95 – (1) Şüpheli veya sanık yakalandığında, gözaltına alındığında veya gözaltı
süresi uzatıldığında, Cumhuriyet savcısının emriyle bir yakınına veya belirlediği bir kişiye
gecikmeksizin haber verilir.
(2) Yakalanan veya gözaltına alınan yabancı ise, yazılı olarak karşı çıkmaması
halinde, durumu, vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna bildirilir.
Yakalamanın ilgililere bildirilmesi
Madde 96 – (1) Soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı olan suç hakkında 90 ıncı
maddenin üçüncü fıkrasına göre şikâyetten önce şüpheli yakalanmış olursa şikâyete yetkili
olan kimseye ve bunlar birden fazla ise hiç olmazsa birine yakalama bildirilir.
Yakalama tutanağı
Madde 97 – (1) Yakalama işlemi bir tutanağa bağlanır. Bu tutanağa yakalananın,
hangi suç nedeniyle, hangi koşullarda, hangi yer ve zamanda yakalandığı, yakalamayı
kimlerin yaptığı, hangi kolluk mensubunca tespit edildiği, haklarının tam olarak anlatıldığı
açıkça yazılır.
Yakalama emri ve nedenleri
Madde 98 – (1) (Değişik: 25/5/2005 – 5353/10 md.) Soruşturma evresinde çağrı
üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında, Cumhuriyet savcısının istemi
üzerine sulh ceza hâkimi tarafından yakalama emri düzenlenebilir. Ayrıca, tutuklama isteminin
reddi kararına itiraz halinde, itiraz mercii tarafından da yakalama emri düzenlenebilir.
(2) Yakalanmış iken kolluk görevlisinin elinden kaçan şüpheli veya sanık ya da
tutukevi veya ceza infaz kurumundan kaçan tutuklu veya hükümlü hakkında Cumhuriyet
savcıları ve kolluk kuvvetleri de yakalama emri düzenleyebilirler.
(3) Kovuşturma evresinde kaçak sanık hakkında yakalama emri re’sen veya
Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim veya mahkeme tarafından düzenlenir.
(4) Yakalama emrinde, kişinin açık eşkâli, bilindiğinde kimliği ve yüklenen suç ile
yakalandığında nereye gönderileceği gösterilir.
Yönetmelik
Madde 99 – (1) Gözaltına alınan kişilerin bulundurulacakları nezarethanelerin maddî
koşulları, bu kişinin hangi görevlinin sorumluluğuna bırakılacağı, sağlık kontrolünün nasıl
yapılacağı, gözaltı işlemlerine ilişkin kayıt ve defterlerin nasıl tutulacağı, gözaltına alınmanın
başlangıcında ve bu tedbire son verildiğinde hangi tutanakların tutulacağı ve gözaltına alınan
kişiye hangi belgelerin verileceği ile kolluk tarafından gerçekleştirilen yakalama işlemlerinin
yürütülmesinde uyulacak kurallar, yönetmelikte gösterilir.
İKİNCİ BÖLÜM
Tutuklama
Tutuklama nedenleri
Madde 100 – (1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir
tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı
verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması
halinde, tutuklama kararı verilemez.10
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut
olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe
sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:1112
a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;13
1. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),
2. (Ek:6/12/2019-7196/58 md.) Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80)
3. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
10 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle bu fıkrada yer alan “olguların” ibaresi
“somut delillerin” şeklinde değiştirilmiştir.
11 6/12/2019 tarihli ve 7196 sayılı Kanunun 58 inci maddesiyle, bu fıkranın (a) bendine (1) numaralı
alt bendinden sonra gelmek üzere (2) numaralı alt bent eklenmiş ve diğer alt bentler buna göre
teselsül ettirilmiştir.
12 8/7/2021 tarihli ve 7331 sayılı Kanunun 13 üncü maddesiyle, bu fıkraya “hususunda” ibaresinden
sonra gelmek üzere “somut delillere dayanan” ibaresi eklenmiştir.
13 Bu bende 6/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanunun 17 nci maddesiyle, (2) ve (5) numaralı alt
bentlerinden sonra gelmek üzere, sırasıyla (3) ve (7) numaralı alt bentler eklenmiş ve diğer alt bent
numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
4.(Ek: 6/12/2006 – 5560/17 md.) Kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent b, e ve f)
ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),14
5. İşkence (madde 94, 95)
6. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
7. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
8.(Ek: 6/12/2006 – 5560/17 md.) Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149),
9. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
10. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),
11. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
12. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311,
312, 313, 314, 315),
b) 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler
Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
c) 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4)
numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu.
d) 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve
hapis cezasını gerektiren suçlar.
e) 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun
68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.
f) 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dört ve
beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları.
g) (Ek: 27/3/2015-6638/14 md.) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar.
h) (Ek: 27/3/2015-6638/14 md.) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar.
i) (Ek:12/5/2022-7406/9 md.) Kadına karşı işlenen kasten yaralama suçu.
j) (Ek:12/5/2022-7406/9 md.) Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele
karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu.
(4) (Değişik: 2/7/2012-6352/96 md.) Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda
veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst
sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.15
Tutuklama kararı
Madde 101 – (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet
14 12/5/2022 tarihli ve 7406 sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle bu bentte yer alan “Silahla işlenmiş
kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent e)” ibaresi “Kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent b, e
ve f)” şeklinde değiştirilmiştir.
15 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 22 nci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “veya” ibaresi
“suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere” şeklinde
değiştirilmiştir.
savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın
tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re’sen mahkemece karar verilir. Bu
istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını
belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir.
(2) (Değişik: 2/7/2012-6352/97 md.) Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu
husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;
a) Kuvvetli suç şüphesini,
b) Tutuklama nedenlerinin varlığını,
c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,
d) (Ek:8/7/2021-7331/14 md.) Adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını,
gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Kararın içeriği
şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine
verilir ve bu husus kararda belirtilir.
(3) Tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro
tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlanır.
(4) Tutuklama kararı verilmezse, şüpheli veya sanık derhâl serbest bırakılır.
(5) Bu madde ile 100 üncü madde gereğince verilen kararlara itiraz edilebilir.
Tutuklulukta geçecek süre
Madde 102 – (1) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/18 md.) Ağır ceza mahkemesinin
görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde
gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.
(2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır.
Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı,
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı
ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle
Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda beş yılı geçemez.16
(3) Bu maddede öngörülen uzatma kararları, Cumhuriyet savcısının, şüpheli veya
sanık ile müdafiinin görüşleri alındıktan sonra verilir.
(4) (Ek:17/10/2019-7188/18 md.) Soruşturma evresinde tutukluluk süresi, ağır ceza
mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ayı, ağır ceza mahkemesinin görevine
giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. Ancak, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap
Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar,
Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından
bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.
16 15/8/2017 tarihli ve 694 sayılı KHK’nin 141 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “üç yılı”
ibaresinden sonra gelmek üzere “, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım
Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda beş yılı” ibaresi eklenmiş, daha sonra bu
hüküm 1/2/2018 tarihli ve 7078 sayılı Kanunun 136 ncı maddesiyle aynen kabul edilerek
kanunlaşmıştır.
(5) (Ek:17/10/2019-7188/18 md.) Bu maddede öngörülen tutukluluk süreleri, fiili
işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını
doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır.
Cumhuriyet savcısının tutuklama kararının geri alınmasını istemesi
Madde 103 – (1) Cumhuriyet savcısı, şüphelinin adlî kontrol altına alınarak serbest
bırakılmasını sulh ceza hâkiminden isteyebilir. Hakkında tutuklama kararı verilmiş şüpheli ve
müdafii de aynı istemde bulunabilirler. (Mülga üçüncü cümle: 25/5/2005 – 5353/12 md.)
(2) Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı adlî kontrol veya tutuklamanın artık
gereksiz olduğu kanısına varacak olursa, şüpheliyi re’sen serbest bırakır. Kovuşturmaya yer
olmadığı kararı verildiğinde şüpheli serbest kalır.
Şüpheli veya sanığın salıverilme istemleri
Madde 104 – (1) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya
sanık salıverilmesini isteyebilir.
(2) Şüpheli veya sanığın tutukluluk hâlinin devamına veya salıverilmesine hâkim veya
mahkemece karar verilir. Bu kararlara itiraz edilebilir.17
(3) Dosya bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya geldiğinde salıverilme istemi
hakkındaki karar, bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay ilgili dairesi veya Yargıtay Ceza Genel
Kurulunca dosya üzerinde yapılacak incelemeden sonra verilir; bu karar re’sen de verilebilir.
Usul
Madde 105 – (Değişik: 25/5/2005 – 5353/13 md.)
(1) 103 ve 104 üncü maddeler uyarınca yapılan istem üzerine, merciince Cumhuriyet
savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiin görüşü alındıktan sonra, üç gün içinde istemin kabulüne,
reddine veya adlî kontrol uygulanmasına karar verilir. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/23 md.)
103 üncü maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca yapılan istemler hariç olmak
üzere örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından bu süre yedi gün olarak uygulanır.
(Ek cümle: 11/4/2013-6459/15 md.) Duruşma dışında bu karar verilirken Cumhuriyet savcısı,
şüpheli, sanık veya müdafiinin görüşü alınmaz. Bu kararlara itiraz edilebilir.
Salıverilenin yükümlülükleri
Madde 106 – (1) Salıverilmeden önce şüpheli veya sanık, yetkili yargı merciine veya
tutukevinin müdürüne adresini ve varsa telefon numarasını bildirmekle yükümlüdür.
(2) Şüpheli veya sanığa soruşturmanın veya kovuşturmanın sona erdirileceği tarihe
kadar, yeniden beyanda bulunmak suretiyle veya iadeli taahhütlü mektupla önceden verdiği
adreslerdeki her türlü değişiklikleri bildirmesi ihtar olunur; ayrıca, ihtara uygun hareket
17 20/11/2017 tarihli ve 696 sayılı KHK’nin 93 üncü maddesiyle bu fıkrada yer alan “Ret kararına”
ibaresi “Bu kararlara” şeklinde değiştirilmiş, daha sonra bu hüküm 1/2/2018 tarihli ve 7079 sayılı
Kanunun 88 inci maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
etmediğinde, önceden bildirdiği adrese tebligatın yapılacağı bildirilir. Bu ihtarların yapıldığını
belirten ve yeni adresleri içeren tutanak veya tutukevi müdürünün düzenleyeceği belgenin aslı
veya örneği yargı merciine gönderilir.
Tutuklananın durumunun yakınlarına bildirilmesi
Madde 107 – (1) Tutuklamadan ve tutuklamanın uzatılmasına ilişkin her karardan
tutuklunun bir yakınına veya belirlediği bir kişiye, hâkimin kararıyla gecikmeksizin haber verilir.
(2) Ayrıca, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürmemek kaydıyla, tutuklunun
tutuklamayı bir yakınına veya belirlediği bir kişiye bizzat bildirmesine de izin verilir.
(3) Şüpheli veya sanık yabancı olduğunda tutuklanma durumu, yazılı olarak karşı
çıkmaması halinde, vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna bildirilir.
Tutukluluğun incelenmesi
Madde 108 – (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde
ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip
gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından
100 üncü madde hükümleri göz önünde bulundurularak, şüpheli veya müdafii dinlenilmek
suretiyle karar verilir.18
(2) Tutukluluk durumunun incelenmesi, yukarıdaki fıkrada öngörülen süre içinde
şüpheli tarafından da istenebilir.
(3) Hâkim veya mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk hâlinin devamının
gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar gerektirdiğinde oturumlar arasında ya
da birinci fıkrada öngörülen süre içinde de re’sen karar verir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Adlî Kontrol
Adlî kontrol
Madde 109 – (1) (Değişik: 2/7/2012-6352/98 md.) Bir suç sebebiyle yürütülen
soruşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin
tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.
(2) Kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de, adlî kontrole ilişkin hükümler
uygulanabilir.
(3) Adlî kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi
tutulmasını içerir:
a) Yurt dışına çıkamamak.
b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak
başvurmak.
18 11/4/2013 tarihli ve 6459 sayılı Kanunun 16 ncı maddesiyle, bu fıkrada yer alan “bulundurularak”
ibaresinden sonra gelmek üzere “, şüpheli veya müdafii dinlenilmek suretiyle” ibaresi eklenmiştir.
c) Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî
uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
d) Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme,
makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.
e) Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından
arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve
bunları kabul etmek.
f) Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya
birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce
belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.
g) Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları
makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
h) Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi
belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel
güvenceye bağlamak.
i) Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye
mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.
j) (Ek: 2/7/2012-6352/98 md.) Konutunu terk etmemek.
k) (Ek: 2/7/2012-6352/98 md.) Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek.
l) (Ek: 2/7/2012-6352/98 md.) Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek.
(4) (Ek: 25/5/2005 – 5353/14 md.; Mülga: 2/7/2012-6352/98 md.) (Yeniden
Düzenleme:14/4/2020-7242/15 md.) Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle
ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremediği 13/12/2004 tarihli ve 5275
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16 ncı maddesinin üçüncü
fıkrası uyarınca tespit edilen şüpheli ile gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren altı ay
geçmemiş bulunan kadın şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar
verilebilir. Hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş ve bu hükümle ilgili olarak istinaf veya
temyiz kanun yoluna başvurulmuş olması hâlinde, UYAP kayıtlarını incelemek suretiyle
hükmü veren ilk derece mahkemesi de adlî kontrol kararı verebilir.
(5) Hâkim veya Cumhuriyet savcısı (d) bendinde belirtilen yükümlülüğün uygulamasında
şüphelinin meslekî uğraşılarında araç kullanmasına sürekli veya geçici olarak izin verebilir.19
(6) Adlî kontrol altında geçen süre, şahsî hürriyeti sınırlama sebebi sayılarak cezadan
mahsup edilemez. Bu hüküm, maddenin üçüncü fıkrasının (e) ve (j) bentlerinde belirtilen hallerde
uygulanmaz. (Ek cümle:8/7/2021-7331/15 md.) Ancak, (j) bendinde belirtilen konutunu terk
etmemek yükümlülüğü altında geçen her iki gün, cezanın mahsubunda bir gün olarak dikkate
alınır.(18)20
19 25/5/2005 tarihli ve 5353 sayılı Kanunun 14 üncü maddesiyle üçüncü fıkrasından sonra gelmek
üzere (4) numaralı fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.
20 8/7/2021 tarihli ve 7331 sayılı Kanunun 15 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “(e) bendinde”
ibaresi “(e) ve (j) bentlerinde” şeklinde değiştirilmiştir.
(7) (Ek: 6/12/2006 – 5560/19 md.) Kanunlarda öngörülen tutukluluk sürelerinin dolması
nedeniyle salıverilenler hakkında (…)21 adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir. (18)(20)
Adlî kontrol kararı ve hükmedecek merciler
Madde 110 – (1) Şüpheli, Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı
ile soruşturma evresinin her aşamasında adlî kontrol altına alınabilir.
(2) Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlî kontrol uygulamasında şüpheliyi bir
veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolun içeriğini oluşturan
yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan
bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir.
(3) 109 uncu madde ile bu maddenin birinci ve ikinci fıkra hükümleri, gerekli
görüldüğünde, görevli ve yetkili diğer yargı mercileri tarafından da, kovuşturma evresinin her
aşamasında uygulanır.22
(4) (Ek:8/7/2021-7331/16 md.) Şüpheli veya sanığın adli kontrol yükümlülüğünün
devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda en geç dört aylık aralıklarla; soruşturma evresinde
Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise resen
mahkeme tarafından 109 uncu madde hükümleri göz önünde bulundurularak karar verilir.
Adli kontrol altında geçecek süre
MADDE 110/A – (Ek:8/7/2021-7331/17 md.)
(1) Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde adli kontrol süresi en çok iki
yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hâllerde gerekçesi gösterilerek bir yıl daha uzatılabilir.
(2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, adli kontrol süresi en çok üç yıldır. Bu
süre, zorunlu hâllerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, Türk Ceza
Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde
tanımlanan suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda dört yılı geçemez.
(3) Bu maddede öngörülen adli kontrol süreleri, çocuklar bakımından yarı oranında
uygulanır.
Adlî kontrol kararının kaldırılması
Madde 111 – (1) Şüpheli veya sanığın istemi üzerine, Cumhuriyet savcısının
görüşünü aldıktan sonra hâkim veya mahkeme 110 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre beş
gün içinde karar verebilir.
(2) Adlî kontrole ilişkin kararlara itiraz edilebilir.
Tedbirlere uymama
Madde 112 – (1) Adlî kontrol hükümlerini isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya
21 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 98 inci maddesiyle, bu bentte yer alan “birinci fıkradaki
süre koşulu aranmaksızın” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
22 7331 sayılı Kanunun 16 ncı maddesiyle bu fıkrada yer alan “bu madde hükümleri,” ibaresi “bu
maddenin birinci ve ikinci fıkra hükümleri,” şeklinde değiştirilmiştir.
sanık hakkında, hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili yargı mercii
hemen tutuklama kararı verebilir. (Ek cümle:14/4/2020-7242/16 md.) Hakkında mahkûmiyet
hükmü verilmiş ve bu hükümle ilgili olarak istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulmuş
olması hâlinde, UYAP kayıtlarını incelemek suretiyle hükmü veren ilk derece mahkemesi de
tutuklama kararı verebilir.
(2) (Ek: 24/11/2016-6763/24 md.) Birinci fıkra hükmü, azami tutukluluk süresinin
dolması nedeniyle verilen adli kontrol tedbirinin ihlali hâlinde de uygulanabilir. Ancak, bu
durumda tutuklama süresi ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde dokuz aydan, diğer
işlerde iki aydan fazla olamaz.
Güvence
Madde 113 – (1) Şüpheli veya sanık tarafından gösterilecek güvence, aşağıda yazılı
hususların yerine getirilmesini sağlar:
a) Şüpheli veya sanığın bütün usul işlemlerinde, hükmün infazında veya altına
alınabileceği diğer yükümlülükleri yerine getirmek üzere hazır bulunması.
b) Aşağıda gösterilen sıraya göre ödemelerin yapılması:
1. Katılanın yaptığı masraflar, suçun neden olduğu zararların giderilmesi ve eski hâle
getirme; şüpheli veya sanık nafaka borçlarını ödememeleri nedeniyle kovuşturuluyorlarsa
nafaka borçları.
2. Kamusal giderler.
3. Para cezaları.
(2) Şüpheli veya sanığı güvence göstermeye zorunlu kılan kararda, güvencenin
karşıladığı kısımlar ayrı ayrı gösterilir.
Önceden ödetme
Madde 114 – (1) Hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı, şüpheli veya sanığın
rızasıyla güvencenin mağdurun haklarını karşılayan veya nafaka borcuna ilişkin bulunan
kısımlarının, istedikleri takdirde, mağdura veya nafaka alacaklılarına verilmesini emredebilir.
(2) Soruşturma ve kovuşturmanın konusunu oluşturan olaylar nedeniyle, mağdur veya
nafaka alacaklısı lehinde bir yargı kararı verilmiş ise, şüpheli veya sanığın rızası olmasa da
ödemenin yapılması emredilebilir.
Güvencenin geri verilmesi
Madde 115 – (1) Hükümlü, 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı
bütün yükümlülükleri yerine getirmiş ise güvencenin 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (a)
bendini karşılayan ve aynı maddenin ikinci fıkrasına göre verilecek kararda belirtilen kısmı
kendisine geri verilir.
(2) Güvencenin, suç mağduruna veya nafaka alacaklısına verilmemiş olan ikinci kısmı,
kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararları verildiğinde de şüpheli veya sanığa geri
verilir. Aksi hâlde, geçerli mazereti dışında, güvence Devlet Hazinesine gelir yazılır.
(3) Hükümlülük hâlinde güvence 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde
yer alan hükümlere göre kullanılır, fazlası geri verilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Arama ve Elkoyma
Şüpheli veya sanıkla ilgili arama
Madde 116 – (1) Yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda
makul şüphe varsa; şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer
yerler aranabilir.23
Diğer kişilerle ilgili arama
Madde 117 – (1) Şüphelinin veya sanığın yakalanabilmesi veya suç delillerinin elde
edilebilmesi amacıyla, diğer bir kişinin de üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer yerler
aranabilir.
(2) Bu hâllerde aramanın yapılması, aranılan kişinin veya suçun delillerinin belirtilen
yerlerde bulunduğunun kabul edilebilmesine olanak sağlayan olayların varlığına bağlıdır.
(3) Bu sınırlama, şüphelinin veya sanığın bulunduğu yerler ile, izlendiği sırada girdiği
yerler hakkında geçerli değildir.
Gece yapılacak arama
Madde 118 – (1) Konutta, işyerinde veya diğer kapalı yerlerde gece vaktinde arama
yapılamaz.
(2) Suçüstü veya gecikmesinde sakınca bulunan hâller ile yakalanmış veya gözaltına
alınmış olup da firar eden kişi veya tutuklu veya hükümlünün tekrar yakalanması amacıyla
yapılan aramalarda, birinci fıkra hükmü uygulanmaz.
Arama kararı
Madde 119 – (1) (Değişik : 25/5/2005 – 5353/15 md.) Hâkim kararı üzerine veya
gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına
ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri arama yapabilirler.
Ancak, konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama, hâkim kararı veya
gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılabilir.
Kolluk amirinin yazılı emri ile yapılan arama sonuçları Cumhuriyet Başsavcılığına derhal
bildirilir.
(2) Arama karar veya emrinde;
23 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle bu fıkrada yer alan “makul” ibaresi
“somut delillere dayalı kuvvetli” şeklinde değiştirilmiş, daha sonra 2/12/2014 tarihli ve 6572 sayılı
Kanunun 40 ıncı maddesiyle bu fıkrada yer alan “somut delillere dayalı kuvvetli” ibaresi “makul”
şeklinde değiştirilmiştir.
a) Aramanın nedenini oluşturan fiil,
b) Aranılacak kişi, aramanın yapılacağı konut veya diğer yerin adresi ya da eşya,
c) Karar veya emrin geçerli olacağı zaman süresi,
Açıkça gösterilir.
(3) Arama tutanağına işlemi yapanların açık kimlikleri yazılır. (Mülga ikinci cümle:
25/5/2005 – 5353/15 md.)
(4) Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri veya diğer kapalı yerlerde arama
yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulur.
(5) (Değişik: 25/7/2018-7145/14 md.) Askerî mahallerde yapılacak arama, Cumhuriyet
savcısının nezaretinde askerî makamların katılımıyla adlî kolluk görevlileri tarafından yerine
getirilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının yazılı emriyle de askerî
makamların katılımıyla adlî kolluk görevlileri tarafından arama yapılabilir.
Aramada hazır bulunabilecekler
Madde 120 – (1) Aranacak yerlerin sahibi veya eşyanın zilyedi aramada hazır
bulunabilir; kendisi bulunmazsa temsilcisi veya ayırt etme gücüne sahip hısımlarından biri
veya kendisiyle birlikte oturmakta olan bir kişi veya komşusu hazır bulundurulur.
(2) 117 nci maddenin birinci fıkrasında gösterilen hâllerde zilyet ve bulunmazsa yerine
çağrılacak kişiye, aramaya başlamadan önce aramanın amacı hakkında bilgi verilir.
(3) Kişinin avukatının aramada hazır bulunmasına engel olunamaz.
Arama sonunda verilecek belge
Madde 121 – (1) Aramanın sonunda hakkında arama işlemi uygulanan kimseye istemi
üzerine aramanın 116 ve 117 nci maddelere göre yapıldığını ve 116 ncı maddede gösterilen
durumda soruşturma veya kovuşturma konusu fiilin niteliğini belirten bir belge ve istemi
üzerine elkonulan veya koruma altına alınan eşyanın listesini içeren bir defter ve eğer şüpheyi
haklı kılan bir şey elde edilmemiş ise bunu belirten bir belge verilir.
(2) Birinci fıkrada belirtilen belgelerde, hakkında arama işlemi uygulanan kimsenin,
elkonulan eşyanın mülkiyetine ilişkin görüş ve iddialarına da yer verilir.
(3) Koruma altına alınan veya elkonulan eşyanın tam bir defteri yapılır ve bu eşya
resmî mühürle mühürlenir veya bir işaret konulur.
Belge veya kâğıtları inceleme yetkisi
Madde 122 – (1) Hakkında arama işlemi uygulanan kimsenin belge veya kâğıtlarını
inceleme yetkisi, Cumhuriyet savcısı ve hâkime aittir.
(2) Belge ve kâğıtların zilyedi veya temsilcisi kendi mührünü de koyabilir veya
imzasını atabilir. İleride mührün kaldırılmasına ve kâğıtların incelenmesine karar verildiğinde
bu işlemin yapılmasında hazır bulunmak üzere, zilyedi veya temsilcisi ya da müdafii veya
vekili çağrılır; çağrıya uyulmadığında gerekli işlem yapılır.
(3) İnceleme sonucu soruşturma veya kovuşturma konusu suça ilişkin olmadığı
anlaşılan belge veya kâğıtlar ilgilisine geri verilir.
Eşya veya kazancın muhafaza altına alınması ve bunlara elkonulması
Madde 123 – (1) İspat aracı olarak yararlı görülen ya da eşya veya kazanç
müsaderesinin konusunu oluşturan malvarlığı değerleri, muhafaza altına alınır.
(2) Yanında bulunduran kişinin rızasıyla teslim etmediği bu tür eşyaya elkonulabilir.
(3) (Ek:27/12/2020-7262/19 md.) Muhafaza altına alınan veya elkonulan eşya ya da
malvarlığı değerlerinin kıymeti tespit edilir.
İstenen eşyayı vermeyenler hakkında yapılacak işlem
Madde 124 – (1) 123 üncü maddede yazılı eşya veya diğer malvarlığı değerlerini
yanında bulunduran kişi, istem üzerine bu şeyi göstermek ve teslim etmekle yükümlüdür.
(2) Kaçınma hâlinde bu şeyin zilyedi hakkında 60 ıncı maddede yer alan disiplin hapsine
ilişkin hükümler uygulanır. Ancak, şüpheli veya sanık ya da tanıklıktan çekinebilecekler hakkında
bu hüküm uygulanmaz.
İçeriği Devlet sırrı niteliğindeki belgelerin mahkemece incelenmesi
Madde 125 – (1) Bir suç olgusuna ilişkin bilgileri içeren belgeler, Devlet sırrı olarak
mahkemeye karşı gizli tutulamaz.
(2) Devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgeler, ancak mahkeme hâkimi veya
heyeti tarafından incelenebilir. Bu belgelerde yer alan ve sadece yüklenen suçu açıklığa
kavuşturabilecek nitelikte olan bilgiler, hâkim veya mahkeme başkanı tarafından tutanağa
kaydettirilir.
(3) Bu madde hükmü, hapis cezasının alt sınırı beş yıl veya daha fazla olan suçlarla
ilgili olarak uygulanır.
Elkonulamayacak mektuplar, belgeler
Madde 126 – (1) Şüpheli veya sanık ile 45 ve 46 ncı maddelere göre tanıklıktan
çekinebilecek kimseler arasındaki mektuplara ve belgelere; bu kimselerin nezdinde
bulundukça elkonulamaz.
Elkoyma kararını verme yetkisi
Madde 127 – (1) (Değişik: 25/5/2005 – 5353/16 md.) Hâkim kararı üzerine veya
gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına
ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri, elkoyma işlemini
gerçekleştirebilir.
(2) Kolluk görevlisinin açık kimliği, elkoyma işlemine ilişkin tutanağa geçirilir.
(3) (Değişik: 25/5/2005 – 5353/16 md.) Hâkim kararı olmaksızın yapılan elkoyma
işlemi, yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını elkoymadan
itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi hâlde elkoyma kendiliğinden kalkar.
(4) Zilyedliğinde bulunan eşya veya diğer malvarlığı değerlerine elkonulan kimse,
hâkimden her zaman bu konuda bir karar verilmesini isteyebilir.
(5) Elkoyma işlemi, suçtan zarar gören mağdura gecikmeksizin bildirilir.
(6) (Değişik: 25/7/2018-7145/15 md.) Askerî mahallerde yapılacak elkoyma işlemi,
Cumhuriyet savcısının nezaretinde askerî makamların katılımıyla adlî kolluk görevlileri
tarafından yerine getirilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının
yazılı emriyle de askerî makamların katılımıyla adlî kolluk görevlileri tarafından elkoyma
işlemi yapılabilir.
Taşınmazlara, hak ve alacaklara elkoyma
Madde 128 – (1) Soruşturma veya kovuşturma konusu suçun işlendiğine ve bu
suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebebi bulunan hallerde,
şüpheli veya sanığa ait;
a) Taşınmazlara,
b) Kara, deniz veya hava ulaşım araçlarına,
c) Banka veya diğer malî kurumlardaki her türlü hesaba,
d) Gerçek veya tüzel kişiler nezdindeki her türlü hak ve alacaklara,
e) Kıymetli evraka,
f) Ortağı bulunduğu şirketteki ortaklık paylarına,
g) Kiralık kasa mevcutlarına,
h) Diğer malvarlığı değerlerine,
Elkonulabilir. Somut olarak belirlenen Bu taşınmaz, hak, alacak ve diğer malvarlığı
değerlerinin şüpheli veya sanıktan başka bir kişinin zilyetliğinde bulunması halinde dahi,
elkoyma işlemi yapılabilir. (Ek cümle: 21/2/2014 – 6526/10 md.) Bu madde kapsamında
elkoyma kararı alınabilmesi için ilgisine göre Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu,
Sermaye Piyasası Kurulu, Mali Suçları Araştırma Kurulu, Hazine Müsteşarlığı ve Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumundan, suçtan elde edilen değere ilişkin
rapor alınır. Bu rapor en geç üç ay içinde hazırlanır. Özel sebepler zorunlu kıldığında bu süre
talep üzerine iki ay daha uzatılabilir.24
(2) Birinci fıkra hükmü;25
a) Türk Ceza Kanununda tanımlanan;
1. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),
24 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanunun 10 uncu maddesiyle bu fıkrada yer alan “elde edildiğine
dair” ibaresinden sonra gelmek üzere “somut delillere dayanan” ve “Elkonulabilir.” ibaresinden
sonra gelmek üzere “Somut olarak belirlenen” ibareleri eklenmiştir.
25 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 25 inci maddesiyle, bu fıkranın (a) bendinin (2) numaralı
alt bendine “(madde 79, 80)” ibaresinden sonra gelmek üzere “ ile organ veya doku ticareti (madde
91)” ibaresi eklenmiş, aynı bende (12) numaralı alt bendinden sonra gelmek üzere (13) numaralı alt
bent eklenmiş ve diğer alt bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
2. Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80) ile organ veya doku ticareti
(madde 91),(24)
3. Hırsızlık (madde 141, 142),
4. Yağma (madde 148, 149),
5. Güveni kötüye kullanma (madde 155),
6. Dolandırıcılık (madde 157, 158),
7. Hileli iflas (madde 161),
8. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
9. Parada sahtecilik (madde 197),
10. (Mülga: 21/2/2014 – 6526/10 md.; Yeniden düzenleme: 24/11/2016-6763/25 md.)
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (madde 220, fıkra üç),
11. İhaleye fesat karıştırma (madde 235),
12. Edimin ifasına fesat karıştırma (madde 236),
13. (Ek: 24/11/2016-6763/25 md.) Tefecilik (madde 241),(24)
14. Zimmet (madde 247),
15. İrtikap (madde 250)
16. Rüşvet (madde 252),
17. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 305, 306, 307, 308),
18. (Değişik: 2/12/2014-6572/41 md.) Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine
Karşı Suçlar (madde 309, 311, 312, 313, 314, 315, 316),
19. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334,
335, 336, 337) suçları.
b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah
kaçakçılığı (madde 12) suçları,
c) Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan
zimmet suçu,
d) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar,
e) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde
tanımlanan suçlar,
Hakkında uygulanır.
(3) Taşınmaza elkonulması kararı, tapu kütüğüne şerh verilmek suretiyle icra edilir.
(4) Kara, deniz ve hava ulaşım araçları hakkında verilen elkoyma kararı, bu araçların
kayıtlı bulunduğu sicile şerh verilmek suretiyle icra olunur.
(5) Banka veya diğer malî kurumlardaki her türlü hesaba elkonulması kararı, teknik
iletişim araçlarıyla ilgili banka veya malî kuruma derhâl bildirilerek icra olunur. Söz konusu
karar, ilgili banka veya malî kuruma ayrıca tebliğ edilir. Elkoyma kararı alındıktan sonra,
hesaplar üzerinde yapılan bu kararı etkisiz kılmaya yönelik işlemler geçersizdir.
(6) Şirketteki ortaklık paylarına elkoyma kararı, ilgili şirket yönetimine ve şirketin
kayıtlı bulunduğu ticaret sicili müdürlüğüne teknik iletişim araçlarıyla derhâl bildirilerek icra
olunur. Söz konusu karar, ilgili şirkete ve ticaret sicili müdürlüğüne ayrıca tebliğ edilir.
(7) Hak ve alacaklara elkoyma kararı, ilgili gerçek veya tüzel kişiye teknik iletişim
araçlarıyla derhâl bildirilerek icra olunur. Söz konusu karar, ilgili gerçek veya tüzel kişiye
ayrıca tebliğ edilir.
(8) Bu madde hükmüne göre alınan elkoyma kararının gereklerine aykırı hareket
edilmesi halinde, Türk Ceza Kanununun “Muhafaza görevini kötüye kullanma” başlıklı 289
uncu maddesi hükümleri uygulanır.
(9) (Değişik: 24/11/2016-6763/25 md.) Bu madde hükümlerine göre elkoymaya ve
onuncu fıkra uyarınca kayyım atanmasına ancak hâkim karar verebilir.
(10) (Ek: 15/8/2016-KHK-674/13 md.; Aynen kabul: 10/11/2016-6758/13 md.) Bu
madde uyarınca elkonulan taşınmaz, hak ve alacakların idaresi gerektiğinde bu malvarlığı
değerlerinin yönetimi amacıyla kayyım atanabilir. Bu durumda 133 üncü madde hükümleri
kıyasen uygulanır.
Postada elkoyma
Madde 129 – (1) Suçun delillerini oluşturduğundan şüphe edilen ve gerçeğin ortaya
çıkarılması için soruşturma ve kovuşturmada adliyenin eli altında olması zorunlu sayılıp,
posta hizmeti veren her türlü resmî veya özel kuruluşta bulunan gönderilere, hâkimin veya
gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının kararı ile elkonulabilir.
(2) Hâkim kararının veya Cumhuriyet savcısının emrinin kendilerine bildirilmesi
üzerine elkoyma işlemini yerine getiren kolluk memurları, birinci fıkrada belirtilen
gönderilerin içinde bulunduğu zarfları veya paketleri açamazlar. Elkonulan gönderiler, ilgili
posta görevlilerinin huzuru ile mühür altına alınıp derhâl elkoyma kararını veya emrini veren
hâkim veya Cumhuriyet savcısına teslim edilir.
(3) (Ek:20/11/2017-KHK-696/94 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7079/89 md.)26
Elkoyma kararı veya emrinin aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak verilmesi halinde gönderilerin
bulunduğu zarf veya paketler Cumhuriyet savcısının talimatıyla kolluk memurları tarafından
açılabilir.
a) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi (madde 174),
2. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
suçları.
b) 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler
Hakkında Kanunun 12 nci ve 13 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.
c) 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun
67 nci ve 68 inci maddelerinde tanımlanan suçlar.(25)
(4) Soruşturma ve kovuşturmanın amacına zarar vermek olasılığı bulunmadıkça,
26 20/11/2017 tarihli ve 696 sayılı KHK’nin 94 üncü maddesiyle 129 uncu maddeye bu fıkra eklenmiş
ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiş, daha sonra bu hüküm 1/2/2018 tarihli ve 7079 sayılı
Kanunun 89 uncu maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
alınmış tedbirler ilgililere bildirilir.
(5) Açılmamasına veya açılıp da içeriği bakımından adliyenin eli altında tutulmasına
gerek bulunmadığına karar verilen gönderiler, hemen ilgililerine teslim olunur.
Avukat bürolarında arama, elkoyma ve postada elkoyma
Madde 130 – (1) Avukat büroları ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen
olayla ilgili olarak Cumhuriyet savcısının denetiminde aranabilir. Baro başkanı veya onu
temsil eden bir avukat aramada hazır bulundurulur.
(2) Arama sonucu elkonulmasına karar verilen şeyler bakımından bürosunda arama
yapılan avukat, baro başkanı veya onu temsil eden avukat, bunların avukat ile müvekkili
arasındaki meslekî ilişkiye ait olduğunu öne sürerek karşı koyduğunda, bu şey ayrı bir zarf
veya paket içerisine konularak hazır bulunanlarca mühürlenir ve bu konuda gerekli kararı
vermesi, soruşturma evresinde sulh ceza hâkiminden, kovuşturma evresinde hâkim veya
mahkemeden istenir. Yetkili hâkim elkonulan şeyin avukatla müvekkili arasındaki meslekî
ilişkiye ait olduğunu saptadığında, elkonulan şey derhâl avukata iade edilir ve yapılan işlemi
belirten tutanaklar ortadan kaldırılır. Bu fıkrada öngörülen kararlar, yirmidört saat içinde
verilir.
(3) Postada elkoyma durumunda bürosunda arama yapılan avukat veya baro başkanı
veya onu temsil eden avukatın karşı koyması üzerine ikinci fıkrada belirtilen usuller uygulanır.
Elkonulan eşyanın iadesi
Madde 131 – (1) Şüpheliye, sanığa veya üçüncü kişilere ait elkonulmuş eşyanın,
soruşturma ve kovuşturma bakımından muhafazasına gerek kalmaması veya müsadereye tabi
tutulmayacağının anlaşılması halinde, re’sen veya istem üzerine geri verilmesine Cumhuriyet
savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından karar verilir. İstemin reddi kararlarına itiraz edilebilir.
(2) 128 inci madde hükümlerine göre elkonulan eşya veya diğer malvarlığı değerleri,
suçtan zarar gören mağdura ait olması ve bunlara delil olarak artık ihtiyaç bulunmaması
halinde, sahibine iade edilir.
Elkonulan eşyanın muhafazası veya elden çıkarılması
Madde 132 – (1) Elkonulan eşya, zarara uğraması veya değerinde esaslı ölçüde kayıp
meydana gelme tehlikesinin varlığı halinde, hükmün kesinleşmesinden önce elden
çıkarılabilir.
(2) Elden çıkarma kararı, soruşturma evresinde hâkim, kovuşturma evresinde
mahkeme tarafından verilir.
(3) Karar verilmeden önce eşyanın sahibi olan şüpheli, sanık veya ilgili diğer kişiler
dinlenir; elden çıkarma kararı, kendilerine bildirilir.
(4) Elkonulan eşyanın değerinin muhafazası ve zarar görmemesi için gerekli tedbirler
alınır.
(5) Elkonulan eşya, soruşturma evresinde Cumhuriyet Başsavcılığı, kovuşturma
evresinde mahkeme tarafından, bakım ve gözetimiyle ilgili tedbirleri almak ve istendiğinde
derhâl iade edilmek koşuluyla, muhafaza edilmek üzere, şüpheliye, sanığa veya diğer bir
kişiye teslim edilebilir. Bu bırakma, teminat gösterilmesi koşuluna da bağlanabilir.
(6) Elkonulan eşya, delil olarak saklanmasına gerek kalmaması halinde, rayiç
değerinin derhâl ödenmesi karşılığında, ilgiliye teslim edilebilir. Bu durumda müsadere
kararının konusunu, ödenen rayiç değer oluşturur.
Şirket yönetimi için kayyım tayini27
Madde 133 – (1) Suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu
hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için
gerekli olması halinde; soruşturma ve kovuşturma sürecinde, hâkim veya mahkeme, şirket
işlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak kayyım atayabilir. Atama kararında, yönetim organının
karar ve işlemlerinin geçerliliğinin kayyımın onayına bağlı kılındığı veya yönetim organının
yetkilerinin ya da yönetim organının yetkileri ile birlikte ortaklık payları veya menkul
kıymetler idare yetkilerinin tümüyle kayyıma verildiği açıkça belirtilir. Kayyım tayinine
ilişkin karar, ticaret sicili gazetesinde ve diğer uygun vasıtalarla ilan olunur.(26)
(2) Hâkim veya mahkemenin kayyım hakkında takdir etmiş bulunduğu ücret, şirket
bütçesinden karşılanır. Ancak, soruşturma veya kovuşturma konusu suçtan dolayı
kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararının verilmesi halinde; ücret olarak şirket
bütçesinden ödenen paranın tamamı, kanunî faiziyle birlikte Devlet Hazinesinden karşılanır.
(3) İlgililer, atanan kayyımın işlemlerine karşı, görevli mahkemeye 22.11.2001 tarihli
ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 29.6.1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu
hükümlerine göre başvurabilirler.
(4) Bu madde hükümleri ancak aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir.
a) Türk Ceza Kanununda yer alan,
1. Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80),
2. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
3. Parada sahtecilik (madde 197),
4. Fuhuş (madde 227),
5. Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama (madde 228),
6. Zimmet (madde 247),
7. Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (madde 282),
8. Silahlı örgüt (madde 314) veya bu örgütlere silah sağlama (madde 315),
9. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334,
335, 336, 337),
Suçları,
27 1/7/2016 tarihli ve 6723 sayılı Kanunun 32 nci maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer alan
“yetkilerinin” ibaresinden sonra gelmek üzere “ya da yönetim organının yetkileri ile birlikte ortaklık
payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin” ibaresi eklenmiştir.
b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah
kaçakçılığı (madde 12) suçları,
c) Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan
zimmet suçu,
d) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar,
e) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde
tanımlanan suçlar.
(5) (Ek: 1/7/2016-6723/32 md.) Bu madde uyarınca atanan kayyımların görevleriyle
ilgili iş ve işlemlerinden dolayı tazminat davaları, 142 ila 144 üncü maddeler uyarınca Devlet
aleyhine açılır. Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek
suretiyle görevini kötüye kullanan kayyımlara bir yıl içinde rücu eder.
Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama
ve elkoyma2829
Madde 134(27) – (1) Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmada, somut delillere dayanan
kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka surette delil elde etme imkânının bulunmaması
halinde, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından
şüphelinin kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programları ile bilgisayar kütüklerinde arama
yapılmasına, bilgisayar kayıtlarından kopya çıkarılmasına, bu kayıtların çözülerek metin hâline
getirilmesine (…)(28)
karar verilir. (Ek üç cümle: 25/7/2018-7145/16 md.) Cumhuriyet savcısı
tarafından verilen kararlar yirmi dört saat içinde hâkim onayına sunulur. Hâkim kararını en geç
yirmi dört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi
hâlinde çıkarılan kopyalar ve çözümü yapılan metinler derhâl imha edilir.(27)(28)
(2) Bilgisayar, bilgisayar programları ve bilgisayar kütüklerine şifrenin çözülememesinden
dolayı girilememesi veya gizlenmiş bilgilere ulaşılamaması ya da işlemin uzun sürecek olması
halinde çözümün yapılabilmesi ve gerekli kopyaların alınabilmesi için, bu araç ve gereçlere
elkonulabilir. Şifrenin çözümünün yapılması ve gerekli kopyaların alınması halinde, elkonulan
cihazlar gecikme olmaksızın iade edilir.(28)
(3) Bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine elkoyma işlemi sırasında, sistemdeki bütün
verilerin yedeklemesi yapılır.
(4) Üçüncü fıkraya göre alınan yedekten bir kopya çıkarılarak şüpheliye veya vekiline
verilir ve bu husus tutanağa geçirilerek imza altına alınır.(27)
28 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanunun 11 inci maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer
alan “soruşturmada,” ibaresinden sonra gelmek üzere “somut delillere dayanan kuvvetli şüphe
sebeplerinin varlığı ve” ibaresi eklenmiş ve dördüncü fıkrasında yer alan “İstemesi halinde, bu”
ibaresi “Üçüncü fıkraya göre alınan” şeklinde değiştirilmiştir.
29 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Kanunun 16 ncı maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer
alan “Cumhuriyet savcısının istemi üzerine” ibaresi “hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan
hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından” şeklinde değiştirilmiş, fıkrada yer alan “hâkim tarafından”
ibaresi madde metninden çıkarılmış, ikinci fıkrasına “bilgilere ulaşılamaması” ibaresinden sonra
gelmek üzere “ya da işlemin uzun sürecek olması” ibaresi eklenmiştir.
(5) Bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine elkoymaksızın da, sistemdeki verilerin
tamamının veya bir kısmının kopyası alınabilir. Kopyası alınan veriler kâğıda yazdırılarak, bu
husus tutanağa kaydedilir ve ilgililer tarafından imza altına alınır.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi
İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması303132
Madde 135 – (1) (Değişik: 21/2/2014–6526/12 md.) Bir suç dolayısıyla yapılan
soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe
sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda,
hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli
veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi (…)33 dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal
bilgileri değerlendirilebilir. Cumhuriyet savcısı kararını derhâl hâkimin onayına sunar ve
hâkim, kararını en geç yirmi dört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından
aksine karar verilmesi hâlinde tedbir Cumhuriyet savcısı tarafından derhâl kaldırılır. (Mülga
son iki cümle: 24/11/2016-6763/26 md.)(31)(32)
(2) (Ek: 21/2/2014–6526/12 md.) Talepte bulunulurken hakkında bu madde uyarınca
tedbir kararı verilecek hattın veya iletişim aracının sahibini ve biliniyorsa kullanıcısını
gösterir belge veya rapor eklenir.(30)
(3) Şüpheli veya sanığın tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimi kayda
alınamaz. Kayda alma gerçekleştikten sonra bu durumun anlaşılması hâlinde, alınan kayıtlar
derhâl yok edilir.(29)(30)
(4) Birinci fıkra hükmüne göre verilen kararda, yüklenen suçun türü, hakkında tedbir
uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısını
tespite imkân veren kodu, tedbirin türü, kapsamı ve süresi belirtilir. Tedbir kararı en çok iki
ay için verilebilir; bu süre, bir ay daha uzatılabilir. (Ek cümle: 25/5/2005 – 5353/17 md.)
Ancak, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak gerekli görülmesi halinde,
30 25/5/2005 tarihli ve 5353 sayılı Kanunun 17 nci maddesiyle; bu maddenin ikinci fıkrasında geçen
“Şüphelinin” ibaresi “Şüpheli veya sanığın” olarak değiştirilmiş, dördüncü fıkrasındaki “kullanmakta
olduğu” ve “kullanılan” ibareleri madde metninden çıkarılmıştır.
31 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanunun 12 nci maddesiyle, bu maddeye birinci fıkrasından sonra
gelmek üzere ikinci fıkra eklenmiş ve fıkra numaraları buna göre teselsül ettirilmiş; dördüncü
fıkrasında yer alan “üç ay”, “bir defa” ve “hâkim bir aydan fazla olmamak üzere sürenin müteaddit
defalar” ibareleri sırasıyla, “iki ay”, “bir ay” ve “mahkeme yukarıdaki sürelere ek olarak her
defasında bir aydan fazla olmamak ve toplam üç ayı geçmemek üzere” şeklinde değiştirilmiştir.
32 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 26 ncı maddesiyle, bu maddenin birinci birinci fıkrasında
yer alan “ağır ceza mahkemesi” ibaresi “hâkim” şeklinde, “mahkemenin” ibaresi “hâkimin”
şeklinde, “mahkeme” ibareleri “hâkim” şeklinde, aynı maddenin dördüncü fıkrasında yer alan
“mahkeme” ibaresi “hâkim” şeklinde değiştirilmiştir.
33 2/12/2014 tarihli ve 6572 sayılı Kanunun 42 nci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “tespit edilebilir,”
ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
hâkim yukarıdaki sürelere ek olarak her defasında bir aydan fazla olmamak ve toplam üç ayı
geçmemek üzere uzatılmasına karar verebilir.(30)(31)
(5) Şüpheli veya sanığın yakalanabilmesi için, (…)34 mobil telefonun yeri, hâkim veya
gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararına istinaden tespit edilebilir.
Bu hususa ilişkin olarak verilen kararda, (…)(33) mobil telefon numarası ve tespit işleminin süresi
belirtilir. Tespit işlemi en çok iki ay için yapılabilir; bu süre, bir ay daha uzatılabilir.35
(6) (Ek: 2/12/2014-6572/42 md.) Şüpheli ve sanığın telekomünikasyon yoluyla
iletişiminin tespiti, soruşturma aşamasında hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan
hâllerde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında mahkeme kararına istinaden yapılır.
Kararda, yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının
türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespite imkân veren kodu ve tedbirin süresi
belirtilir. (Ek cümleler: 24/11/2016-6763/26 md.) Cumhuriyet savcısı kararını yirmi dört saat
içinde hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmi dört saat içinde verir. Sürenin
dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi hâlinde kayıtlar derhâl imha edilir.3637
(7) Bu madde hükümlerine göre alınan karar ve yapılan işlemler, tedbir süresince gizli
tutulur.(34)
(8) Bu madde kapsamında dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine
ilişkin hükümler ancak aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir:(33)(34)(36)
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80) ile organ veya doku ticareti
(madde 91),
(36)
2. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
3. İşkence (madde 94, 95),
34 25/5/2005 tarihli ve 5353 sayılı Kanunun 17 nci maddesiyle; bu maddenin dördüncü fıkrasındaki
“kullanmakta olduğu” ve “kullanılan” ibareleri madde metninden çıkarılmış, altıncı fıkrasında geçen
“hükümleri” ibaresi “kapsamında dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine
ilişkin hükümler” olarak değiştirilmiş, altıncı fıkranın (a) bendine (8) numaralı alt bentten sonra
gelmek üzere (9) numaralı alt bent eklenmiş ve diğer alt bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
35 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanunun 12 nci maddesiyle, bu maddenin beşinci fıkrasında yer
alan “üç ay” ve “bir defa” ibareleri sırasıyla “iki ay” ve “bir ay” şeklinde değiştirilmiş; mevcut
altıncı fıkrasının (a) bendinin (5) numaralı alt bendinden sonra gelmek üzere “6. Nitelikli hırsızlık
(madde 142) ve yağma (madde 148, 149),” alt bendi eklenmiş, diğer alt bentler buna göre teselsül
ettirilmiş ve yedinci fıkrasının (a) bendinin (10) numaralı alt bendinde yer alan “, fıkra 3” ibaresi
madde metninden çıkarılmıştır.
36 2/12/2014 tarihli ve 6572 sayılı Kanunun 42 nci maddesiyle, bu maddeye beşinci fıkradan sonra
gelmek üzere (6) numaralı fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiş, mevcut yedinci
fıkranın (a) bendinin (14) numaralı alt bendi metne işlendiği şekilde değiştirilmiş, bu alt bentten sonra
gelmek üzere (15) numaralı alt bent eklenmiş ve diğer alt bent buna göre teselsül ettirilmiştir.
37 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 26 ncı maddesiyle, 135 inci maddenin altıncı fıkrasına
“hâkim” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet
savcısı” ibaresi eklenmiş; sekizinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendine “(madde 79, 80)”
ibaresinden sonra gelmek üzere “ile organ veya doku ticareti (madde 91)” ibaresi eklenmiş, aynı
bendin (6) numaralı alt bendine “(madde 148, 149)” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile nitelikli
dolandırıcılık (madde 158)” ibaresi eklenmiş, aynı bende (11) numaralı alt bendinden sonra gelmek
üzere (12) numaralı bent eklenmiş ve diğer alt bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
4. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
5. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
6. (Ek: 21/2/2014 – 6526/12 md.) Nitelikli hırsızlık (madde 142) ve yağma (madde
148, 149) ile nitelikli dolandırıcılık (madde 158),(34)(36)
7. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),(34)
8. Parada sahtecilik (madde 197),(34)
9. (Mülga: 21/2/2014 – 6526/12 md.; Yeniden düzenleme: 24/11/2016-6763/26 md.)
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (madde 220, fıkra üç),
10. (Ek: 25/5/2005 – 5353/17 md.) Fuhuş (madde 227),(33)(34)
11. İhaleye fesat karıştırma (madde 235),(33)(34)
12. (Ek: 24/11/2016-6763/26 md.) Tefecilik (madde 241),(36)
13. Rüşvet (madde 252),(33)(34)
14. Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (madde 282),(33)(34)
15. (Değişik: 2/12/2014-6572/42 md.) Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak
(madde 302) ,
(33)(34)(35)
16. (Ek: 2/12/2014-6572/42 md.) Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı
Suçlar (madde 309, 311, 312, 313, 314, 315, 316),(35)
17. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334,
335, 336, 337) suçları.(33)(34)(35)
b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah
kaçakçılığı (madde 12) suçları.
c) (Ek: 25/5/2005 – 5353/17 md.) Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4)
numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu,38
d) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.(37)
e) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde
tanımlanan suçlar.(37)
(9) Bu maddede belirlenen esas ve usuller dışında hiç kimse, bir başkasının
telekomünikasyon yoluyla iletişimini dinleyemez ve kayda alamaz.
Müdafiin bürosu ve yerleşim yeri
Madde 136 – (1) Şüpheli veya sanığa yüklenen suç dolayısıyla müdafiin bürosu,
konutu ve yerleşim yerindeki telekomünikasyon araçları hakkında, 135 inci madde hükmü
uygulanamaz.
Kararların yerine getirilmesi, iletişim içeriklerinin yok edilmesi
Madde 137 – (1) 135 inci maddeye göre verilecek karar gereğince Cumhuriyet savcısı
veya görevlendireceği adlî kolluk görevlisi, telekomünikasyon hizmeti veren kurum ve
kuruluşların yetkililerinden iletişimin tespiti, dinlenmesi veya kayda alınması işlemlerinin
yapılmasını ve bu amaçla cihazların yerleştirilmesini yazılı olarak istediğinde, bu istem derhâl
38 25/5/2005 tarihli ve 5353 sayılı Kanunun 17 nci maddesiyle (b) bendinden sonra gelmek üzere (c)
bendi eklenmiş ve diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
yerine getirilir; yerine getirilmemesi hâlinde zor kullanılabilir. İşlemin başladığı ve bitirildiği
tarih ve saat ile işlemi yapanın kimliği bir tutanakla saptanır.
(2) 135 inci maddeye göre verilen karar gereğince tutulan kayıtlar, Cumhuriyet
Savcılığınca görevlendirilen kişiler tarafından çözülerek metin hâline getirilir. Yabancı
dildeki kayıtlar, tercüman aracılığı ile Türkçe’ye çevrilir.
(3) 135 inci maddeye göre verilen kararın uygulanması sırasında şüpheli hakkında
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi ya da aynı maddenin birinci fıkrasına göre
hâkim onayının alınamaması halinde, bunun uygulanmasına Cumhuriyet savcısı tarafından
derhâl son verilir. Bu durumda, yapılan tespit veya dinlemeye ilişkin kayıtlar Cumhuriyet
savcısının denetimi altında en geç on gün içinde yok edilerek, durum bir tutanakla tespit
edilir. (Ek cümle:8/7/2021-7331/18 md.) Beraat kararı verilmesi durumunda da tespit veya
dinlemeye ilişkin kayıtlar, hâkim denetimi altında aynı usulle yok edilir.
(4) Tespit ve dinlemeye ilişkin kayıtların yok edilmesi halinde soruşturma veya
kovuşturma evresinin bitiminden itibaren, en geç onbeş gün içinde, Cumhuriyet başsavcılığı
veya mahkeme, tedbirin nedeni, kapsamı, süresi ve sonucu hakkında ilgilisine yazılı olarak
bilgi verir.3940
Tesadüfen elde edilen deliller
Madde 138 – (1) Arama veya elkoyma koruma tedbirlerinin uygulanması sırasında,
yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ancak, diğer bir suçun
işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır ve
durum Cumhuriyet Savcılığına derhâl bildirilir.
(2) Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında, yapılmakta
olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ve ancak, 135 inci maddenin altıncı
fıkrasında sayılan suçlardan birinin işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse;
bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet Savcılığına derhâl bildirilir.
ALTINCI BÖLÜM
Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme
Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi41
Madde 139 – (1) (Değişik: 21/2/2014–6526/13 md.) Soruşturma konusu suçun
işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka
surette delil elde edilememesi hâlinde, kamu görevlileri gizli soruşturmacı olarak
39 25/5/2005 tarihli ve 5353 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle bu fıkrada geçen “halinde” ibaresinden
sonra gelmek üzere “soruşturma evresinin bitiminden itibaren” ibaresi eklenmiş ve metne işlenmiştir.
40 8/7/2021 tarihli ve 7331 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle, bu fıkraya “soruşturma” ibaresinden
sonra gelmek üzere “veya kovuşturma” ibaresi eklenmiş ve fıkrada yer alan “Başsavcılığı,” ibaresi
“başsavcılığı veya mahkeme,” şeklinde değiştirilmiştir.
41 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 27 inci maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer alan
“ağır ceza mahkemesince oy birliğiyle” ibaresi “hâkim tarafından” şeklinde değiştirilmiş, aynı
maddenin yedinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan “Uyuşturucu” ibaresi
“Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenip işlenmediğine bakılmaksızın uyuşturucu” şeklinde değiştirilmiştir.
görevlendirilebilir. Bu madde uyarınca yapılacak görevlendirmeye hâkim tarafından karar
verilir. (Mülga son cümle: 24/11/2016-6763/27 md.)(…)(40)
(2) Soruşturmacının kimliği değiştirilebilir. Bu kimlikle hukukî işlemler yapılabilir.
Kimliğin oluşturulması ve devam ettirilmesi için zorunlu olması durumunda gerekli belgeler
hazırlanabilir, değiştirilebilir ve kullanılabilir.
(3) Soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin karar ve diğer belgeler ilgili Cumhuriyet
Başsavcılığında muhafaza edilir. Soruşturmacının kimliği, görevinin sona ermesinden sonra
da gizli tutulur. (Ek cümleler: 15/8/2017-KHK-694/142 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-
7078/137 md.) Soruşturmacı, kovuşturma evresinde tanık olarak dinlenmesinin zorunlu
olması halinde, duruşmada hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan veya ses ya da
görüntüsü değiştirilerek özel ortamda dinlenir. Bu durumda 27/12/2007 tarihli ve 5726 sayılı
Tanık Koruma Kanununun 9 uncu maddesi hükmü kıyasen uygulanır.
(4) Soruşturmacı, faaliyetlerini izlemekle görevlendirildiği örgüte ilişkin her türlü
araştırmada bulunmak ve bu örgütün faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili delilleri
toplamakla yükümlüdür.
(5) Soruşturmacı, görevini yerine getirirken suç işleyemez ve görevlendirildiği örgütün
işlemekte olduğu suçlardan sorumlu tutulamaz.
(6) Soruşturmacı görevlendirilmesi suretiyle elde edilen kişisel bilgiler, görevlendirildiği
ceza soruşturması ve kovuşturması dışında kullanılamaz. (Ek: 21/2/2014–6526/13 md.) Suçla
bağlantılı olmayan kişisel bilgiler derhâl yok edilir.
(7) Bu madde hükümleri ancak aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenip işlenmediğine bakılmaksızın uyuşturucu veya
uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),42
2. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),
3. Silahlı örgüt (madde 314) veya bu örgütlere silah sağlama (madde 315).
b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah
kaçakçılığı (madde 12) suçları.
c) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde
tanımlanan suçlar.
42 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanunun 14 üncü maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer
alan “hususunda” ibaresinden sonra gelmek üzere “somut delillere dayanan” ibaresi eklenmiş; aynı
fıkranın (a) bendinin (2) numaralı alt bendinden sonra gelmek üzere “3. Nitelikli hırsızlık (madde
142) ve yağma (madde 148, 149),” alt bendi eklenmiş, diğer alt bentler buna göre teselsül ettirilmiş,
mevcut (5) numaralı alt bendi yürürlükten kaldırılmış, mevcut (6) numaralı alt bendinde yer alan “,
fıkra 3” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
Teknik araçlarla izleme(41)43444546
Madde 140 – (1) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan
kuvvetli şüphe sebepleri bulunması ve başka suretle delil elde edilememesi hâlinde, şüpheli
veya sanığın kamuya açık yerlerdeki faaliyetleri ve işyeri teknik araçlarla izlenebilir, ses veya
görüntü kaydı alınabilir:(41)
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80) ile organ veya doku ticareti
(madde 91),
(45)
2. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
3. (Ek:21/2/2014–6526/14 md.) Nitelikli hırsızlık (madde 142) ve yağma (madde 148,
149) ile nitelikli dolandırıcılık (madde 158),
(43)(45)
4. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),(41)
5. Parada sahtecilik (madde 197),(41)
6. (Mülga:21/2/2014–6526/14 md.; Yeniden düzenleme: 24/11/2016-6763/28 md.)
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (madde 220, fıkra üç),(41)
7. (Ek: 25/5/2005 – 5353/19 md.) Fuhuş (madde 227)(41)(42)
8. İhaleye fesat karıştırma (madde 235),(41)(42)
9. (Ek: 24/11/2016-6763/28 md.) Tefecilik (madde 241),(45)
10. Rüşvet (madde 252),(41)(42)
11. Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (madde 282),(41)(42)
12. (Değişik: 2/12/2014-6572/43 md.) Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak
(madde 302),(41)(42)
13. (Ek: 2/12/2014-6572/43 md.) Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı
Suçlar (madde 309, 311, 312, 313, 314, 315, 316),(41)
14. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335,
336, 337),(41)(42)(44)
Suçları.
b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah
kaçakçılığı (madde 12) suçları.
43 25/5/2005 tarihli ve 5353 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle (5) numaralı alt bentten sonra gelmek
üzere (6) numaralı alt bent eklenmiş, diğer alt bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
44 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanunun 14 üncü maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer
alan (a) bendinin (2) numaralı alt bendinden sonra gelmek üzere “3. Nitelikli hırsızlık (madde 142) ve
yağma (madde 148, 149),” alt bendi eklenmiş, diğer alt bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
45 2/12/2014 tarihli ve 6572 sayılı Kanunun 43 üncü maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasının (a)
bendinin (11) numaralı alt bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki alt bent eklenmiş ve diğer alt bent
buna göre teselsül ettirilmiştir.
46 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 28 inci maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasının (a)
bendinin (1) numaralı alt bendine “(madde 79, 80)” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile organ veya
doku ticareti (madde 91)” ibaresi, (3) numaralı alt bendine “(madde 148, 149)” ibaresinden sonra
gelmek üzere “ile nitelikli dolandırıcılık (madde 158)” ibaresi eklenmiş, aynı bende (8) numaralı alt
bendinden sonra gelmek üzere (9) numaralı alt bent eklenmiş ve diğer alt bentler buna göre teselsül
ettirilmiştir.
c) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
d) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde
tanımlanan suçlar.
(2) (Değişik: 24/11/2016-6763/28 md.) Teknik araçlarla izlemeye hâkim, gecikmesinde
sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilir. Cumhuriyet savcısı
tarafından verilen kararlar yirmi dört saat içinde hâkim onayına sunulur. Hâkim kararını en geç
yirmi dört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi
hâlinde kayıtlar derhâl imha edilir.
(3) (Değişik:21/2/2014–6526/14 md.) Teknik araçlarla izleme kararı en çok üç haftalık
süre için verilebilir. Bu süre gerektiğinde bir hafta daha uzatılabilir. Ancak, örgütün faaliyeti
çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak gerekli görülmesi hâlinde, hâkim yukarıdaki sürelere
ek olarak her defasında bir haftadan fazla olmamak ve toplam dört haftayı geçmemek üzere
uzatılmasına karar verebilir. (Ek cümle: 15/8/2017-KHK-694/143 md.; Aynen kabul:
1/2/2018-7078/138 md.) Teknik araçlarla izleme tedbiri ile birlikte gizli soruşturmacı
görevlendirilmesi halinde bu fıkrada belirtilen süreler bir kat artırılarak uygulanır.47
(4) Elde edilen deliller, yukarıda sayılan suçlarla ilgili soruşturma ve kovuşturma
dışında kullanılamaz; ceza kovuşturması bakımından gerekli olmadığı taktirde Cumhuriyet
savcısının gözetiminde derhâl yok edilir.
(5) Bu madde hükümleri, kişinin konutunda uygulanamaz.
Yönetmelik
MADDE 140/A- (Ek: 20/11/2017-KHK-696/95 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-
7079/90 md.)
(1) Bu Kanunun 135 ila 140 ıncı maddelerinde düzenlenen koruma tedbirlerinin
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
YEDİNCİ BÖLÜM
Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat
Tazminat istemi
Madde 141 – (1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun
devamına karar verilen,
b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği
yerine getirilmeden tutuklanan,
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna
çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
47 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 28 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “mahkeme”
ibaresi “hâkim” şeklinde değiştirilmiştir.
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında
kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden
fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması
nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla
veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan
veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri
amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
k) (Ek: 11/4/2013-6459/17 md.) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda
öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan,
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.
(2) Birinci fıkranın (e) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye
tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir.
(3) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması
veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil
olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler
nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.
(4) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin
gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet
savcılarına bir yıl içinde rücu eder.
Tazminat isteminin koşulları
Madde 142 – (1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren
üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat
isteminde bulunulabilir.
(2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır
ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi
yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır.
(3) Tazminat isteminde bulunan kişinin dilekçesine, açık kimlik ve adresini, zarara uğradığı
işlemin ve zararın nitelik ve niceliğini kaydetmesi ve bunların belgelerini eklemesi gereklidir.
(4) Dilekçesindeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda mahkeme, eksikliğin bir
ay içinde giderilmesini, aksi hâlde istemin reddedileceğini ilgiliye duyurur. Süresinde eksiği
tamamlanmayan dilekçe, mahkemece, itiraz yolu açık olmak üzere reddolunur.
(5) Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra yeterliliğini belirlediği dilekçe ve eki
belgelerin bir örneğini Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ ederek,
varsa beyan ve itirazlarını onbeş gün içinde yazılı olarak bildirmesini ister.
(6) İstemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve tazminat hukukunun genel
prensiplerine göre verilecek tazminat miktarının saptanmasında mahkeme gerekli gördüğü her
türlü araştırmayı yapmaya veya hâkimlerinden birine yaptırmaya yetkilidir.
(7) (Değişik: 25/5/2005 – 5353/20 md.) Mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir.
İstemde bulunan ile Hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı kâğıdı tebliğine rağmen gelmezlerse,
yokluklarında karar verilebilir.
(8) Karara karşı, istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi, istinaf
yoluna başvurabilir; inceleme öncelikle ve ivedilikle yapılır.
(9) (Ek: 15/8/2017-KHK-694/144 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/139 md.)
Tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî
avukatlık ücreti ödenir. Ancak, ödenecek miktar Tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip
edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar
için belirlenen maktu ücretten fazla olamaz.
(10) (Ek: 15/8/2017-KHK-694/144 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/139 md.)
Tazminata ilişkin mahkeme kararları, kesinleşmeden ve idari başvuru süreci tamamlanmadan
icra takibine konulamaz. Kesinleşen mahkeme kararında hükmedilen tazminat ile vekâlet
ücreti, davacı veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına,
bu bildirimin yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde ödenir. Bu süre içinde ödeme
yapılmaması halinde, karar genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur.
Tazminatın geri alınması
Madde 143 – (1) Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı sonradan kaldırılarak,
hakkında kamu davası açılan ve mahkûm edilenlerle, yargılamanın aleyhte yenilenmesiyle
beraat kararı kaldırılıp mahkûm edilenlere ödenmiş tazminatların mahkûmiyet süresine ilişkin
kısmı, Cumhuriyet savcısının yazılı istemi ile aynı mahkemeden alınacak kararla kamu
alacaklarının tahsiline ilişkin mevzuat hükümleri uygulanarak geri alınır. Bu karara itiraz
edilebilir.
(2) (Mülga: 18/6/2014 – 6545/103 md.)
(3) İftira konusunu oluşturan suç veya yalan tanıklık nedeniyle gözaltına alınma ve
tutuklama halinde; Devlet, iftira eden veya yalan tanıklıkta bulunan kişiye de rücu eder.
Tazminat isteyemeyecek kişiler
Madde 144 – (1) Kanuna uygun olarak yakalanan veya tutuklanan kişilerden aşağıda
belirtilenler tazminat isteyemezler:
a) (Mülga: 11/4/2013-6459/18 md.)
b) Tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler
getiren kanun gereği, durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenler.
c) Genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında
kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici
olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler.
d) Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer
olmadığına karar verilenler.
e) Adlî makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını
bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar.
BEŞİNCİ KISIM
İfade ve Sorgu
BİRİNCİ BÖLÜM
İfade veya Sorgu İçin Çağrı
İfade veya sorgu için çağrı
Madde 145 – (1) İfadesi alınacak veya sorgusu yapılacak kişi davetiye ile çağrılır;
çağrılma nedeni açıkça belirtilir; gelmezse zorla getirileceği yazılır.
Zorla getirme48
Madde 146 – (1) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/20 md.) Hakkında tutuklama kararı
verilmesi veya yakalama emri düzenlenmesi için yeterli nedenler bulunan veya 145 inci maddeye
göre çağrıldığı halde gelmeyen şüpheli veya sanığın zorla getirilmesine karar verilebilir.
(2) Zorla getirme kararı, şüpheli veya sanığın açıkça kim olduğunu, kendisiyle ilgili
suçu, gerektiğinde eşkâlini ve zorla getirilmesi nedenlerini içerir.
(3) Zorla getirme kararının bir örneği şüpheli veya sanığa verilir.
(4) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/20 md.) Zorla getirme kararı ile çağrılan şüpheli veya
sanık derhal, olanak bulunmadığında yol süresi hariç en geç yirmidört saat içinde çağıran
hâkimin, mahkemenin veya Cumhuriyet savcısının önüne götürülür ve sorguya çekilir veya
ifadesi alınır.
(5) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/20 md.) Zorla getirme, bunun için haklı görülecek bir
zamanda başlar ve hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı tarafından, sorguya çekilmenin
veya ifade almanın sonuna kadar devam eder.
(6) Zorla getirme kararının yerine getirilememesinin nedenleri, köy veya mahalle
muhtarı ile kolluk görevlisinin birlikte imzalayacakları bir tutanakla saptanır.
(7) (Ek: 6/12/2006 – 5560/20 md.) Çağrıya rağmen gelmeyen tanık, bilirkişi, mağdur
ve şikâyetçi ile ilgili olarak da zorla getirme kararı verilebilir.
İKİNCİ BÖLÜM
İfade ve Sorgu Usulü
İfade ve sorgunun tarzı
Madde 147 – (1) Şüphelinin veya sanığın ifadesinin alınmasında veya sorguya
çekilmesinde aşağıdaki hususlara uyulur:
48 Bu madde başlığı “Şüpheli veya sanığın zorla getirilmesi “ iken, 6/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı
Kanunun 20 nci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
a) Şüpheli veya sanığın kimliği saptanır. Şüpheli veya sanık, kimliğine ilişkin soruları
doğru olarak cevaplandırmakla yükümlüdür.
b) Kendisine yüklenen suç anlatılır.
c) Müdafi seçme hakkının bulunduğu ve onun hukukî yardımından yararlanabileceği,
müdafiin ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği, kendisine bildirilir. Müdafi seçecek
durumda olmadığı ve bir müdafi yardımından faydalanmak istediği takdirde, kendisine baro
tarafından bir müdafi görevlendirilir.
d) 95 inci madde hükmü saklı kalmak üzere, yakalanan kişinin yakınlarından istediğine
yakalandığı derhâl bildirilir.
e) Yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu söylenir.
f) Şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve
kendisi aleyhine var olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri
sürmek olanağı tanınır.
g) İfade verenin veya sorguya çekilenin kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınır.
h) İfade ve sorgu işlemlerinin kaydında, teknik imkânlardan yararlanılır.
i) İfade veya sorgu bir tutanağa bağlanır. Bu tutanakta aşağıda belirtilen hususlar yer alır:
1. İfade alma veya sorguya çekme işleminin yapıldığı yer ve tarih.
2. İfade alma veya sorguya çekme sırasında hazır bulunan kişilerin isim ve sıfatları ile
ifade veren veya sorguya çekilen kişinin açık kimliği.
3. İfade almanın veya sorgunun yapılmasında yukarıdaki işlemlerin yerine getirilip
getirilmediği, bu işlemler yerine getirilmemiş ise nedenleri.
4. Tutanak içeriğinin ifade veren veya sorguya çekilen ile hazır olan müdafi tarafından
okunduğu ve imzalarının alındığı.
5. İmzadan çekinme hâlinde bunun nedenleri.
İfade alma ve sorguda yasak usuller
Madde 148 – (1) Şüphelinin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu
engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilâç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte
bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz.
(2) Kanuna aykırı bir yarar vaat edilemez.
(3) Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak
değerlendirilemez.
(4) Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme
huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.
(5) Şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya
çıktığında, bu işlem ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilir.
ALTINCI KISIM
Savunma
BİRİNCİ BÖLÜM
Müdafi Seçimi, Görevlendirilmesi, Görev ve Yetkileri
Şüphelinin veya sanığın müdafi seçimi
Madde 149 – (1) Şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında
bir veya birden fazla müdafiin yardımından yararlanabilir; kanunî temsilcisi varsa, o da
şüpheliye veya sanığa müdafi seçebilir.
(2) Soruşturma evresinde, ifade almada en çok üç avukat hazır bulunabilir. (Ek cümle:
3/10/2016-KHK-676/1 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7070/1 md.) Örgüt faaliyeti çerçevesinde
işlenen suçlar bakımından yürütülen kovuşturmalarda, duruşmada en çok üç avukat hazır
bulunabilir.
(3) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında avukatın, şüpheli veya
sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukukî yardımda bulunma
hakkı engellenemez, kısıtlanamaz.
Müdafiin görevlendirilmesi
Madde 150 – (Değişik: 6/12/2006 – 5560/21 md.)
(1) Şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık,
müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafi görevlendirilir.
(2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak
derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.
(3) Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan
soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır.
(4) Zorunlu müdafilikle ilgili diğer hususlar, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü
alınarak çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Müdafi görevini yerine getirmediğinde yapılacak işlem ve müdafilik görevinden
yasaklanma49
Madde 151 – (1) 150 nci madde hükmüne göre görevlendirilen müdafi, duruşmada
hazır bulunmaz veya vakitsiz olarak duruşmadan çekilir veya görevini yerine getirmekten
kaçınırsa, hâkim veya mahkeme derhâl başka bir müdafi görevlendirilmesi için gerekli işlemi
yapar. Bu durumda mahkeme oturuma ara verebileceği gibi oturumun ertelenmesine de karar
verebilir.
(2) Eğer yeni müdafi savunmasını hazırlamak için yeterli zaman olmadığını açıklarsa
oturum ertelenir.
49 Bu madde başlığı ” Müdafi görevini yerine getirmediğinde yapılacak işlem” iken 25/5/2005 tarihli
ve 5353 sayılı Kanunun 22 nci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
(3) (Ek:25/5/2005 – 5353/22 md.) 149 uncu maddeye göre seçilen veya 150 nci
maddeye göre görevlendirilen ve Türk Ceza Kanununun 220 ve 314 üncü maddesinde sayılan
suçlar ile terör suçlarından şüpheli, sanık veya hükümlü olanların müdafilik veya vekillik
görevini üstlenen avukat, hakkında bu fıkrada sayılan suçlar nedeniyle (…)50 kovuşturma
bulunması halinde müdafilik veya vekillik görevini üstlenmekten yasaklanabilir.51
(4) (Ek:25/5/2005 – 5353/22 md.) Cumhuriyet savcısının yasaklamaya ilişkin talebi
hakkında, hâkim veya mahkeme tarafından gecikmeksizin karar verilir. Bu kararlara karşı
itiraz edilebilir. İtiraz sonucunda yasaklama kararının kaldırılması halinde avukat görevini
devam ettirir. Müdafilik görevinden yasaklama kararı, (…)52 kovuşturma konusu suçla sınırlı
olmak üzere, bir yıl süre ile verilebilir. Ancak, (…)(51)
kovuşturmanın niteliği itibariyle bu
süreler altı aydan fazla olmamak üzere en fazla iki defa uzatılabilir. Soruşturma sonunda
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi veya kovuşturma sonunda mahkûmiyet
dışında bir karar verilmesi halinde, kesinleşmesi beklenmeksizin yasaklama kararı
kendiliğinden kalkar.53
(5) (Ek:25/5/2005 – 5353/22 md.) Görevden yasaklama kararı, şüpheli, sanık veya
hükümlü ile yeni bir müdafi görevlendirilmesi için derhal ilgili baro başkanlığına bildirilir.54
(6) (Ek:25/5/2005 – 5353/22 md.) Müdafi veya vekil görevden yasaklanmış
bulunduğu sürece başka davalarla ilgili olsa bile müdafiliğini veya vekilliğini üstlendiği kişiyi
ceza infaz kurumunda veya tutukevinde ziyaret edemez.
Şüpheli veya sanığın birden fazla olması hâlinde savunma
Madde 152 – (1) Yararları birbirine uygun olan birden fazla şüpheli veya sanığın
savunması aynı müdafie verilebilir.
Müdafiin dosyayı inceleme yetkisi
Madde 153 – (Değişik: 2/12/2014-6572/44 md.)
50 Anayasa Mahkemesinin 24/7/2019 tarihli ve E.:2018/73; K.:2019/65 sayılı Kararı ile bu fıkrada yer
alan “soruşturma ya da” ibaresi iptal edilmiştir.
51 3/10/2016 tarihli ve 676 sayılı KHK’nin 2 nci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “tutuklu ve” ibaresi
“şüpheli, sanık veya” şeklinde, “kovuşturma açılması halinde tutuklu veya hükümlünün müdafilik
veya vekilliğini” ibaresi “soruşturma ya da kovuşturma bulunması halinde müdafilik veya vekillik
görevini” şeklinde değiştirilmiştir.
52 Anayasa Mahkemesinin 24/7/2019 tarihli ve E.:2018/73; K.:2019/65 sayılı Kararı ile bu fıkrada yer
alan “avukat hakkındaki soruşturma veya” ibaresi ve “soruşturma veya” ibaresi iptal edilmiştir.
53 3/10/2016 tarihli ve 676 sayılı KHK’nin 2 nci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “müdafi veya vekil
hakkında açılan kovuşturmanın yapıldığı” ibaresi “hâkim veya” şeklinde, “Kovuşturma sonunda”
ibaresi “Soruşturma sonunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi veya kovuşturma
sonunda” şeklinde değiştirilmiş, aynı fıkraya “Müdafilik görevinden yasaklama kararı,” ibaresinden
sonra gelmek üzere “avukat hakkındaki soruşturma veya” ibaresi ve “Ancak,” ibaresinden sonra
gelmek üzere “soruşturma veya” ibaresi eklenmiş, daha sonra bu hüküm 1/2/2018 tarihli ve 7070
sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
54 3/10/2016 tarihli ve 676 sayılı KHK’nin 2 nci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “tutuklu” ibaresi
“şüpheli, sanık” şeklinde değiştirilmiş, daha sonra bu hüküm 1/2/2018 tarihli ve 7070 sayılı Kanunun
2 nci maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
(1) Müdafi, soruşturma evresinde dosya içeriğini inceleyebilir ve istediği belgelerin bir
örneğini harçsız olarak alabilir.
(2) Müdafiin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisi,
soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi üzerine
hâkim kararıyla kısıtlanabilir. Bu karar ancak aşağıda sayılan suçlara ilişkin yürütülen
soruşturmalarda verilebilir:
a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
2. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
3. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
4. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
5. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (madde 220),
6. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
7. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312,
313, 314, 315, 316),
8. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 326, 327, 328, 329, 330, 331,
333, 334, 335, 336, 337).
b) 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler
Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
c) 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 160 ıncı maddesinde
tanımlanan zimmet suçu.
d) 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan suçlar.
(3) Yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve
adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adli işlemlere ilişkin tutanaklar
hakkında, ikinci fıkra hükmü uygulanmaz.
(4) Müdafi, iddianamenin mahkeme tarafından kabul edildiği tarihten itibaren dosya
içeriğini ve muhafaza altına alınmış delilleri inceleyebilir; bütün tutanak ve belgelerin
örneklerini harçsız olarak alabilir.
(5) Bu maddenin içerdiği haklardan suçtan zarar görenin vekili de yararlanır.
Müdafi ile görüşme
Madde 154 – (1) Şüpheli veya sanık, vekâletname aranmaksızın müdafii ile her
zaman ve konuşulanları başkalarının duyamayacağı bir ortamda görüşebilir. Bu kişilerin
müdafii ile yazışmaları denetime tâbi tutulamaz.
(2) (Ek: 3/10/2016-KHK-676/3 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7070/3 md.) Türk Ceza
Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümlerinde
tanımlanan suçlar ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ile örgüt faaliyeti
çerçevesinde işlenen uyuşturucu ve uyarıcı madde imâl ve ticareti suçları bakımından
gözaltındaki şüphelinin müdafi ile görüşme hakkı Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, hâkim
kararıyla yirmidört saat süreyle kısıtlanabilir; bu zaman zarfında ifade alınamaz.
Kanunî temsilci veya eşin duruşmada hazır bulunması
Madde 155 – (1) Sanığın kanunî temsilcisine duruşma gün ve saati bildirilir ve
duruşmaya kabul edilerek istemi üzerine dinlenebilir.
(2) Sanığın eşi hakkında da tebligat yapılmaksızın birinci fıkra hükmü uygulanır.
Müdafiin görevlendirilmesinde usul
Madde 156 – (1) 150 nci maddede yazılı olan hâllerde, müdafi;
a) Soruşturma evresinde, ifadeyi alan merciin veya sorguyu yapan hâkimin istemi
üzerine,
b) Kovuşturma evresinde, mahkemenin istemi üzerine,
Baro tarafından görevlendirilir.
(2) Yukarıda belirtilen hâllerde müdafi soruşturmanın veya kovuşturmanın yapıldığı
yer barosunca görevlendirilir.
(3) Şüpheli veya sanığın kendisinin sonradan müdafi seçmesi halinde, baro tarafından
görevlendirilen avukatın görevi sona erer.
İKİNCİ KİTAP
Soruşturma
BİRİNCİ KISIM
Suçlara İlişkin İhbarlar ve Soruşturma
BİRİNCİ BÖLÜM
Soruşturmanın Gizliliği, Suçların İhbarı
Soruşturmanın gizliliği
Madde 157 – (1) Kanunun başka hüküm koyduğu hâller saklı kalmak ve savunma
haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir.
İhbar ve şikâyet55
Madde 158 – (1) Suça ilişkin ihbar veya şikâyet, Cumhuriyet Başsavcılığına veya
kolluk makamlarına yapılabilir.
(2) Valilik veya kaymakamlığa ya da mahkemeye yapılan ihbar veya şikâyet, ilgili
Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.
(3) Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye’nin elçilik ve
konsolosluklarına da ihbar veya şikâyette bulunulabilir.
(4) Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç
nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikâyet, gecikmeksizin ilgili
Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.
55 15/8/2017 tarihli ve 694 sayılı KHK’nin 145 inci maddesiyle, bu maddeye beşinci fıkradan sonra
gelmek üzere altıncı fıkra eklenmiş ve diğer fıkra buna göre teselsül ettirilmiş, daha sonra bu hüküm
1/2/2018 tarihli ve 7078 sayılı Kanunun 140 ıncı maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
(5) İhbar veya şikâyet yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabilir.
(6) (Ek: 15/8/2017-KHK-694/145 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/140 md.) İhbar ve
şikâyet konusu fiilin suç oluşturmadığının herhangi bir araştırma yapılmasını gerektirmeksizin
açıkça anlaşılması veya ihbar ve şikâyetin soyut ve genel nitelikte olması durumunda soruşturma
yapılmasına yer olmadığına karar verilir. Bu durumda şikâyet edilen kişiye şüpheli sıfatı
verilemez. Soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar, varsa ihbarda bulunana veya
şikâyetçiye bildirilir ve bu karara karşı 173 üncü maddedeki usule göre itiraz edilebilir. İtirazın
kabulü hâlinde Cumhuriyet başsavcılığı soruşturma işlemlerini başlatır. Bu fıkra uyarınca yapılan
işlemler ve verilen kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak Cumhuriyet
savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından görülebilir.(54)
(7) Yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonra suçun
şikâyete bağlı olduğunun anlaşılması halinde; mağdur açıkça şikâyetten vazgeçmediği
takdirde, yargılamaya devam olunur.(54)
Şüpheli ölümün ihbarı
Madde 159 – (1) Bir ölümün doğal nedenlerden meydana gelmediği kuşkusunu
doğuracak bir durumun varlığı veya ölünün kimliğinin belirlenememesi halinde; kolluk
görevlisi, köy muhtarı ya da sağlık veya cenaze işleriyle görevli kişiler, durumu derhâl
Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmekle yükümlüdürler.
(2) Birinci fıkra kapsamına giren hallerde ölünün gömülmesi ancak Cumhuriyet
savcısı tarafından verilecek yazılı izne bağlıdır.
İKİNCİ BÖLÜM
Soruşturma İşlemleri
Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi
Madde 160 – (1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği
izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar
vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
(2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın
yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan
delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.
Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri
Madde 161 – (1) Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adlî kolluk
görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir; yukarıdaki maddede yazılı sonuçlara
varmak için bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir. Cumhuriyet savcısı, adlî
görevi gereğince nezdinde görev yaptığı mahkemenin yargı çevresi dışında bir işlem yapmak
ihtiyacı ortaya çıkınca, bu hususta o yer Cumhuriyet savcısından söz konusu işlemi yapmasını
ister.
(2) Adlî kolluk görevlileri, elkoydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan
tedbirleri emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek ve bu Cumhuriyet
savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür.
(3) Cumhuriyet savcısı, adlî kolluk görevlilerine emirleri yazılı; acele hâllerde, sözlü
olarak verir. (Ek cümle: 25/5/2005 – 5353/24 md.) Sözlü emir, en kısa sürede yazılı olarak da
bildirilir.
(4) Diğer kamu görevlileri de, yürütülmekte olan soruşturma kapsamında ihtiyaç
duyulan bilgi ve belgeleri, talep eden Cumhuriyet savcısına vakit geçirmeksizin temin etmekle
yükümlüdür.
(5) Kanun tarafından kendilerine verilen veya kanun dairesinde kendilerinden istenen
adliye ile ilgili görev veya işlerde kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kamu görevlileri
ile Cumhuriyet savcılarının sözlü veya yazılı istem ve emirlerini yapmakta kötüye kullanma
veya ihmalleri görülen kolluk âmir ve memurları hakkında Cumhuriyet savcılarınca doğrudan
doğruya soruşturma yapılır. Vali ve kaymakamlar hakkında 2.12.1999 tarihli ve 4483 sayılı
Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri, en üst
dereceli kolluk amirleri hakkında ise, hâkimlerin görevlerinden dolayı tâbi oldukları yargılama
usulü uygulanır.56
(6) (Değişik: 2/1/2017-KHK-680/9 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7072/8 md.) Vali
ve kaymakamların kişisel suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi, ilgilinin
görev yaptığı yerin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesinin bulunduğu yerdeki il Cumhuriyet
başsavcılığı ve aynı yer ağır ceza mahkemesine aittir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren
suçüstü hâllerinde soruşturma genel hükümlere göre yapılır.
(7) (Ek: 31/3/2011-6217/21 md.) Yetkisizlik kararı ile gelen bir soruşturmada
Cumhuriyet savcısı, kendisinin de yetkisiz olduğu kanaatine varırsa yetkisizlik kararı verir ve
yetkili savcılığın belirlenmesi için soruşturma dosyasını, yargı çevresinde görev yaptığı ağır
ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesine gönderir. Mahkemece bu konuda verilen
karar kesindir.
(8) (Ek:21/2/2014–6526/15 md.) Türk Ceza Kanununun 302, 309, 311, 312, 313, 314,
315 ve 316 ncı maddelerinde düzenlenen suçlar hakkında, görev sırasında veya görevinden
dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapılır. 1/11/1983 tarihli
ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununun 26 ncı
maddesi hükmü saklıdır.
(9) (Ek: 15/8/2017-KHK-694/146 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/141 md.)
Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili hakkında soruşturma ve
kovuşturma yapma yetkisi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve bu yer ağır ceza mahkemesine
aittir. Soruşturmayı Cumhuriyet Başsavcısı veya görevlendireceği vekili bizzat yapar.
56 Bu fıkraya 25/5/2005 tarihli ve 5353 sayılı Kanunun 24 üncü maddesiyle; “4483 sayılı Memurlar ve
Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun Hükümleri” ibaresinden sonra gelmek
üzere “, en üst dereceli kolluk amirleri hakkında ise, hâkimlerin görevlerinden dolayı tâbi oldukları
yargılama usulü” ibaresi eklenmiş ve metne işlenmiştir.
Başsavcı veya vekili, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısından soruşturmanın kısmen veya
tamamen yapılmasını isteyebilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde suçun işlendiği yer
Cumhuriyet savcısı zorunlu olan delilleri toplar ve gerekmesi hâlinde alınacak kararlar
bakımından bulunduğu yer sulh ceza hâkimliğinden talepte bulunur.
Soruşturmada Cumhuriyet savcısının hâkim kararı istemi
Madde 162 – (1) Cumhuriyet savcısı, ancak hâkim tarafından yapılabilecek olan bir
soruşturma işlemine gerek görürse, istemlerini bu işlemin yapılacağı yerin sulh ceza hâkimine
bildirir. Sulh ceza hâkimi istenilen işlem hakkında, kanuna uygun olup olmadığını inceleyerek
karar verir ve gereğini yerine getirir.
Soruşturmanın sulh ceza hâkimi tarafından yapılması
Madde 163 – (1) Suçüstü hâli ile gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, Cumhuriyet
savcısına erişilemiyorsa veya olay genişliği itibarıyla Cumhuriyet savcısının iş gücünü
aşıyorsa, sulh ceza hâkimi de bütün soruşturma işlemlerini yapabilir.
(2) Kolluk âmir ve memurları, sulh ceza hâkimi tarafından emredilen tedbirleri alır ve
araştırmaları yerine getirirler.
Adlî kolluk ve görevi
Madde 164 – (1) Adlî kolluk; 4.6.1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı
Kanununun 8, 9 ve 12 nci maddeleri, 10.3.1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat,
Görev ve Yetkileri Kanununun 7 nci maddesi, 2.7.1993 tarihli ve 485 sayılı Gümrük
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 8 inci
maddesi ve 9.7.1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununun 4 üncü
maddesinde belirtilen soruşturma işlemlerini yapan güvenlik görevlilerini ifade eder.57
(2) Soruşturma işlemleri, Cumhuriyet savcısının emir ve talimatları doğrultusunda
öncelikle adlî kolluğa yaptırılır. Adlî kolluk görevlileri, Cumhuriyet savcısının adlî görevlere
ilişkin emirlerini yerine getirir.
(3) Adlî kolluk, adlî görevlerin haricindeki hizmetlerde, üstlerinin emrindedir.
Diğer kolluk birimlerinin adlî kolluk görevi
Madde 165 – (1) Gerektiğinde veya Cumhuriyet savcısının talebi halinde, diğer kolluk
birimleri de adlî kolluk görevini yerine getirmekle yükümlüdür. Bu durumda, kolluk
görevlileri hakkında, adlî görevleri dolayısıyla bu Kanun hükümleri uygulanır.
Değerlendirme raporu yetkisi
Madde 166 – (1) Cumhuriyet başsavcıları her yılın sonunda, o yerdeki adlî kolluğun
sorumluları hakkında değerlendirme raporları düzenleyerek, mülkî idare amirlerine gönderir.
57 25/5/2005 tarihli ve 5353 sayılı Kanunun 25 inci maddesiyle; bu fıkrada bulunan “3 üncü” ibaresi
“4 üncü” olarak değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
Yönetmelik
Madde 167 – (1) Adlî kolluk görevlilerinin nitelikleri ve bunların hizmet öncesi ve
hizmet içi eğitimi, diğer hizmet birimleri ile ilişkileri, değerlendirme raporlarının
düzenlenmesi, uzmanlık dallarına göre hangi bölümlerde çalıştırılacakları ve diğer hususlar;
bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Adalet ve İçişleri Bakanlıklarınca
müştereken çıkarılacak yönetmelikte belirlenir.
Adlî kolluğun olay yerinde aldığı tedbirlere uyulmaması halinde yetkisi
Madde 168 – (1) Olay yerinde görevine ait işlemlere başlayan adlî kolluk görevlisi,
bunların yapılmasına engel olan veya yetkisi içinde aldığı tedbirlere aykırı davranan kişileri,
işlemler sonuçlanıncaya kadar ve gerektiğinde zor kullanarak bundan men eder.
Soruşturma evresinde yapılan işlemlerin tutanağa bağlanması
Madde 169 – (1) Şüphelinin ifadesinin alınması veya sorgusu, tanık ve bilirkişinin
dinlenmesi veya bir keşif ve muayene sırasında Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hâkiminin
yanında bir zabıt kâtibi bulunur. Acele hâllerde, yemin vermek koşuluyla, başka bir kimse,
yazman olarak görevlendirilebilir.
(2) Her soruşturma işlemi tutanağa bağlanır. Tutanak, adlî kolluk görevlisi,
Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hâkimi ile hazır bulunan zabıt kâtibi tarafından imza edilir.
(3) Müdafi veya vekil sıfatıyla hazır bulunduğu işlemlerle ilgili tutanakta avukatın
isim ve imzasına da yer verilir.
(4) Tutanak, işlemin yapıldığı yeri, tarihi, başlama ve bitiş saatini ve işleme katılan
veya ilgisi bulunan kimselerin isimlerini içerir.58
(5) İşlemde hazır bulunan ilgililerce onanmak üzere tutanağın kendilerini ilgilendiren
kısımları okunur veya okumaları için kendilerine verilir. Bu husus tutanağa yazılarak ilgililere
imza ettirilir.
(6) İmzadan kaçınma hâlinde nedenleri tutanağa geçirilir.
(7) (Ek: 21/2/2014 – 6526/16 md.)Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü
Kısmının Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (318, 319, 324, 325 ve 332 nci
maddeler hariç) ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun kapsamına
giren suçlarla ilgili yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda, kolluk tarafından düzenlenen
tutanaklara, ilgili görevlilerin açık kimlikleri yerine sadece sicil numaraları yazılır. Kolluk
görevlilerinin ifadesine başvurulması gerektiği hâllerde çıkarılan davetiye veya çağrı kâğıdı,
kolluk görevlisinin iş yeri adresine tebliğ edilir. Bu kişilere ait ifade ve duruşma tutanaklarında
adres olarak iş yeri adresleri gösterilir.
58 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanunun 16 ncı maddesiyle; bu fıkrada yer “zamanı” ibaresi
“tarihi, başlama ve bitiş saatini” şeklinde değiştirilmiştir.
İKİNCİ KISIM
Kamu Davasının Açılması
BİRİNCİ BÖLÜM
Kamu Davasının Açılması
Kamu davasını açma görevi
Madde 170 – (1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine
getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli
şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama
tarihleri ile bunların süreleri,
Gösterilir.
(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek
açıklanır; yüklenen suçu oluşturan olaylar ve suçun delilleriyle ilgisi bulunmayan bilgilere yer
verilmez.59
(5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil,
lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen
ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin
faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan
güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
Kamu davasını açmada takdir yetkisi
Madde 171 – (Değişik: 6/12/2006 – 5560/22 md.)
(1) Cezayı kaldıran şahsî sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını
gerektiren koşulların ya da şahsî cezasızlık sebebinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısı
kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir.
59 8/7/2021 tarihli ve 7331 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle, bu fıkrada yer alan “açıklanır.”
ibaresi “açıklanır; yüklenen suçu oluşturan olaylar ve suçun delilleriyle ilgisi bulunmayan bilgilere
yer verilmez.” şeklinde değiştirilmiştir.
(2) (Değişik:17/10/2019-7188/19 md.) Uzlaştırma ve önödeme kapsamındaki suçlar
hariç olmak üzere, Cumhuriyet savcısı, üst sınırı üç yıl veya daha az süreli hapis cezasını
gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının
beş yıl süre ile ertelenmesine karar verebilir. Suçtan zarar gören veya şüpheli, bu karara 173
üncü madde hükümlerine göre itiraz edebilir.
(3) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilmesi için;60
a) Şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezası ile mahkûm olmamış
bulunması,
b) Yapılan soruşturmanın, kamu davası açılmasının ertelenmesi halinde şüphelinin suç
işlemekten çekineceği kanaatini vermesi,
c) Kamu davası açılmasının ertelenmesinin, şüpheli ve toplum açısından kamu davası
açılmasından daha yararlı olması,
d) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı ve Cumhuriyet savcısı
tarafından tespit edilen zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle
tamamen giderilmesi,(59)
koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
(4) Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği takdirde, kovuşturmaya yer
olmadığına karar verilir. Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi halinde kamu davası
açılır. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez.
(5) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararlar, bunlara mahsus bir
sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak
Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen
amaç için kullanılabilir.
(6) (Ek:17/10/2019-7188/19 md.) Bu madde hükümleri;
a) Suç işlemek için örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları ile örgüt
faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar,
b) Kamu görevlisi tarafından görevi sebebiyle veya kamu görevlisine karşı görevinden
dolayı işlenen suçlar ile asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar,
c) Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar,
hakkında uygulanmaz.
İKİNCİ BÖLÜM
Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar, İtiraz ve İddianamenin İadesi
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
Madde 172 – (1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının
açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının
bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar
gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz
hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
60 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle bu fıkrada yer alan “, uzlaşmaya
ilişkin hükümler saklı kalmak üzere” ibaresi madde metninden çıkarılmış, (d) bendinde yer alan
“uğradığı zararın,” ibaresi “uğradığı ve Cumhuriyet savcısı tarafından tespit edilen zararın,”
şeklinde değiştirilmiştir.
(2) (Değişik: 2/1/2017-KHK-680/10 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7072/9 md.)
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için
yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir
karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.
(3) (Ek: 11/4/2013-6459/19 md.) Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin
soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş
kararıyla tespit edilmesi veya bu karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan
başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı
verilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi hâlinde
yeniden soruşturma açılır.61
Cumhuriyet savcısının kararına itiraz6263
Madde 173 – (1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın
kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet
savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh
ceza hâkimliğine itiraz edebilir.(61)
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller
belirtilir.
(3) (Değişik: 18/6/2014-6545/71 md.) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için
soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer
Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler
bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı
Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) (Değişik: 25/5/2005 – 5353/26 md.) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa,
Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.(62)
(5) Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini
kullandığı hâllerde bu madde hükmü uygulanmaz.
(6) (Değişik: 2/1/2017-KHK-680/11 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7072/10 md.)
İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172 nci
maddenin ikinci fıkrası uygulanır.
61 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Kanunun 17 nci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “tespit edilmesi”
ibaresinden sonra gelmek üzere “veya bu karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan
başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi”
ibaresi eklenmiştir.
62 31/3/2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanunun 22 nci maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer
alan “ağır ceza mahkemesi başkanına” ibaresi “ağır ceza mahkemesine”, üçüncü ve dördüncü
fıkralarında yer alan “Başkan” ibareleri “Mahkeme” ve altıncı fıkrasında yer alan “ağır ceza
mahkemesi başkanının” ibaresi “ağır ceza mahkemesinin” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
63 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 71 inci maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer
alan “ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesine” ibaresi “ağır ceza mahkemesinin
bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine” şeklinde; dördüncü fıkrasında yer alan “Mahkeme” ibaresi
“Sulh ceza hâkimliği” şeklinde değiştirilmiştir.
İddianamenin iadesi
Madde 174 – (Değişik: 25/5/2005 – 5353/27 md.)
(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten
itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik
veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) (Değişik:17/10/2019-7188/20 md.) Suçun sübûtuna doğrudan etki edecek mevcut
bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) (Değişik:17/10/2019-7188/20 md.) Önödemeye veya uzlaştırmaya ya da seri
muhakeme usulüne tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme
veya uzlaştırma ya da seri muhakeme usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
d) (Ek:17/10/2019-7188/20 md.) Soruşturma veya kovuşturma yapılması izne veya
talebe bağlı olan suçlarda izin alınmaksızın veya talep olmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul
edilmiş sayılır.
(4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri
tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı
verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek
dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden
iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.
ÜÇÜNCÜ KİTAP
Kovuşturma Evresi
BİRİNCİ KISIM
Kamu Davasının Yürütülmesi
BİRİNCİ BÖLÜM
Duruşma Hazırlığı
İddianamenin kabulü ve duruşma hazırlığı
Madde 175 – (1) İddianamenin kabulüyle, kamu davası açılmış olur ve kovuşturma
evresi başlar.
(2) Mahkeme, iddianamenin kabulünden sonra duruşma gününü belirler ve duruşmada
hazır bulunması gereken kişileri çağırır.
İddianamenin sanığa tebliği ve sanığın çağrılması
Madde 176 – (1) İddianame, çağrı kâğıdı ile birlikte sanığa tebliğ olunur. (Ek
cümle:8/7/2021-7331/20 md.) Ayrıca, iddianameye ilişkin bilgiler ve duruşma tarihi; telefon,
telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim bilgilerinin dosyada bulunması hâlinde bu
araçlardan yararlanılmak suretiyle de bildirilir, ancak çağrı kâğıdına bağlanan sonuçlar bu
durumda uygulanmaz.
(2) Tutuklu olmayan sanığa tebliğ olunacak çağrı kâğıdına mazereti olmaksızın
gelmediğinde zorla getirileceği yazılır.
(3) Tutuklu sanığın çağrılması duruşma gününün tebliği suretiyle yapılır. Sanıktan
duruşmada kendisini savunmak için bir istemde bulunup bulunmayacağı ve bulunacaksa
neden ibaret olduğunu bildirmesi istenir; müdafii de sanıkla birlikte davet olunur. Bu işlem,
tutuklunun bulunduğu ceza infaz kurumunda cezaevi kâtibi veya bu işle görevlendirilen
personel yanına getirilerek tutanak tutulmak suretiyle yapılır.
(4) Yukarıdaki fıkralar gereğince, çağrı kâğıdının tebliğiyle duruşma günü arasında en
az bir hafta süre bulunması gerekir.
Sanığın savunma delillerinin toplanması istemi
Madde 177 – (1) Sanık, tanık veya bilirkişinin davetini veya savunma delillerinin
toplanmasını istediğinde, bunların ilişkin olduğu olayları göstermek suretiyle bu husustaki
dilekçesini duruşma gününden en az beş gün önce mahkeme başkanına veya hâkime verir.
(2) Bu dilekçe üzerine verilecek karar, kendisine derhâl bildirilir.
(3) Sanığın kabul edilen istemleri, Cumhuriyet savcısına da bildirilir.
Çağrılması reddedilen tanığın ve uzman kişinin doğrudan mahkemeye getirilmesi
Madde 178 – (1) Mahkeme başkanı veya hâkim, sanığın veya katılanın gösterdiği
tanık veya uzman kişinin çağrılması hakkındaki dilekçeyi reddettiğinde, sanık veya katılan o
kişileri mahkemeye getirebilir. Bu kişiler duruşmada dinlenir. (Ek cümle: 3/10/2016-KHK676/4 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7070/4 md.) Ancak, davayı uzatmak amacıyla yapılan
talepler reddedilir.
Çağrılan tanıkların ad ve adreslerinin sanığa ve Cumhuriyet savcısına bildirilmesi
Madde 179 – (1) Sanık, doğrudan doğruya davet ettireceği veya duruşma sırasında
getireceği bilirkişi ve tanıkların ad ve adreslerini Cumhuriyet savcısına makul süre içinde
bildirir.
(2) Cumhuriyet savcısı da, iddianamede gösterilen veya sanığın istemi üzerine davet
edilen tanık ve bilirkişiler dışında gerek mahkeme başkanı veya hâkim kararıyla, gerek
kendiliğinden başka kimseleri davet ettirecek ise bunların ad ve adreslerini sanığa yine makul
süre içinde bildirir.
Tanık ve bilirkişinin naiple veya istinabe yoluyla dinlenmeleri
Madde 180 – (1) Hastalık veya malûllük veya giderilmesi olanağı bulunmayan başka
bir nedenle bir tanık veya bilirkişinin uzun ve önceden bilinmeyen bir zaman için duruşmada
hazır bulunmasının olanaklı bulunmayacağı anlaşılırsa, mahkeme onun bir naiple veya
istinabe yoluyla dinlenmesine karar verebilir.
(2) Bu hüküm, konutlarının yetkili mahkemenin yargı çevresi dışında bulunmasından
dolayı getirilmesi zor olan tanık ve bilirkişinin dinlenmesinde de uygulanır.
(3) Davayı görmekte olan mahkeme, zorunluluk olmadıkça, büyükşehir belediye
sınırları içerisinde bulunan şikâyetçi, katılan, sanık, müdafi veya vekil, tanık ve bilirkişilerin
istinabe yoluyla dinlenmesine karar veremez.
(4) İstinabe olunan mahkeme, büyükşehir belediye sınırları içerisinde ise, ilgililer kendi
yargı çevresinde bulunmasa da büyükşehir belediye sınırları içerisinde yerine getirilmesi gereken
istinabe evrakını geri çevirmeksizin gereğini yapar.
(5) Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre tanık veya bilirkişinin aynı anda görüntülü ve
sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenebilmeleri olanağının varlığı hâlinde bu
yöntem uygulanarak ifade alınır. Buna olanak verecek teknik donanımın kurulmasına ve
kullanılmasına ilişkin esas ve usuller yönetmelikte gösterilir.
Tanık ve bilirkişinin dinleneceği günün bildirilmesi
Madde 181 – (1) Tanık veya bilirkişilerin dinlenmesi için belirlenen gün, Cumhuriyet
savcısına, suçtan zarar görene, vekiline, sanığa ve müdafiine bildirilir. Düzenlenen tutanağın
örneği hazır bulunan Cumhuriyet savcısına ve müdafie verilir.
(2) Yeniden keşif ve muayeneye ihtiyaç duyulursa, yukarıdaki fıkra hükümleri
uygulanır.
(3) Tutuklu olan sanık, ancak tutuklu bulunduğu yer mahkemesinde yapılacak bu tür
işlerde hazır bulundurulmasını isteyebilir. Ancak, hâkim veya mahkeme tarafından zorunlu
sayılan hâllerde tutuklu bulunan şüpheli veya sanığın da bu tür işlerde hazır bulunmasına
karar verilebilir.
İKİNCİ BÖLÜM
Duruşma
Duruşmanın açıklığı
Madde 182 – (1) Duruşma herkese açıktır.
(2) Genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde,
duruşmanın bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına mahkemece karar verilebilir.
(3) Duruşmanın kapalı yapılması konusundaki gerekçeli karar ile hüküm açık duruşmada
açıklanır.
Ses ve görüntü alıcı aletlerin kullanılması yasağı
Madde 183 – (1) 180 inci maddenin beşinci fıkrası ile 196 ncı maddenin dördüncü
fıkrası hükmü saklı kalmak üzere, adliye binası içerisinde ve duruşma başladıktan sonra
duruşma salonunda her türlü sesli veya görüntülü kayıt veya nakil olanağı sağlayan aletler
kullanılamaz. Bu hüküm, adliye binası içerisinde ve dışındaki diğer adlî işlemlerin icrasında
da uygulanır.
Açıklığın kaldırılması hakkında karar
Madde 184 – (1) 182 nci maddede gösterilen hâllerde, açıklığın kaldırılması istemine
ilişkin olarak yapılacak duruşma, istem üzerine veya mahkemece uygun görülürse kapalı yapılır.
Zorunlu kapalılık
Madde 185 – (1) Sanık, onsekiz yaşını doldurmamış ise duruşma kapalı yapılır;
hüküm de kapalı duruşmada açıklanır.
Kapalılık kararının ve nedenlerinin yazılması
Madde 186 – (1) Açıklığın kaldırılması kararı, nedenleriyle birlikte tutanağa geçirilir.
Kapalı duruşmada bulunabilme
Madde 187 – (1) Kapalı duruşmada mahkeme, bazı kişilerin hazır bulunmasına izin
verebilir. Bu hâlde adı geçenler, duruşmanın kapalı olmasını gerektiren hususları açıklamamaları
bakımından uyarılırlar ve bu husus tutanağa yazılır.
(2) Kapalı duruşmanın içeriği hiçbir iletişim aracıyla yayımlanamaz.
(3) Açık duruşmanın içeriği, millî güvenliğe veya genel ahlâka veya kişilerin
saygınlık, onur ve haklarına dokunacak veya suç işlemeye kışkırtacak nitelikte ise; mahkeme,
bunları önlemek amacı ile ve gerektiği ölçüde duruşmanın içeriğinin kısmen veya tamamen
yayımlanmasını yasaklar ve kararını açık duruşmada açıklar.
Duruşmada hazır bulunacaklar
Madde 188 – (1) Duruşmada, hükme katılacak hâkimler ve Cumhuriyet savcısı ile zabıt
kâtibinin ve Kanunun zorunlu müdafiliği kabul ettiği hâllerde müdafiin hazır bulunması şarttır.
(Ek cümle: 3/10/2016-KHK-676/5 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7070/5 md.) Müdafiin
mazeretsiz olarak duruşmaya gelmemesi veya duruşmayı terk etmesi halinde duruşmaya devam
edilebilir.64
(2) (Mülga: 18/6/2014 – 6545/103 md.)
(3) Bir oturumda bitmeyecek davada, herhangi bir nedenle bulunamayacak üyenin
yerine geçmek ve oya katılmak üzere yedek üye bulundurulabilir.
64 20/11/2017 tarihli ve 696 sayılı KHK’nin 96 ncı maddesiyle bu fıkrada yer alan “mazeretsiz
olarak” ibaresinden sonra gelmek üzere “duruşmaya gelmemesi veya” ibaresi eklenmiştir.
Birden çok Cumhuriyet savcısı ve avukatın duruşmaya katılması
Madde 189 – (1) Birden çok Cumhuriyet savcısı ve birden çok avukat aynı zamanda
duruşmaya katılabilecekleri gibi aralarında işbölümü de yapabilirler.
Ara verme
Madde 190 – (1) Duruşmaya, ara verilmeksizin devam edilerek hüküm verilir. Ancak,
zorunlu hâllerde davanın makul sürede sonuçlandırılmasını olanaklı kılacak surette duruşmaya
ara verilebilir.
(2) 176 ncı maddede belirlenen süreye uyulmamış ise duruşmaya ara verilmesini
istemeye hakkı olduğu sanığa hatırlatılır.
Duruşmanın başlaması
Madde 191 – (1) Sanığın ve müdafiinin hazır bulunup bulunmadığı, çağrılmış tanık ve
bilirkişilerin gelip gelmedikleri saptanarak duruşmaya başlanır. Sanık, duruşmaya bağsız
olarak alınır. Mahkeme başkanı veya hâkim, duruşmanın başladığını, iddianamenin kabulü
kararını okuyarak açıklar.
(2) Tanıklar duruşma salonundan dışarı çıkarılırlar.
(3) Duruşmada, sırasıyla;
a) Sanığın açık kimliği saptanır, kişisel ve ekonomik durumu hakkında kendisinden
bilgi alınır,
b) (Değişik: 24/11/2016-6763/29 md.) İddianame veya iddianame yerine geçen
belgede yer alan suçlamanın dayanağını oluşturan eylemler ve deliller ile suçlamanın hukuki
nitelendirmesi anlatılır,
c) Sanığa, yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu ve
147 nci maddede belirtilen diğer hakları bildirilir,
d) Sanık açıklamada bulunmaya hazır olduğunu bildirdiğinde, usulüne göre sorgusu
yapılır.
Başkan veya hâkimin görevi
Madde 192 – (1) Mahkeme başkanı veya hâkim, duruşmayı yönetir ve sanığı sorguya
çeker; delillerin ikame edilmesini sağlar.
(2) Duruşmada ilgili olanlardan biri duruşmanın yönetimine ilişkin olarak mahkeme
başkanı tarafından emrolunan bir tedbirin hukuken kabul edilemeyeceğini öne sürerse mahkeme,
bu hususta bir karar verir.
Sanığın duruşmada hazır bulunmaması
Madde 193 – (1) Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan
sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla
getirilmesine karar verilir.
(2) (Ek: 25/5/2005 – 5353/28 md.) Sanık hakkında, toplanan delillere göre
mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa
da dava yokluğunda bitirilebilir.65
Sanığın mahkemeden uzaklaşması
Madde 194 – (1) Mahkemeye gelen sanığın duruşmanın devamı süresince hazır
bulunması sağlanır ve savuşmasının önüne geçmek için mahkeme gereken tedbirleri alır.
(2) Sanık savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden sorguya çekilmiş
ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, dava yokluğunda bitirilebilir.
Sanığın yokluğunda duruşma
Madde 195 – (1) Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi
gerektirmekte ise; sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek
davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır.
Sanığın duruşmadan bağışık tutulması
Madde 196 – (1) Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık
tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır
bulunmaktan bağışık tutabilir.
(2) Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak
üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir. Sorgu için belirlenen gün, Cumhuriyet savcısı ile
sanık ve müdafiine bildirilir. Cumhuriyet savcısı ile müdafiin sorgu sırasında hazır bulunması
zorunlu değildir. Sorgusundan önce sanığa, ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek
isteyip istemediği sorulur.
(3) Sorgu tutanağı duruşmada okunur.
(4) (Değişik: 15/8/2017-KHK-694/147 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/142 md.)
Hâkim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda, aynı anda görüntülü ve sesli iletişim
tekniğinin kullanılması suretiyle yurt içinde bulunan sanığın sorgusu yapılabilir veya
duruşmalara katılmasına karar verilebilir.
(5) Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın
yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastahane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın,
sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için
getirilmemesine mahkemece karar verilebilir.
(6) Yurt dışında bulunan sanığın, belirlenen duruşma tarihinde hazır bulunmasının
zorluğu halinde, bu tarihten önce duruşma açılarak veya istinabe suretiyle sorgusu yapılabilir.
Sanığın müdafi gönderebilmesi
Madde 197 – (1) Sanık hazır bulunmasa da müdafii bütün oturumlarda hazır
bulunmak yetkisine sahiptir.
65 Anayasa Mahkemesinin 8/9/2022 tarihli ve E.:2021/118; K.:2022/98 sayılı Kararı ile bu fıkra iptal edilmiştir. Kararın Resmî Gazete’de
yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra (4/4/2023) yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.
Sanık hazır bulunmaksızın yapılan duruşmada eski hâle getirme koşulu
Madde 198 – (1) Duruşma, sanık hazır bulunmaksızın yapılırsa, mahkemenin karar ve
işlemlerinin kendisine tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde, sürenin geçmesinden doğan
sonuçları gidermek için sanık, kanunî nedenlere dayanarak, mahkemenin o karar ve işlemleri
hakkında eski hâle getirme isteminde bulunabilir.
(2) Ancak, sanık kendi istemi üzerine duruşmadan bağışık tutulmuş veya müdafii
aracılığıyla temsil edilmek yetkisini kullanmış olursa artık eski hâle getirme isteminde bulunamaz.
Sanığın zorla getirilebilmesi
Madde 199 – (1) Mahkeme, sanığın hazır bulunmasına ve zorla getirme kararı veya
yakalama emriyle getirilmesine her zaman karar verebilir.
Sorgu sırasında sanığın mahkeme salonundan çıkarılabilmesi
Madde 200 – (1) Sanığın yüzüne karşı suç ortaklarından birinin veya bir tanığın
gerçeği söylemeyeceğinden endişe edilirse, mahkeme, sorgu ve dinleme sırasında o sanığın
mahkeme salonundan çıkarılmasına karar verebilir.
(2) Sanık tekrar getirildiğinde, tutanaklar okunur ve gerektiğinde içeriği anlatılır.
Doğrudan soru yöneltme
Madde 201 – (1) Cumhuriyet savcısı, müdafi veya vekil sıfatıyla duruşmaya katılan
avukat; sanığa, katılana, tanıklara, bilirkişilere ve duruşmaya çağrılmış diğer kişilere, duruşma
disiplinine uygun olarak doğrudan soru yöneltebilirler. Sanık ve katılan da mahkeme başkanı
veya hâkim aracılığı ile soru yöneltebilir. Yöneltilen soruya itiraz edildiğinde sorunun
yöneltilmesinin gerekip gerekmediğine, mahkeme başkanı karar verir. Gerektiğinde ilgililer
yeniden soru sorabilir.
(2) Heyet halinde görev yapan mahkemelerde, heyeti oluşturan hâkimler, birinci
fıkrada belirtilen kişilere soru sorabilir.
Tercüman bulundurulacak hâller
Madde 202 – (1) Sanık veya mağdur, meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe
bilmiyorsa; mahkeme tarafından atanan tercüman aracılığıyla duruşmadaki iddia ve
savunmaya ilişkin esaslı noktalar tercüme edilir.
(2) Engelli olan sanığa veya mağdura, duruşmadaki iddia ve savunmaya ilişkin esaslı
noktalar, anlayabilecekleri biçimde anlatılır.
(3) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, soruşturma evresinde dinlenen şüpheli, mağdur
veya tanıklar hakkında da uygulanır. Bu evrede tercüman, hâkim veya Cumhuriyet savcısı
tarafından atanır.66
(4) (Ek: 24/1/2013-6411/ 1 md.) Ayrıca sanık;67
a) İddianamenin anlatılması,
b) Esas hakkındaki mütalaanın verilmesi,
üzerine sözlü savunmasını, kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir
dilde yapabilir. Bu durumda tercüme hizmetleri, beşinci fıkra uyarınca oluşturulan listeden,
sanığın seçeceği tercüman tarafından yerine getirilir. Bu tercümanın giderleri Devlet
Hazinesince karşılanmaz. Bu imkân, yargılamanın sürüncemede bırakılması amacına yönelik
olarak kötüye kullanılamaz.
(5) (Ek: 24/1/2013-6411/ 1 md.) Tercümanlar, il adlî yargı adalet komisyonlarınca her
yıl düzenlenen listede yer alan kişiler arasından seçilirler. Cumhuriyet savcıları ve hâkimler
yalnız bulundukları il bakımından oluşturulmuş listelerden değil, diğer illerde oluşturulmuş
listelerden de tercüman seçebilirler. Bu listelerin düzenlenmesine ilişkin usul ve esaslar
yönetmelikle belirlenir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Duruşmanın Düzen ve Disiplini
Hâkim veya başkanın yetkisi
Madde 203 – (1) Duruşmanın düzeni, mahkeme başkanı veya hâkim tarafından sağlanır.
(2) Mahkeme başkanı veya hâkim, duruşmanın düzenini bozan kişinin, savunma
hakkının kullanılmasını engellememek koşuluyla salondan çıkarılmasını emreder.
(3) Kişi dışarı çıkarılması sırasında direnç gösterir veya karışıklıklara neden olursa
yakalanır ve hâkim veya mahkeme tarafından, avukatlar hariç, verilecek bir kararla derhâl dört
güne kadar disiplin hapsine konulabilir. Ancak çocuklar hakkında disiplin hapsi uygulanmaz.
Sanığın dışarı çıkarılması
Madde 204 – (1) Davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli
olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşıldığında sanık, duruşma salonundan çıkarılır.
Mahkeme, sanığın duruşmada hazır bulunmasını dosyanın durumuna göre savunması
bakımından zorunlu görmezse, oturumu yokluğunda sürdürür ve bitirir. Ancak, sanığın
müdafii yoksa, mahkeme barodan bir müdafi görevlendirilmesini ister. Oturuma yeniden
alınmasına karar verilen sanığa, yokluğunda yapılan işlemler açıklanır.
Duruşma sırasında işlenen suç hakkında işlem
Madde 205 – (1) Bir kimse, duruşma sırasında bir suç işlerse, mahkeme olayı tespit
eder ve bu hususta düzenleyeceği tutanağı yetkili makama gönderir; gerek görürse failin
66 24/1/2013 tarihli ve 6411 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle bu fıkrada yer alan “Bu madde
hükümleri,” ibaresi “Birinci ve ikinci fıkra hükümleri,” şeklinde değiştirilmiştir.
67 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 30 uncu maddesiyle, bu fıkranın (a) bendinde yer alan
“okunması” ibaresi “anlatılması” şeklinde değiştirilmiştir.
tutuklanmasına da karar verebilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Delillerin Ortaya Konulması ve Tartışılması
Delillerin ortaya konulması ve reddi
Madde 206 – (1) Sanığın sorguya çekilmesinden sonra delillerin ortaya konulmasına
başlanır. (Ek cümleler: 25/5/2005 – 5353/29 md.) Ancak, sanığın tebligata rağmen mazeretsiz
olarak gelmemesi sebebiyle sorgusunun yapılamamış olması, delillerin ortaya konulmasına
engel olmaz. Ortaya konulan deliller, sonradan gelen sanığa bildirilir.
(2) Ortaya konulması istenilen bir delil aşağıda yazılı hâllerde reddolunur:
a) Delil, kanuna aykırı olarak elde edilmişse.
b) Delil ile ispat edilmek istenilen olayın karara etkisi yoksa.
c) İstem, sadece davayı uzatmak maksadıyla yapılmışsa.
(3) Cumhuriyet savcısı ile sanık veya müdafii birlikte rıza gösterirlerse, tanığın
dinlenmesinden veya başka herhangi bir delilin ortaya konulmasından vazgeçilebilir.
(4) (Mülga: 25/5/2005 – 5353/29 md.)
Delil ve olayın geç bildirilmesi
Madde 207 – (1) Delilin ortaya konulması istemi, bunun veya ispat edilmek istenen
olayın geç bildirilmiş olması nedeniyle reddedilemez.
Tanığın duruşma salonundan ayrılması
Madde 208 – (1) Tanıklar, dinlendikten sonra ancak mahkeme başkanı veya hâkimin
izniyle duruşma salonundan ayrılabilir.
Duruşmada anlatılması zorunlu belge ve tutanaklar68
Madde 209 – (1) Naip veya istinabe yoluyla sorgusu yapılan sanığa ait sorgu
tutanakları, naip veya istinabe yoluyla dinlenen tanığın ifade tutanakları ile muayene ve keşif
tutanakları gibi delil olarak kullanılacak belgeler ve diğer yazılar, adlî sicil özetleri ve sanığın
kişisel ve ekonomik durumuna ilişkin bilgilerin yer aldığı belgeler, duruşmada anlatılır.(66)
(2) Sanığa veya mağdura ait kişisel verilerin yer aldığı belgelerin, açıkça istemeleri
halinde, kapalı oturumda anlatılmasına mahkemece karar verilebilir.
(66)
Duruşmada okunmayacak belgeler
Madde 210 – (1) Olayın delili, bir tanığın açıklamalarından ibaret ise, bu tanık
68 20/11/2017 tarihli ve 696 sayılı KHK’nin 97 nci maddesiyle bu maddenin başlığında yer alan
“okunması” ibaresi “anlatılması” şeklinde, birinci fıkrasında yer alan “okunur” ibaresi “anlatılır”
şeklinde ve ikinci fıkrasında yer alan “okunmasına” ibaresi “anlatılmasına” şeklinde değiştirilmiş,
daha sonra bu hüküm 1/2/2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 91 inci maddesiyle aynen kabul
edilerek kanunlaşmıştır.
duruşmada mutlaka dinlenir. Daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın
veya yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçemez.
(2) Tanıklıktan çekinebilecek olan kişi, duruşmada tanıklıktan çekindiğinde, önceki
ifadesine ilişkin tutanak okunamaz.
Duruşmada okunmasıyla yetinilebilecek belgeler
Madde 211 – (1) a) Tanık veya sanığın suç ortağı ölmüş veya akıl hastalığına
tutulmuş olur veya bulunduğu yer öğrenilemezse,
b) Tanık veya sanığın suç ortağının duruşmada hazır bulunması, hastalık, malûllük veya
giderilmesi olanağı bulunmayan başka bir nedenle belli olmayan bir süre için olanaklı değilse,
c) İfadesinin önem derecesi itibarıyla tanığın duruşmada hazır bulunması gerekli
sayılmıyorsa,
Bu kişilerin dinlenmesi yerine, daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş
tutanaklar ile kendilerinin yazmış olduğu belgeler okunabilir.
(2) Cumhuriyet savcısı, katılan veya vekili, sanık veya müdafii birinci fıkrada
belirtilenlerin dışında kalan tutanakların okunmasına birlikte rıza gösterebilirler.
Tanığın önceki ifadesinin okunması
Madde 212 – (1) Tanık, bir hususu hatırlayamadığını söylerse önceki ifadesini içeren
tutanağın ilgili kısmı okunarak hatırlamasına yardım edilir.
(2) Tanığın duruşmadaki ifadesiyle önceki ifadesi arasında çelişki bulunduğunda,
evvelce alınmış ifadesi okunarak çelişkinin giderilmesine çalışılır.
Sanığın önceki ifadesinin okunması
Madde 213 – (1) Aralarında çelişki bulunması halinde; sanığın, hâkim veya mahkeme
huzurunda yaptığı açıklamalar ile Cumhuriyet savcısı tarafından alınan veya müdafiinin hazır
bulunduğu kolluk ifadesine ilişkin tutanaklar duruşmada okunabilir.
Rapor, belge ve diğer yazıların okunması
Madde 214 – (1) Bir açıklamayı ve görüşü içeren resmî belge ve diğer yazılar ve fennî
muayene ve doktor raporlarının okunmasından sonra gerekli görülürse belge ve diğer yazılar
veya raporda imzası bulunanlar, açıklamada bulunmak üzere duruşmaya çağrılabilirler.
(2) Açıklama ve görüş veya rapor bir kurul tarafından verilmişse mahkeme, kurulun
görüşünü açıklamak üzere görevi, üyelerden birine vermeyi kurula önerebilir.
(3) Bilimsel görüşlere ilişkin açıklama, bu Kanunun 68 inci madde hükümlerine göre
yapılır.
Dinleme ve okumadan sonra diyeceğin sorulması
Madde 215 – (1) Suç ortağının, tanığın veya bilirkişinin dinlenmesinden ve herhangi
bir belgenin okunmasından sonra bunlara karşı bir diyecekleri olup olmadığı katılana veya
vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine sorulur.
Delillerin tartışılması
Madde 216 – (1) Ortaya konulan delillerle ilgili tartışmada söz, sırasıyla katılana veya
vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine veya kanunî temsilcisine verilir.
(2) Cumhuriyet savcısı, katılan veya vekili, sanığın, müdafiinin veya kanunî temsilcisinin
açıklamalarına; sanık ve müdafii ya da kanunî temsilcisi de Cumhuriyet savcısının ve katılanın
veya vekilinin açıklamalarına cevap verebilir.
(3) Hükümden önce son söz, hazır bulunan sanığa verilir. (Ek cümle: 15/8/2017-
KHK-694/148 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/143 md.) Bu aşamada zorunlu müdafiin
hazır bulunmaması hükmün açıklanmasına engel teşkil etmez.
Delilleri takdir yetkisi
Madde 217 – (1) Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış
delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir.
(2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.
Ceza mahkemelerinin ek yetkisi
Madde 218 – (1) Yüklenen suçun ispatı, ceza mahkemelerinden başka bir
mahkemenin görev alanına giren bir sorunun çözümüne bağlı ise; ceza mahkemesi bu sorunla
ilgili olarak da bu Kanun hükümlerine göre karar verebilir. Ancak, bu sorunla ilgili olarak
görevli mahkemede dava açılması veya açılmış davanın sonuçlanması ile ilgili olarak
bekletici sorun kararı verebilir.
(2) Kovuşturma evresinde mağdur veya sanığın yaşının ceza hükümleri bakımından
tespitiyle ilgili bir sorunla karşılaşılması halinde; mahkeme, ilgili kanunda belirlenen usule
göre bu sorunu çözerek hükmünü verir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Duruşma Tutanağı
Duruşma tutanağı
Madde 219 – (1) Duruşma için tutanak tutulur. Tutanak, mahkeme başkanı veya
hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır. Duruşmada yapılan işlemlerin teknik araçlarla
kayda alınması halinde, bu kayıtlar vakit geçirilmeksizin yazılı tutanağa dönüştürülerek
mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır.
(2) Mahkeme başkanının mazereti bulunursa tutanak, üyelerin en kıdemlisi tarafından
imzalanır.
Duruşma tutanağının başlığı
Madde 220 – (1) Duruşma tutanağının başlığında;
a) Duruşmanın yapıldığı mahkemenin adı,
b) Oturum tarihleri,
c) Hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin adı ve soyadı,
belirtilir.
Duruşma tutanağının içeriği
Madde 221 – (1) Duruşma tutanağında;
a) Oturumlara katılan sanığın, müdafiin, katılanın, vekilinin, kanunî temsilcisinin,
bilirkişinin, tercümanın, teknik danışmanın adı ve soyadı,
b) Duruşmanın seyrini ve sonuçlarını yansıtan ve yargılama usulünün bütün temel
kurallarına uyulduğunu gösteren unsurlar,
c) Sanık açıklamaları,
d) Tanık ifadeleri,
e) Bilirkişi ve teknik danışman açıklamaları,
f) Okunan veya okunmasından vazgeçilen belge ve yazılar,
g) İstemler, reddi halinde gerekçesi,
h) Verilen kararlar,
i) Hüküm,
yer alır.
Duruşma tutanağının ispat gücü
Madde 222 – (1) Duruşmanın nasıl yapıldığı, kanunda belirtilen usul ve esaslara
uygun olarak yapılıp yapılmadığı, ancak tutanakla ispat olunabilir. Tutanağa karşı yalnız
sahtecilik iddiası yöneltilebilir.
İKİNCİ KISIM
Kamu Davasının Sona Ermesi
BİRİNCİ BÖLÜM
Duruşmanın Sona Ermesi ve Hüküm
Duruşmanın sona ermesi ve hüküm
Madde 223 – (1) Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat,
ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi
ve düşmesi kararı, hükümdür.
(2) Beraat kararı;
a) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması,
b) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması,
c) Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması,
d) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk
nedeninin bulunması,
e) Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması,
Hallerinde verilir.
(3) Sanık hakkında;
a) Yüklenen suçla bağlantılı olarak yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya sağır ve dilsizlik
hali ya da geçici nedenlerin bulunması,
b) (Değişik: 25/5/2005 – 5353/30 md.) Yüklenen suçun hukuka aykırı fakat bağlayıcı
emrin yerine getirilmesi suretiyle veya zorunluluk hali ya da cebir veya tehdit etkisiyle işlenmesi,
c) Meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması,
d) Kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi,
Hallerinde, kusurunun bulunmaması dolayısıyla ceza verilmesine yer olmadığı kararı
verilir.
(4) İşlenen fiilin suç olma özelliğini devam ettirmesine rağmen;
a) Etkin pişmanlık,
b) Şahsî cezasızlık sebebinin varlığı,
c) Karşılıklı hakaret,
d) İşlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı,
Dolayısıyla, faile ceza verilmemesi hallerinde, ceza verilmesine yer olmadığı kararı
verilir.
(5) Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, sanık hakkında mahkûmiyet kararı
verilir.
(6) Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, belli bir cezaya mahkûmiyet yerine
veya mahkûmiyetin yanı sıra güvenlik tedbirine hükmolunur.
(7) Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir
dava varsa davanın reddine karar verilir.
(8) Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma
veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine
karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup
da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı
verilir. Bu karara itiraz edilebilir.
(9) Derhâl beraat kararı verilebilecek hâllerde durma, düşme veya ceza verilmesine yer
olmadığı kararı verilemez.
(10) Adlî yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı kanun yolu
bakımından hüküm sayılır.
Karar ve hükümlerde gerekli oy sayısı
Madde 224 – (1) Mahkemece karar ve hükümler oybirliği veya oyçokluğuyla verilir.
(2) Karşı oya tutanakta yer verilir; gerekçesi de tutanakta gösterilir.
Hükmün konusu ve suçu değerlendirmede mahkemenin yetkisi
Madde 225 – (1) Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve
faili hakkında verilir.
(2) Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.
İKİNCİ BÖLÜM
Suç Niteliğinde Değişiklik
Suçun niteliğinin değişmesi
Madde 226 – (1) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de
savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları
gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
(2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını
gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
(3) Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını
hazırlaması için süre verilir.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa
tanınan haklardan onun gibi yararlanır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Karar ve Hüküm
Müzakereye katılacak hâkimler
Madde 227 – (1) Müzakerede ancak karara ve hükme katılacak hâkimler bulunur.
(2) Mahkeme başkanı, mahkemesinde staj yapmakta olan hâkim ve avukat adaylarının
müzakere sırasında hazır bulunmalarına izin verebilir.69
Müzakerenin yönetimi
Madde 228 – (1) Müzakereyi mahkeme başkanı yönetir.
Oyların toplanması
Madde 229 – (1) Mahkeme başkanı, kıdemsiz üyeden başlayarak oyları ayrı ayrı
toplar ve en sonra kendi oyunu verir.
(2) Mahkeme başkan ve üyelerinden hiçbiri herhangi bir konu veya sorun üzerinde
azınlıkta kaldığını ileri sürerek oylamaya katılmaktan çekinemez.
(3) Oylar dağılırsa sanığın en çok aleyhine olan oy, çoğunluk meydana gelinceye
kadar kendisine daha yakın olan oya eklenir.
Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar
Madde 230 – (1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:
a) İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.
b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen
69 23/6/2022 tarihli ve 7413 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle 1/1/2023 tarihinde yürürlüğe girmek üzere bu
fıkrada yer alan “mahkemesinde staj yapmakta olan hâkim ve” ibaresi “hâkim ve savcı yardımcıları ile
mahkemesinde staj yapmakta olan” şeklinde değiştirilmiştir. Söz konusu düzenleme, yürürlüğe girdiği tarihte
Mevzuat Bilgi Sistemine işlenecek olup mezkur düzenlemeyi görmek için 28/6/2022 tarihli ve 31880 sayılı Resmî
Gazete’ye bakınız.
delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle
elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.
c) Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu
hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanununun 61 ve 62 nci maddelerinde
belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanunun 53 ve devamı
maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik
tedbirinin belirlenmesi.
d) Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine
çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin
istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.
(2) Beraat hükmünün gerekçesinde, 223 üncü maddenin ikinci fıkrasında belirtilen
hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
(3) Ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın gerekçesinde, 223 üncü maddenin
üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi
gerekir.
(4) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen hükümlerin dışında başka bir karar veya hükmün
verilmesi hâlinde bunun nedenleri gerekçede gösterilir.
Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması70
Madde 231 – (1) Duruşma sonunda, 232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma
tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır.
(2) Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi
bildirilir.
(3) Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hâl varsa bu da bildirilir.
(4) Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir.
(5) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama
sonunda hükmolunan ceza, iki yıl71 veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise;
mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin
hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında
bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.(68)
(6) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar
verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz
önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
70 Bu madde başlığı “Hükmün açıklanması” iken, 6/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanunun 23 üncü
maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir
71 23/1/2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanunun 562 nci maddesiyle bu fıkrada yer alan “bir yıl” ibaresi
“iki yıl” olarak değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan
önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
gerekir. (Ek cümle: 22/7/2010 – 6008/7 md.) Sanığın kabul etmemesi hâlinde,
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
(7) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen
hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek
yaptırımlara çevrilemez.
(8) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının
verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. (Ek cümle: 18/6/2014-
6545/72 md.) Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak
üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını
sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı
meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda
yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine,
karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.
(9) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu derhal
yerine getiremediği takdirde; sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim
süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
(10) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği
ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde,
açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.
(11) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi
veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde,
mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine
getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir
kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının
ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet
hükmü kurabilir.
(12) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına
itiraz edilebilir. 72
(13) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı,
72 Anayasa Mahkemesi’nin 20/7/2022 tarihli ve E.: 2021/121, K.: 2022/88 sayılı Kararı ile bu fıkra
iptal edilmiştir. Bu Kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe
gireceği hüküm altına alınmıştır.
bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla
bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu
maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
(14) (Değişik: 23/1/2008 – 5728/562 md.) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan
inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.
Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar
Madde 232 – (1) Hükmün başına, “Türk Milleti adına” verildiği yazılır.
(2) Hükmün başında;
a) Hükmü veren mahkemenin adı,
b) Hükmü veren mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet
savcısının ve zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanunî temsilcisinin ve müdafiin
adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği,
c) Beraat kararı dışında, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
d) Sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı,
Yazılır.
(3) Hükmün gerekçesi ve varsa karşı oy gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse
açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur.73
(4) Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanır.
(5) (Değişik: 24/11/2016-6763/31 md.) Hüküm sonucu tefhim edildikten sonra
gerekçeli karar imzalanmadan hâkim ölür veya herhangi bir sebeple kararı imzalayamayacak
hâle düşerse, yeni hâkim, tefhim edilen hükme uygun olarak gerekçeli kararı bizzat yazarak
imzalar. Toplu mahkemelerde böyle bir durumun gerçekleşmesi hâlinde, hüküm diğer
hâkimler tarafından imzalanır ve başkan veya en kıdemli hâkim tarafından, hükmün altına
diğer hâkimin imza edememesinin sebebi yazılarak imza olunur.
(6) Hüküm fıkrasında, 223 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun,
uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve
tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve
merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.
(7) Hükümlerin nüshaları ve özetleri mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi
tarafından imzalanır ve mühürlenir.
DÖRDÜNCÜ KİTAP
Mağdur, Şikâyetçi, Malen Sorumlu, Katılan
BİRİNCİ KISIM
Suçun Mağduru ile Şikâyetçinin Hakları
73 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “Hükmün
gerekçesi” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve varsa karşı oy gerekçesi” ibaresi eklenmiştir.
Suçun mağduru ile şikâyetçinin çağırılması
Madde 233 – (1) Mağdur ile şikâyetçi, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya
hâkim tarafından çağrı kâğıdı ile çağırılıp dinlenir. (Ek cümleler:8/7/2021-7331/21 md.)
Kovuşturma evresine geçildiğinde çağrı kâğıdına iddianame eklenir. Ayrıca, iddianameye
ilişkin bilgiler ve duruşma tarihi; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim bilgilerinin
dosyada bulunması hâlinde bu araçlardan yararlanılmak suretiyle de bildirilir.
(2) Bu hususta yapılacak çağrı ve zorla getirme bakımından tanıklara ilişkin hükümler
uygulanır.74
Mağdur ile şikâyetçinin hakları
Madde 234 – (1) Mağdur ile şikâyetçinin hakları şunlardır:
a) Soruşturma evresinde;
1. Delillerin toplanmasını isteme,
2. Soruşturmanın gizlilik ve amacını bozmamak koşuluyla Cumhuriyet savcısından
belge örneği isteme,
3. (Değişik: 24/7/2008-5793/40 md.) Vekili bulunmaması halinde, cinsel saldırı,
çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçları ile kadına karşı işlenen kasten yaralama,
işkence veya eziyet suçlarında ve alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda,
baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme,75
4. 153 üncü maddeye uygun olmak koşuluyla vekili aracılığı ile soruşturma belgelerini
ve elkonulan ve muhafazaya alınan eşyayı inceletme,
5. Cumhuriyet savcısının, kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki kararına kanunda
yazılı usule göre itiraz hakkını kullanma.
b) Kovuşturma evresinde;
1. Duruşmadan haberdar edilme,
2. Kamu davasına katılma,
3. Tutanak ve belgelerden (…)76 örnek isteme,71
4. Tanıkların davetini isteme,
5. (Değişik: 24/7/2008-5793/40 md.) Vekili bulunmaması halinde, cinsel saldırı,
çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçları ile kadına karşı işlenen kasten yaralama,
işkence veya eziyet suçlarında ve alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda,
baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme,72
6. Davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun
74 8/7/2021 tarihli ve 7331 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle bu fıkraya “yapılacak çağrı”
ibaresinden sonra gelmek üzere “ve zorla getirme” ibaresi eklenmiştir.
75 12/5/2022 tarihli ve 7406 sayılı Kanunun 10 uncu maddesiyle birinci fıkranın (a) bendinin (3)
numaralı alt bendi ile (b) bendinin (5) numaralı alt bendinde yer alan “cinsel saldırı suçu ile”
ibareleri “cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçları ile kadına karşı işlenen
kasten yaralama, işkence veya eziyet suçlarında ve” şeklinde değiştirilmiştir.
76 Anayasa Mahkemesi’nin 17/5/2012 tarihli ve E.: 2011/37, K.: 2012/69 sayılı Kararı ile bu alt bentte
yer alan “… vekili aracılığı ile…” ibaresi iptal edilmiştir.
yollarına başvurma.
(2) Mağdur, onsekiz yaşını doldurmamış, sağır veya dilsiz ya da meramını ifade
edemeyecek derecede malûl olur ve bir vekili de bulunmazsa, istemi aranmaksızın bir vekil
görevlendirilir.
(3) Bu haklar, suçun mağdurları ile şikâyetçiye anlatılıp açıklanır ve bu husus tutanağa
yazılır.
(4) (Ek:17/10/2019-7188/21 md.) Soruşturma veya kovuşturma evresinde, dava nakli
veya adlî tıp işlemleri nedeniyle yerleşim yeri dışında bir yere gitme zorunluluğu doğması
hâlinde mağdurun yapmış olduğu konaklama, iaşe ve ulaşım giderleri, 10/2/1954 tarihli ve
6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerine göre Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.
Mağdur ile şikâyetçinin davete uymamaları
Madde 235 – (1) Mağdur, şikâyetçi veya vekilinin, dilekçelerinde veya tutanağa
geçirilmiş olan beyanlarında belirttikleri adresleri tebligata esas alınır.
(2) Bu adrese çıkartılan çağrıya rağmen gelmeyen kimseye yeniden tebligatta bulunulmaz.
(3) Belirtilen adresin yanlışlığı, eksikliği veya adres değişikliğinin bildirilmemesi
nedeniyle tebligat yapılamaması hâllerinde adresin araştırılması gerekmez.
(4) Bu kimselerin beyanının alınması zorunlu görüldüğü hâllerde üçüncü fıkra
uygulanmaz.
Mağdur ile şikâyetçinin dinlenmesi
Madde 236 – (1) Mağdurun tanık olarak dinlenmesi halinde, yemin hariç, tanıklığa
ilişkin hükümler uygulanır.
(2) İşlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulmuş çocuk veya mağdur, bu suça ilişkin
soruşturma veya kovuşturmada tanık olarak bir defa dinlenebilir. Maddî gerçeğin ortaya
çıkarılması açısından zorunluluk arz eden haller saklıdır.
(3) Mağdur çocukların veya işlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulmuş olan diğer
mağdurun tanık olarak dinlenmesi sırasında psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanında
uzman bir kişi bulundurulur. (Mülga cümle:17/10/2019-7188/22 md.) (…)
(4) (Ek:17/10/2019-7188/22 md.) Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından ifade ve
beyanının özel ortamda alınması gerektiği ya da şüpheli veya sanık ile yüz yüze gelmesinde
sakınca bulunduğu değerlendirilen çocuk veya mağdurların ifade ve beyanları özel ortamda
uzmanlar aracılığıyla alınır.
(5) (Ek:17/10/2019-7188/22 md.) Türk Ceza Kanununun 103 üncü maddesinin ikinci
fıkrasında düzenlenen suçlardan mağdur olan çocukların soruşturma evresindeki beyanları,
bunlara yönelik hizmet veren merkezlerde Cumhuriyet savcısının nezaretinde uzmanlar
aracılığıyla alınır. Mağdur çocuğun beyan ve görüntüleri kayda alınır. Kovuşturma evresinde
ise ancak, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından mağdur çocuğun beyanının alınması
veya başkaca bir işlem yapılmasında zorunluluk bulunması hâlinde bu işlem, mahkeme veya
görevlendireceği naip hâkim tarafından bu merkezlerde uzmanlar aracılığıyla yerine getirilir.
Mağdur çocuk yargı çevresi ve mülkî sınırlara bakılmaksızın en yakın merkeze götürülmek
suretiyle bu fıkrada belirtilen işlemler yerine getirilir.
(6) (Ek:17/10/2019-7188/22 md.) Türk Ceza Kanununun 102 nci maddesinin ikinci
fıkrasında düzenlenen suçlardan mağdur olanların soruşturma evresindeki beyanları
bakımından da beşinci fıkra hükmü uygulanır. Ancak, beyan ve görüntülerin kayda
alınmasında mağdurun rızası aranır.
(7) (Ek:17/10/2019-7188/22 md.) Beşinci ve altıncı fıkra kapsamında alınan beyan ve
görüntü kayıtları dava dosyasında saklanır, kimseye verilmez ve gizliliği için gerekli tedbirler
alınır.
(8) (Ek:17/10/2019-7188/22 md.) Beşinci ve altıncı fıkra kapsamında alınan beyan ve
görüntü kayıtları, yazılı tutanağa dönüştürülür. Bu tutanak, talepte bulunan şüpheli, sanık,
müdafii, mağdur, vekil veya kanuni temsilciye verilir. Beyan ve görüntü kayıtları bu kişilere
soruşturma ve kovuşturma makamlarının gözetiminde gizliliği korunmak suretiyle izletilebilir.
İKİNCİ KISIM
Kamu Davasına Katılma
Kamu davasına katılma
Madde 237 – (1) Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu
olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye
kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.
(2) Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk
derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri,
kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır.
Katılma usulü
Madde 238 – (1) Katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe
verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi
suretiyle olur.
(2) Duruşma sırasında şikâyeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya
katılmak isteyip istemediği sorulur.
(3) Cumhuriyet savcısının, sanık ve varsa müdafiinin dinlenmesinden sonra davaya
katılma isteminin uygun olup olmadığına karar verilir.
(4) (Mülga: 18/6/2014 – 6545/103 md.)
Katılanın hakları
Madde 239 – (1) (Değişik: 24/7/2008-5793/41 md.) Mağdur veya suçtan zarar gören
davaya katıldığında, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçları ile
kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence veya eziyet suçlarında ve alt sınırı beş yıldan
fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini
isteyebilir.77
(2) Mağdur veya suçtan zarar görenin çocuk, sağır ve dilsiz veya kendisini
savunamayacak derecede akıl hastası olması halinde avukat görevlendirilmesi için istem aranmaz.
Katılmanın davaya etkisi
Madde 240 – (1) Katılma davayı durdurmaz.
(2) Tarihi belirlenmiş olan duruşma ve yargılama usulüne ilişkin diğer işlemler vaktin
darlığından dolayı katılan kimse çağrılamayacak veya kendisine haber verilemeyecek olsa
bile belirli gününde yapılır.
Katılmadan önceki kararlara itiraz
Madde 241 – (1) Katılmadan önce verilmiş olan kararlar katılana tebliğ edilmez.
(2) Bu kararlara karşı kanun yoluna başvurabilmesi için Cumhuriyet savcısı için
öngörülen sürenin geçmesiyle katılan da başvuru hakkını kaybeder.
Katılanın kanun yoluna başvurması
Madde 242 – (1) Katılan, Cumhuriyet savcısına bağlı olmaksızın kanun yollarına
başvurabilir.
(2) Karar, katılanın başvurusu üzerine bozulursa, Cumhuriyet savcısı işi yeniden takip
eder.
Katılmanın hükümsüz kalması
Madde 243 – (1) Katılan, vazgeçerse veya ölürse katılma hükümsüz kalır. Mirasçılar,
katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilirler.
BEŞİNCİ KİTAP
Özel Yargılama Usulleri
BİRİNCİ KISIM
Gaiplerin ve Kaçakların Yargılanması, Tüzel Kişilerin Soruşturmada ve
Kovuşturmada Temsili, Bazı Suçlara İlişkin Muhakeme Usulü
BİRİNCİ BÖLÜM
Gaiplerin Yargılanması
Gaibin tanımı ve yapılabilecek işlemler
77 12/5/2022 tarihli ve 7406 sayılı Kanunun 11 inci maddesiyle bu fıkrada yer alan “cinsel saldırı suçu
ile” ibaresi “cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçları ile kadına karşı
işlenen kasten yaralama, işkence veya eziyet suçlarında ve” şeklinde değiştirilmiştir.
Madde 244 – (1) Bulunduğu yer bilinmeyen veya yurt dışında bulunup da yetkili
mahkeme önüne getirilemeyen veya getirilmesi uygun bulunmayan sanık gaip sayılır.
(2) Gaip hakkında duruşma açılmaz; mahkeme, delillerin ele geçirilmesi veya
korunması amacıyla gerekli işlemleri yapar.
(3) Bu işlemler naip hâkim veya istinabe olunan mahkeme aracılığıyla da yapılabilir.
(4) Bu işlemler sırasında sanığın müdafii veya kanunî temsilcisi veya eşi hazır
bulunabilir. Gerektiğinde, mahkemece barodan bir müdafi görevlendirilmesi istenir.
Gaibe ihtar
Madde 245 – (1) Adresi bilinmeyen gaibe, mahkeme önüne gelmesi veya adresini
bildirmesi hususları uygun bir iletişim aracıyla ihtar edilir.
Sanığa verilecek güvence belgesi
Madde 246 – (1) Mahkeme, gaip olan sanık hakkında duruşmaya gelmesi hâlinde
tutuklanmayacağı hususunda bir güvence belgesi verebilir ve bu güvence koşullara
bağlanabilir.
(2) Sanık, hapis cezası ile mahkûm olur veya kaçmak hazırlığında bulunur veya
güvence belgesinin bağlı olduğu koşullara uymazsa belgenin hükmü kalmaz.
İKİNCİ BÖLÜM
Kaçakların Yargılanması
Kaçağın tanımı7879
Madde 247 – (1) Hakkındaki soruşturmanın veya kovuşturmanın sonuçsuz kalmasını
sağlamak amacıyla yurt içinde saklanan veya yabancı ülkede bulunan ve bu nedenle
Cumhuriyet savcısı veya mahkeme tarafından kendisine ulaşılamayan kişiye kaçak denir.(72)
(2) (Ek: 25/5/2005 – 5353/31 md.) Hakkında, 248 inci maddenin ikinci fıkrasında
belirtilen suçlardan dolayı soruşturma veya kovuşturma başlatılmış olan şüpheli veya sanığın,
yetkili Cumhuriyet savcısı veya mahkemece usulüne göre yapılan tebligata uymamasından dolayı
verilen zorla getirilme kararı da yerine getirilemez ise, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme;(72)(73)
a) Çağrının bir gazete ile şüpheli veya sanığın bilinen konutunun kapısına asılmak
suretiyle ilânına karar verir; yapılacak ilânlarda, onbeş gün içinde gelmediği takdirde 248 inci
maddede gösterilen tedbirlere hükmedilebileceğini ayrıca açıklar,(72)
b) Bu işlemlerin yerine getirildiğinin bir tutanak ile saptanmasından itibaren onbeş gün
78 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 32 nci maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasına
“Hakkındaki” ibaresinden sonra gelmek üzere “soruşturmanın veya” ibaresi, “bu nedenle” ibaresinden
sonra gelmek üzere “Cumhuriyet savcısı veya” ibaresi, ikinci fıkrasına “dolayı” ibaresinden sonra gelmek
üzere “soruşturma veya” ibaresi, “olan” ibaresinden sonra gelmek üzere “şüpheli veya” ibaresi, “yetkili”
ve “ise,” ibarelerinden sonra gelmek üzere “Cumhuriyet savcısı veya” ibaresi ve aynı fıkranın (a) bendine
“gazete ile” ibaresinden sonra gelmek üzere “şüpheli veya” ibaresi eklenmiştir.
79 Bu maddeye 25/5/2005 tarihli ve 5353 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle ikinci fıkra eklenmiş ve
diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.
içinde başvurmayan şüpheli veya sanığın kaçak olduğuna karar verir.80
(3) Kaçak sanık hakkında kovuşturma yapılabilir. Ancak, daha önce sorgusu
yapılmamış ise, mahkûmiyet kararı verilemez.(73)
(4) Duruşma yapılan hâllerde kaçak sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir
avukat görevlendirilmesini ister.(73)
Zorlama amaçlı elkoyma ve teminat belgesi8182
Madde 248 – (1) Kaçağın Cumhuriyet savcısına başvurmasını veya duruşmaya
gelmesini sağlamak amacıyla Türkiye’de bulunan mallarına, hak ve alacaklarına amaçla
orantılı olarak Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi veya mahkeme
kararıyla elkonulabilir ve gerektiğinde idaresi için kayyım atanır. Elkoyma ve kayyım atama
kararı müdafiine bildirilir.(75)(76)
(2) Birinci fıkra hükmü;
a) Türk Ceza Kanununda tanımlanan;
1. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),
2. Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80),
3. Hırsızlık (madde 141, 142),
4. Yağma (madde 148, 149),
5. Güveni kötüye kullanma (madde 155),
6. Dolandırıcılık (madde 157, 158),
7. Hileli iflas (madde 161),
8. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
9. Parada sahtecilik (madde 197),
10. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (madde 220),
11. Zimmet (madde 247),
12. İrtikâp (madde 250),
13. Rüşvet (madde 252),
14. İhaleye fesat karıştırma (madde 235),
15. Edimin ifasına fesat karıştırma (madde 236),
16. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 305, 306, 307, 308),
17. (Ek: 24/11/2016-6763/33 md.) Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı
80 2/1/2017 tarihli ve 680 sayılı KHK’nin 12 nci maddesiyle, bu bende “başvurmayan” ibaresinden
sonra gelmek üzere “şüpheli veya” ibaresi eklenmiş, daha sonra bu hüküm 1/2/2018 tarihli ve 7072
sayılı Kanunun 11 inci maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
81 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 33 üncü maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasına
“sanığın” ibaresinden sonra gelmek üzere “Cumhuriyet savcısına başvurmasını veya” ibaresi ve
“orantılı olarak” ibaresinden sonra gelmek üzere “Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza
hâkimi veya” ibaresi eklenmiş; ikinci fıkrasının (a) bendine (16) numaralı alt bendinden sonra gelmek
üzere (17) numaralı alt bent eklenmiş, diğer alt bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
82 2/1/2017 tarihli ve 680 sayılı KHK’nin 13 üncü maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer alan
“Kaçak sanığın” ibaresi “Kaçağın” şeklinde değiştirilmiş, daha sonra bu hüküm 1/2/2018 tarihli ve
7072 sayılı Kanunun 12 nci maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313), (1)
18. Silahlı örgüt (madde 314) veya bu örgütlere silah sağlama (madde 315),
19. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334,
335, 336, 337),
Suçları,
b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah
kaçakçılığı (madde 12) suçları,
c) Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan
zimmet suçu,
d) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar,
e) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde
tanımlanan suçlar,
Hakkında uygulanır.
(3) Elkonulan mal, hak ve alacakların korunmasında, elkoymaya ilişkin hükümler
uygulanır. Tedbirlere ilişkin kararların özetinin bir gazetede ilânına sulh ceza hâkimince veya
mahkemece karar verilebilir.83
(4) Kaçak yakalandığında veya kendiliğinden gelerek teslim olduğunda elkoymanın
kaldırılmasına karar verilir.
(5) Kaçak hakkında 100 üncü ve sonraki maddeler gereğince, sulh ceza hâkimi veya
mahkeme tarafından yokluğunda tutuklama kararı verilebilir.
(6) Sulh ceza hâkimi veya mahkeme elkoymaya karar verdiğinde, kaçağın yasal olarak
bakmakla yükümlü bulunduğu yakınlarının alınan tedbirler nedeniyle yoksulluğa
düşebileceklerini saptarsa, bunların geçimlerini sağlamak üzere, elkonulan mal varlığından
sosyal durumları ile orantılı miktarda yardımda bulunulması konusunda kayyıma izin verir.84
(7) 246 ncı madde hükmü kaçaklar hakkında da uygulanır.
(8) Bu kararlara karşı itiraz edilebilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Tüzel Kişilerin Soruşturmada ve Kovuşturmada Temsili
Tüzel kişinin temsili
Madde 249 – (1) Bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlardan dolayı
yapılan soruşturma ve kovuşturmada tüzel kişinin organ veya temsilcisi, katılan veya
savunma makamı yanında yer alan sıfatıyla duruşmaya kabul edilir.
(2) Bu durumda, tüzel kişinin organ veya temsilcisi bu Kanunun katılana veya sanığa
sağladığı haklardan yararlanır.
(3) Birinci fıkra hükmü, sanığın aynı zamanda tüzel kişinin organ veya temsilcisi
83 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 33 üncü maddesiyle, bu fıkrada yer alan “ilânına”
ibaresinden sonra gelmek üzere “sulh ceza hâkimince veya” ibaresi eklenmiştir.
84 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 33 üncü maddesiyle, bu fıkrada yer alan “Mahkeme”
ibaresi “Sulh ceza hâkimi veya mahkeme” şeklinde değiştirilmiştir.
sıfatını taşıması hâlinde uygulanmaz.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Bazı Suçlara İlişkin Muhakeme
Seri muhakeme usulü
Madde 250 – (Mülga: 2/7/2012-6352/105 md.) (Başlığı ile Birlikte Yeniden
Düzenleme:17/10/2019-7188/23 md.)
(1) Soruşturma evresi sonunda aşağıdaki suçlarla ilgili olarak kamu davasının
açılmasının ertelenmesine karar verilmediği takdirde seri muhakeme usulü uygulanır:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Hakkı olmayan yere tecavüz (madde 154, ikinci ve üçüncü fıkra),
2. Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması (madde 170),
3. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma (madde 179, ikinci ve üçüncü fıkra),
4. Gürültüye neden olma (madde 183),
5. Parada sahtecilik (madde 197, ikinci ve üçüncü fıkra),
6. Mühür bozma (madde 203),
7. Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan (madde 206),
8. Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama (madde 228, birinci fıkra),
9. Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması (madde 268),
suçları.
b) 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler
Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin birinci, üçüncü ve beşinci fıkraları ile 15 inci
maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen suçlar.
c) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 93 üncü maddesinin birinci
fıkrasında belirtilen suç.
d) 13/12/1968 tarihli ve 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve
Makinaları Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde belirtilen suç.
e) 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun ek 2 nci maddesinin
birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde belirtilen suç.
(2) Cumhuriyet savcısı veya kolluk görevlileri, şüpheliyi, seri muhakeme usulü
hakkında bilgilendirir.
(3) Cumhuriyet savcısı tarafından seri muhakeme usulünün uygulanması şüpheliye
teklif edilir ve şüphelinin müdafii huzurunda teklifi kabul etmesi hâlinde bu usul uygulanır.
(4) Cumhuriyet savcısı, Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesinin birinci fıkrasında
belirtilen hususları göz önünde bulundurarak, suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt
ve üst sınırı arasında tespit edeceği temel cezadan ve koşulları bulunduğu takdirde zincirleme
suça ilişkin hükümler uygulandıktan sonra belirlenen cezadan yarı oranında indirim
uygulamak suretiyle yaptırımı belirler.85
(5) Dördüncü fıkra uyarınca sonuç olarak belirlenen hapis cezası Cumhuriyet savcısı
tarafından, koşulları bulunması hâlinde Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesine göre seçenek
yaptırımlara çevrilebilir veya 51 inci maddesine göre ertelenebilir.
(6) Bu maddeye göre belirlenen yaptırımlar hakkında, Cumhuriyet savcısı tarafından,
koşulları bulunması hâlinde 231 inci madde kıyasen uygulanabilir.
(7) Bu madde kapsamında yaptırım uygulanması, güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin
uygulanmasına engel teşkil etmez.
(8) Cumhuriyet savcısı, şüpheli hakkında seri muhakeme usulünün uygulanmasını
yazılı olarak görevli mahkemeden talep eder. Talep yazısında;
a) Şüphelinin kimliği ve müdafii,
b) Mağdur veya suçtan zarar görenlerin kimliği ile varsa vekili veya kanuni temsilcisi,
c) İsnat olunan suç ve ilgili kanun maddeleri,
d) İsnat olunan suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
e) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama
tarihleri ile bunların süreleri,
f) İsnat olunan suçu oluşturan olayların özeti,
g) Üçüncü fıkrada belirtilen şartların gerçekleştiği,
h) Belirlenen yaptırım ile beşinci ve altıncı fıkra uygulanmış ise bunlara ilişkin
hususlar ve güvenlik tedbirleri,
gösterilir. (Ek cümle:8/7/2021-7331/22 md.) Bu fıkraya aykırı olarak düzenlendiği,
belirlenen yaptırımda maddi hata yapıldığı, yaptırım hakkında 231 inci veya Türk Ceza
Kanununun 50 nci ve 51 inci maddelerinin uygulanmasında objektif koşulların gerçekleşmediği
ya da teklif edilen cezanın mahiyetine uygun bir güvenlik tedbiri belirtilmediği anlaşılan talep
yazısı, eksikliklerin tamamlanması amacıyla mahkemece Cumhuriyet başsavcılığına iade edilir.
Cumhuriyet savcısı tarafından eksiklikler tamamlandıktan ve hatalı noktalar düzeltildikten sonra
talep yazısı yeniden düzenlenerek mahkemeye gönderilir.
(9) Mahkeme, şüpheliyi müdafii huzurunda dinledikten sonra üçüncü fıkradaki
şartların gerçekleştiği, eylemin seri muhakeme usulü kapsamında olduğu ve dosyadaki
mevcut delillere göre mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiği kanaatine varırsa talep yazısında
belirtilen yaptırımdan daha ağır olmamak üzere dört ila yedinci fıkra hükümleri
doğrultusunda hüküm kurar; aksi takdirde talebi reddeder ve soruşturmanın genel hükümlere
göre sonuçlandırılması amacıyla dosyayı Cumhuriyet başsavcılığına gönderir. Mazeretsiz
olarak mahkemeye gelmeyen şüpheli, bu usulden vazgeçmiş sayılır.86
85 8/7/2021 tarihli ve 7331 sayılı Kanunun 22 nci maddesiyle, bu fıkraya “temel cezadan” ibaresinden
sonra gelmek üzere “ve koşulları bulunduğu takdirde zincirleme suça ilişkin hükümler uygulandıktan
sonra belirlenen cezadan” ibaresi eklenmiştir.
86 8/7/2021 tarihli ve 7331 sayılı Kanunun 22 nci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “şartların
gerçekleştiği ve eylemin seri muhakeme usulü kapsamında olduğu kanaatine varırsa talepte belirlenen
yaptırım doğrultusunda” ibaresi “şartların gerçekleştiği, eylemin seri muhakeme usulü kapsamında
olduğu ve dosyadaki mevcut delillere göre mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiği kanaatine varırsa
(10) Seri muhakeme usulünün herhangi bir sebeple tamamlanamaması veya
soruşturmanın genel hükümlere göre sonuçlandırılması amacıyla Cumhuriyet başsavcılığına
gönderilmesi hâllerinde, şüphelinin seri muhakeme usulünü kabul ettiğine ilişkin beyanları ile
bu usulün uygulanmasına dair diğer belgeler, takip eden soruşturma ve kovuşturma
işlemlerinde delil olarak kullanılamaz.
(11) Suçun iştirak hâlinde işlenmesi durumunda şüphelilerden birinin bu usulün
uygulanmasını kabul etmemesi hâlinde seri muhakeme usulü uygulanmaz. (Ek cümle:
8/7/2021-7331/22 md.) Seri muhakeme usulü, bu kapsama giren bir suçun, kapsama
girmeyen başka bir suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde uygulanmaz.
(12) Seri muhakeme usulü, yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile sağır ve dilsizlik
hâllerinde uygulanmaz.
(13) Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste
bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması hâlinde,
seri muhakeme usulü uygulanmaz.
(14) (Değişik:8/7/2021-7331/22 md.) Dokuzuncu fıkra kapsamında mahkemece
kurulan hükme itiraz edilebilir. İtiraz mercii, itirazı üçüncü ve dokuzuncu fıkralardaki şartlar
yönünden inceler.
(15) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığı tarafından
çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
Basit yargılama usulü
Madde 251 – (Mülga: 2/7/2012-6352/105 md.) (Başlığı ile Birlikte Yeniden
Düzenleme:17/10/2019-7188/24 md.)
(1) Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya
üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün
uygulanmasına karar verilebilir. (Ek cümle:8/7/2021-7331/23 md.) 175 inci maddenin ikinci
fıkrası uyarınca duruşma günü belirlendikten sonra basit yargılama usulü uygulanmaz.
(2) Basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verildiği takdirde mahkemece
iddianame; sanık, mağdur ve şikâyetçiye tebliğ edilerek, beyan ve savunmalarını on beş gün
içinde yazılı olarak bildirmeleri istenir. Tebligatta duruşma yapılmaksızın hüküm
verilebileceği hususu da belirtilir. Ayrıca, toplanması gereken belgeler, ilgili kurum ve
kuruluşlardan talep edilir.
(3) Beyan ve savunma için verilen süre dolduktan sonra mahkemece duruşma
yapılmaksızın ve Cumhuriyet savcısının görüşü alınmaksızın, Türk Ceza Kanununun 61 inci
maddesi dikkate alınmak suretiyle, 223 üncü maddede belirtilen kararlardan birine
hükmedilebilir. Mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.
(4) Mahkemece, koşulları bulunması hâlinde; kısa süreli hapis cezası seçenek
talep yazısında belirtilen yaptırımdan daha ağır olmamak üzere dört ila yedinci fıkra hükümleri
doğrultusunda” şeklinde değiştirilmiştir.
yaptırımlara çevrilebilir veya hapis cezası ertelenebilir ya da uygulanmasına sanık tarafından
yazılı olarak karşı çıkılmaması kaydıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar
verilebilir.
(5) Hükümde itiraz usulü ile itirazın sonuçları belirtilir.
(6) Mahkemece gerekli görülmesi hâlinde bu madde uyarınca hüküm verilinceye kadar
her aşamada duruşma açmak suretiyle genel hükümler uyarınca yargılamaya devam edilebilir.
(7) Basit yargılama usulü, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, sağır ve dilsizlik hâlleri ile
soruşturma veya kovuşturma yapılması izne ya da talebe bağlı olan suçlar hakkında
uygulanmaz.
(8) Basit yargılama usulü, bu kapsama giren bir suçun, kapsama girmeyen başka bir
suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde uygulanmaz.
Basit yargılama usulünde itiraz
Madde 252 – (Mülga: 2/7/2012-6352/105 md.) (Başlığı ile Birlikte Yeniden
Düzenleme:17/10/2019-7188/25 md.)
(1) 251 inci madde uyarınca verilen hükümlere karşı itiraz edilebilir. Süresi içinde
itiraz edilmeyen hükümler kesinleşir.
(2) İtiraz üzerine hükmü veren mahkemece duruşma açılır ve genel hükümlere göre
yargılamaya devam olunur. Taraflar gelmese bile duruşma yapılır ve yokluklarında 223 üncü
madde uyarınca hüküm verilebilir. Taraflara gönderilecek davetiyede bu husus yazılır.
Duruşmadan önce itirazdan vazgeçilmesi hâlinde duruşma yapılmaz ve itiraz edilmemiş
sayılır.
(3) Mahkeme, ikinci fıkra uyarınca hüküm verirken, 251 inci madde kapsamında basit
yargılama usulüne göre verdiği hükümle bağlı değildir. Ancak, itirazın sanık dışındaki kişiler
tarafından yapıldığı hâllerde 251 inci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca yapılan indirim
korunur.
(4) İtiraz üzerine verilen hükmün sanık lehine olması hâlinde, bu hususların itiraz
etmemiş olan diğer sanıklara da uygulanma olanağı varsa bu sanıklar da itiraz etmiş gibi
verilen kararlardan yararlanır.
(5) İkinci fıkra uyarınca verilen hükümlere karşı genel hükümlere göre kanun yoluna
başvurulabilir.
(6) Birinci fıkradaki itirazın, süresinde yapılmadığı veya kanun yoluna başvuru hakkı
bulunmayan tarafından yapıldığı mahkemesince değerlendirildiğinde dosya, 268 inci
maddenin ikinci fıkrası uyarınca itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderilir. Mercii bu
sebepler yönünden incelemesini yapar ve kararını gereği için mahkemesine gönderir.
İKİNCİ KISIM
Uzlaşma ve Müsadere
BİRİNCİ BÖLÜM
Uzlaşma
Uzlaştırma87
Madde 253 – (Değişik: 6/12/2006-5560/24 md.)
(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel
hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. (Ek: 24/11/2016-6763/34 md.) Tehdit (madde 106, birinci fıkra),
4. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
5. (Ek:17/10/2019-7188/26 md.)88 İş ve çalışma hürriyetinin ihlali (madde 117, birinci
fıkra; madde 119, birinci fıkra (c) bendi),
6. (Ek: 24/11/2016-6763/34 md.) Hırsızlık (madde 141),
7. (Ek:17/10/2019-7188/26 md.)(82) Güveni kötüye kullanma (madde 155),
8. (Ek: 24/11/2016-6763/34 md.) Dolandırıcılık (madde 157),
9. (Ek:17/10/2019-7188/26 md.)(82) Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi
(madde 165),
10. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
11. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin
açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239),
suçları.
c) (Ek: 24/11/2016-6763/34 md.) Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya
özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst
sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer
kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık
hüküm bulunması gerekir.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, (…)89 cinsel
dokunulmazlığa karşı suçlarda ve ısrarlı takip suçunda (madde 123/A), uzlaştırma yoluna
gidilemez. (Ek cümle: 26/6/2009 – 5918/8 md.) Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu
kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması hâlinde de
87 Bu madde başlığı “Uzlaşma” iken, 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 34 üncü maddesiyle
metne işlendiği şekilde değiştirilmiş, aynı maddenin birinci fıkrasının (b) bendine mevcut (2) ve (3)
numaralı alt bentlerinden sonra gelmek üzere (3), (5) ve (6) numaralı alt bentler eklenmiş ve diğer alt
bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
88 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 26 ncı maddesiyle (b) bendinin mevcut (4), (5) ve (6)
numaralı alt bentlerinden sonra gelmek üzere sırasıyla alt bentler eklenmiş ve bent numaraları buna
göre teselsül ettirilmiştir.
89 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 34 üncü maddesiyle, bu fıkrada yer alan “etkin pişmanlık
hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
uzlaşma hükümleri uygulanmaz.839091
(4) Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeterli
şüphenin bulunması hâlinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından
görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde
bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi
kanunî temsilcilerine yapılır. Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe
yoluyla da yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde
bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.92
(5) Uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı
kabul veya reddetmesinin hukukî sonuçları anlatılır.
(6) Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste
bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene,
şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna
gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.
(7) Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan
dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin
uzlaşmayı kabul etmesi gerekir.
(8) Uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifin kabul edilmesi, soruşturma konusu
suça ilişkin delillerin toplanmasına ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel değildir.
(9) (Mülga: 24/11/2016-6763/34 md.)
(10) Bu Kanunda belirlenen hâkimin davaya bakamayacağı haller ile reddi sebepleri,
uzlaştırmacı görevlendirilmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulur.
(11) Görevlendirilen uzlaştırmacıya soruşturma dosyasında yer alan ve Cumhuriyet
savcısınca uygun görülen belgelerin birer örneği verilir. Uzlaştırma bürosu uzlaştırmacıya,
soruşturmanın gizliliği ilkesine uygun davranmakla yükümlü olduğunu hatırlatır.93
(12) Uzlaştırmacı, dosya içindeki belgelerin birer örneği kendisine verildikten itibaren
en geç otuz gün içinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırır. Uzlaştırma bürosu bu süreyi her
defasında yirmi günü geçmemek üzere en fazla iki kez daha uzatabilir.(84)(86)
(13) Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaştırma müzakerelerine
şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli,
mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere
katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır.
90 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 26 ncı maddesiyle üçüncü fıkraya “birlikte” ibaresinden
sonra gelmek üzere “aynı mağdura karşı” ibaresi eklenmiş, onikinci fıkrada yer alan “en çok yirmi gün
daha” ibaresi “her defasında yirmi günü geçmemek üzere en fazla iki kez” şeklinde değiştirilmiştir.
91 12/5/2022 tarihli ve 7406 sayılı Kanunun 12 nci maddesiyle bu fıkrada yer alan “suçlarda,” ibaresi
“suçlarda ve ısrarlı takip suçunda (madde 123/A),” şeklinde değiştirilmiştir.
92 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 34 üncü maddesiyle, bu fıkrada yer alan “hâlinde,
Cumhuriyet savcısı veya talimatı üzerine adlî kolluk görevlisi” ibaresi “ve kamu davası açılması için
yeterli şüphenin bulunması hâlinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen
uzlaştırmacı” şeklinde ve “Cumhuriyet savcısı” ibaresi “Uzlaştırmacı,” şeklinde değiştirilmiştir.
93 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 34 üncü maddesiyle, bu fıkrada yer alan “Cumhuriyet
savcısı” ibaresi “Uzlaştırma bürosu” şeklinde değiştirilmiştir.
(14) Uzlaştırmacı, müzakereler sırasında izlenmesi gereken yöntemle ilgili olarak
Cumhuriyet savcısıyla görüşebilir; Cumhuriyet savcısı, uzlaştırmacıya talimat verebilir.
(15) Uzlaşma müzakereleri sonunda uzlaştırmacı, bir rapor hazırlayarak kendisine
verilen belge örnekleriyle birlikte uzlaştırma bürosuna verir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi
halinde, tarafların imzalarını da içeren raporda, ne suretle uzlaşıldığı ayrıntılı olarak açıklanır.
(Ek cümle: 24/11/2016-6763/34 md.) Uzlaştırma bürosu soruşturma dosyasını, raporu ve
varsa yazılı anlaşmayı Cumhuriyet savcısına gönderir.94
(16) Uzlaşma teklifinin reddedilmesine rağmen, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar
gören uzlaştıklarını gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar
Cumhuriyet savcısına başvurarak uzlaştıklarını beyan edebilirler.
(17) Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve
edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak
soruşturma dosyasında muhafaza eder.
(18) Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez.
(19) Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında
kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması,
takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın,
şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince
zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın
gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart
aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç
nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin,
edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı
İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.
(20) Uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan açıklamalar, herhangi bir soruşturma
ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamaz.
(21) Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde
bulunulduğu tarihten itibaren, uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç, uzlaştırmacının
raporunu düzenleyerek uzlaştırma bürosuna verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı ile kovuşturma
koşulu olan dava süresi işlemez.(87)
(22) (Değişik birinci cümle: 24/11/2016-6763/34 md.) Uzlaştırmacıya Adalet Bakanlığı
tarafından belirlenen tarifeye göre ücret ödenir. Uzlaştırmacı ücreti ve diğer uzlaştırma giderleri,
yargılama giderlerinden sayılır. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde bu giderler Devlet Hazinesi
tarafından karşılanır.
(23) Uzlaşma sonucunda verilecek kararlarla ilgili olarak bu Kanunda öngörülen
kanun yollarına başvurulabilir.
(24) (Değişik: 24/11/2016-6763/34 md.) Her Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde
uzlaştırma bürosu kurulur ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı ile personel görevlendirilir.
Uzlaştırmacılar, avukatların veya hukuk öğrenimi görmüş kişilerin yer aldığı, Adalet Bakanlığı
94 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 34 üncü maddesiyle, bu fıkralarda yer alan “Cumhuriyet
savcısına” ibareleri “uzlaştırma bürosuna” şeklinde değiştirilmiştir.
tarafından belirlenen uzlaştırmacı listelerinden görevlendirilir. Uzlaştırmacı, hazırladığı raporu,
tutanakları ve varsa yazılı anlaşmayı büroya gönderir. Uzlaştırma süreci sonunda soruşturma
dosyaları, uzlaştırma bürosunda görevli Cumhuriyet savcıları tarafından sonuçlandırılır.
(25) (Ek: 24/11/2016-6763/34 md.)Uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, sınavı, görev
ve sorumlulukları, denetimi, eğitim verecek kişi, kurum ve kuruluşların nitelikleri ve
denetimleri ile uzlaştırmacı sicili, uzlaştırmacılar ve eğitim kurumlarının listelerinin
düzenlenmesi, Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde kurulan uzlaştırma bürolarının çalışma usul
ve esasları, uzlaştırma teklifi ile müzakere usulü, uzlaştırma anlaşması ve raporda yer alacak
konular ile uygulamaya dair diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, Adalet Bakanlığınca
çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.
Mahkeme tarafından uzlaştırma95
Madde 254 – (Değişik: 6/12/2006-5560/25 md.)
(1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında
olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede
belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir.(88)
(2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini
def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin
ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında,
231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar
verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme
tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır.
Birden çok fail bulunması hâlinde uzlaşma
Madde 255 – (1) Aralarında iştirak ilişkisi olsun veya olmasın birden çok kişi
tarafından işlenen suçlarda, ancak uzlaşan kişi uzlaşmadan yararlanır.
İKİNCİ BÖLÜM
Müsadere Usulü
Başvuru
Madde 256 – (1) Müsadere kararı verilmesi gereken hâllerde, kamu davası açılmamış
veya kamu davası açılmış olup da esasla beraber bir karar verilmemişse; karar verilmesi için,
Cumhuriyet savcısı veya katılan, davayı görmeye yetkili mahkemeye başvurabilir.
(2) Kamu davası açılmış olup da iade edilmesi gereken eşya veya malvarlığı değerleri
ile ilgili olarak esasla birlikte bir karar verilmemiş olması durumunda, mahkemece re’sen veya
ilgililerin istemi üzerine bunların iadesine karar verilir.
95 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 35 inci maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer
alan “uzlaştırma işlemleri” ibaresi “kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin” şeklinde ve “göre,
mahkeme tarafından yapılır.” ibaresi “göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir.”
şeklinde değiştirilmiştir.
Duruşma ve karar
Madde 257 – (1) 256 ncı maddeye göre verilmesi gereken kararlar, duruşmalı olarak
verilir.
(2) Müsadere veya iade olunacak eşya veya diğer malvarlığı değerleri üzerinde hakkı
olan kimseler de duruşmaya çağrılır. Bu kişiler, sanığın sahip olduğu hakları kullanabilirler.
(3) Çağrıya uymamaları, işlemin ertelenmesine neden olmaz ve hükmün verilmesini
engellemez.
Kanun yolu
Madde 258 – (1) 256 ncı maddeye göre verilecek hükümlere karşı Cumhuriyet
savcısı, katılan ve 257 nci maddede belirlenen kişiler için istinaf yolu açıktır.
Suç konusu olmayan eşyanın müsaderesi
Madde 259 – (1) Suç konusu olmayıp sadece müsadereye tâbi bulunan eşyanın
müsaderesine sulh ceza hâkimi tarafından duruşma yapılmaksızın karar verilir.
ALTINCI KİTAP
Kanun Yolları
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
Kanun yollarına başvurma hakkı
Madde 260 – (1) Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli,
sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış,
reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun
yolları açıktır.
(2) (Değişik: 18/6/2014-6545/73 md.) Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet
savcıları, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresindeki asliye ceza mahkemelerinin; bölge adliye
mahkemesinde bulunan Cumhuriyet savcıları, bölge adliye mahkemelerinin kararlarına karşı
kanun yollarına başvurabilirler.
(3) Cumhuriyet savcısı, sanık lehine olarak da kanun yollarına başvurabilir.
Avukatın başvurma hakkı
Madde 261 – (1) Avukat, müdafiliğini veya vekilliğini üstlendiği kişilerin açık
arzusuna aykırı olmamak koşuluyla kanun yollarına başvurabilir.
Yasal temsilcinin ve eşin başvurma hakkı
Madde 262 – (1) Şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi ve eşi, şüpheli veya sanığa açık
olan kanun yollarına süresi içinde kendiliklerinden başvurabilirler. Şüphelinin veya sanığın
başvurusuna ilişkin hükümler, bunlar tarafından yapılacak başvuru ve onu izleyen işlemler
için de geçerlidir.
Tutuklunun kanun yollarına başvurması
Madde 263 – (1) Tutuklu bulunan şüpheli veya sanık, zabıt kâtibine veya tutuklu
bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu
hususta bir dilekçe vererek kanun yollarına başvurabilir.
(2) Zabıt kâtibine başvuru hâlinde, kanun yollarına başvuru beyanı veya dilekçesi ilgili
deftere kaydedildikten sonra bu hususları belirten bir tutanak düzenlenerek tutuklu bulunan
şüpheli veya sanığa bir örneği verilir.
(3) Kurum müdürüne başvuru hâlinde ikinci fıkra hükmüne göre işlem yapılarak, tutanak
ve dilekçe derhâl ilgili mahkemeye gönderilir. Zabıt kâtibi başvuruyu ilgili deftere kaydeder.
(4) Zabıt kâtibi veya kurum müdürü tarafından ikinci fıkra hükmüne göre işlem yapıldığı
zaman kanun yolları için bu Kanunda belirlenen süreler kesilmiş sayılır.
Kanun yolunun belirlenmesinde yanılma
Madde 264 – (1) Kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunun veya merciin
belirlenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmaz.
(2) Bu hâlde başvurunun yapıldığı merci, başvuruyu derhâl görevli ve yetkili olan
mercie gönderir.
Cumhuriyet savcısının başvuru sonucunun kapsamı
Madde 265 – (1) Cumhuriyet savcısı tarafından aleyhine kanun yoluna gidilen karar,
sanık lehine bozulabilir veya değiştirilebilir. Cumhuriyet savcısı, kanun yoluna sanık lehine
başvurduğunda, yeniden verilen hüküm önceki hükümde tayin edilmiş olan cezadan daha ağır
bir cezayı içeremez.
Başvurudan vazgeçilmesi ve etkisi
Madde 266 – (1) Kanun yoluna başvurulduktan sonra bundan vazgeçilmesi, mercii
tarafından karar verilinceye kadar geçerlidir. Ancak, Cumhuriyet savcısı tarafından sanık
lehine yapılan başvurudan onun rızası olmaksızın vazgeçilemez.
(2) Müdafiin veya vekilin başvurudan vazgeçebilmesi, vekâletnamede bu hususta özel
yetkili kılınmış olması koşuluna bağlıdır.
(3) 150 nci maddenin ikinci fıkrası uyarınca, kendisine müdafi atanan şüpheli veya
sanıklar yararına kanun yoluna başvurulduğunda veya başvurulan kanun yolundan
vazgeçildiğinde şüpheli veya sanık ile müdafiin iradesi çelişirse müdafiin iradesi geçerli sayılır.
İKİNCİ KISIM
Olağan Kanun Yolları
BİRİNCİ BÖLÜM
İtiraz
İtiraz olunabilecek kararlar
Madde 267 – (1) Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme
kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.
İtiraz usulü ve inceleme mercileri
Madde 268 – (1) Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm
koymadığı hâllerde 35 inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün
içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt
kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı
mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. 263 üncü madde hükmü saklıdır.
(2) Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir;
yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.
(3) İtirazı incelemeye yetkili merciler aşağıda gösterilmiştir:
a) (Değişik: 18/6/2014-6545/74 md.) Sulh ceza hâkimliği kararlarına yapılan
itirazların incelenmesi, o yerde birden fazla sulh ceza hâkimliğinin bulunması hâlinde,
numara olarak kendisini izleyen hâkimliğe; son numaralı hâkimlik için bir numaralı
hâkimliğe; ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, yargı
çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine;
ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, en yakın ağır ceza
mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine aittir.
b) (Değişik:8/7/2021-7331/24 md.) Sulh ceza hâkimliğinin tutuklama ve adli kontrole
ilişkin verdiği kararlara karşı yapılan itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulunduğu
asliye ceza mahkemesi hâkimine aittir. İtirazı incelemeye yetkili mercilerin farklı olduğu
hâllerde, itirazların gecikmeksizin incelenmesi amacıyla, kararına itiraz edilen sulh ceza
hâkimliği tarafından gerekli tedbirler alınır. Sulh ceza hâkimliği işleri, asliye ceza hâkimi
tarafından görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi ağır ceza mahkemesi başkanına aittir.
c) Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların
incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile
başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza
mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen
daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi
varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir.
d) Naip hâkim kararlarına yapılacak itirazların incelenmesi, mensup oldukları ağır
ceza mahkemesi başkanına, istinabe olunan mahkeme kararlarına karşı yukarıdaki bentlerde
belirtilen esaslara göre bulundukları yerdeki mahkeme başkanı veya mahkemeye aittir.
e) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları ile Yargıtay ceza dairelerinin
esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazlarda; üyenin
kararını görevli olduğu dairenin başkanı, daire başkanı ile ceza dairesinin kararını numara
itibarıyla izleyen ceza dairesi; son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler.
İtirazın kararın yerine getirilmesinde etkisi
Madde 269 – (1) İtiraz, kararın yerine getirilmesinin geri bırakılması sonucunu doğurmaz.
(2) Ancak, kararına itiraz edilen makam veya kararı inceleyecek merci, geri bırakılmasına
karar verebilir.
İtirazın Cumhuriyet savcısına ve karşı tarafa tebliği ile inceleme ve araştırma
yapılması
Madde 270 – (1) İtirazı inceleyecek merci, yazı ile cevap verebilmesi için itirazı,
Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilir. Merci, inceleme ve araştırma yapabileceği gibi
gerekli gördüğünde bunların yapılmasını da emredebilir.
(2) (Ek: 11/4/2013-6459/20 md.) 101 ve 105 inci maddeler uyarınca yapılan itiraz
üzerine Cumhuriyet savcısından görüş alınması durumunda, bu görüş şüpheli, sanık veya
müdafiine bildirilir. Şüpheli, sanık veya müdafii üç gün içinde görüşünü bildirebilir.
Karar
Madde 271 – (1) Kanunda yazılı olan hâller saklı kalmak üzere, itiraz hakkında
duruşma yapılmaksızın karar verilir. Ancak, gerekli görüldüğünde Cumhuriyet savcısı ve
sonra müdafi veya vekil dinlenir.
(2) İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir.
(3) Karar mümkün olan en kısa sürede verilir.
(4) Merciin, itiraz üzerine verdiği kararları kesindir; ancak ilk defa merci tarafından
verilen tutuklama kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.
İKİNCİ BÖLÜM
İstinaf
İstinaf
Madde 272 – (1) İlk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf yoluna
başvurulabilir. Ancak, onbeş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, bölge adliye
mahkemesince re’sen incelenir.
(2) Hükümden önce verilip hükme esas teşkil eden veya başkaca kanun yolu
öngörülmemiş olan mahkeme kararlarına karşı da hükümle birlikte istinaf yoluna başvurulabilir.
(3) Ancak;
a) (Değişik: 31/3/2011-6217/23 md.) Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları
hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına
mahkûmiyet hükümlerine,
b) Üst sınırı beşyüz günü geçmeyen adlî para cezasını gerektiren suçlardan beraat
hükümlerine,
c) Kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlere,
Karşı istinaf yoluna başvurulamaz. (Ek cümle:14/4/2020-7242/17 md.) Bu suretle
verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.
İstinaf istemi ve süresi
Madde 273 – (1) İstinaf istemi, hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün içinde
hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması
suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır. Tutuklu sanık
hakkında 263 üncü madde hükmü saklıdır.
(2) Hüküm, istinaf yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, süre
tebliğ tarihinden başlar.
(3) (Değişik: 18/6/2014-6545/75 md.) Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet
savcıları, mahkemelerinin yargı çevresi içerisindeki asliye mahkemelerinin hükümlerine karşı,
kararın o yer Cumhuriyet başsavcılığına geliş tarihinden itibaren yedi gün içinde istinaf yoluna
başvurabilirler.
(4) Sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara
bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş
bulunanların dilekçe veya beyanında, başvuruya ilişkin nedenlerin gösterilmemesi inceleme
yapılmasına engel olmaz.
(5) Cumhuriyet savcısı, istinaf yoluna başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte
yazılı isteminde açıkça gösterir. Bu istem ilgililere tebliğ edilir. İlgililer, tebliğ tarihinden
itibaren yedi gün içinde bu husustaki cevaplarını bildirebilirler.
Eski hâle getirme süresi içinde istinaf süresinin işlemesi
Madde 274 – (1) Sanık, yokluğunda aleyhine verilen hükümlere karşı eski hâle getirme
isteminde bulunabilir. Eski hâle getirme süresi içinde de istinaf süresi işler. Sanığın eski hâle
getirme isteminde bulunduğu hâllerde, ayrıca istinaf isteminde bulunması gerekir. Bu hâlde istinaf
istemi ile ilişkili işler, eski hâle getirme istemi hakkında karar verilinceye kadar ertelenir.
İstinaf başvurusunun etkisi
Madde 275 – (1) Süresi içinde yapılan istinaf başvurusu, hükmün kesinleşmesini engeller.
(2) Hüküm, istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısına veya ilgililere gerekçesiyle
birlikte açıklanmamışsa; hükme karşı istinaf yoluna başvurulduğunun mahkemece
öğrenilmesinden itibaren gerekçe, yedi gün içinde tebliğ edilir.
İstinaf isteminin hükmü veren mahkemece reddi
Madde 276 – (1) İstinaf istemi, kanunî sürenin geçmesinden sonra veya aleyhine
istinaf yoluna başvurulamayacak bir hükme karşı yapılmışsa ya da istinaf yoluna başvuranın
buna hakkı yoksa, hükmü veren mahkeme bir kararla dilekçeyi reddeder.
(2) İstinaf başvurusunda bulunan Cumhuriyet savcısı veya ilgililer, ret kararının
kendilerine tebliğinden itibaren yedi gün içinde bölge adliye mahkemesinden bu hususta bir
karar vermesini isteyebilirler. Bu takdirde dosya bölge adliye mahkemesine gönderilir.
Ancak, bu nedenle hükmün infazı ertelenemez.
İstinaf isteminin tebliği ve cevabı96
Madde 277 – (1) 276 ncı maddeye göre hükmü veren mahkemece reddedilmeyen
istinaf dilekçesi veya beyana ilişkin tutanağın bir örneği karşı tarafa tebliğ olunur. Karşı taraf,
tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde yazılı olarak cevabını verebilir.
(2) Karşı taraf sanık ise, bir tutanağa bağlanmak üzere zabıt kâtibine yapılacak bir
beyanla da cevabını verebilir. Cevap verildikten veya bunun için belirli süre bittikten sonra
dava dosyası, bölge adliye mahkemesine (…)(89)
gönderilir.(89)
(3) 262 ve 263 üncü madde hükümleri saklıdır.
Dosyanın bölge adliye mahkemesinde tevzii97
Madde 278 – (Değişik: 15/8/2016-KHK-674/14 md.; Aynen kabul: 10/11/2016-
6758/14 md.)
(1) Dava dosyası, bölge adliye mahkemesine geldiğinde işbölümüne göre görevli ceza
dairesine verilir. Daire, varsa tebligat eksikliklerinin giderilmesini sağlar.
Dosya üzerinde ön inceleme
Madde 279 – (1) Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda;
a) Bölge adliye mahkemesinin yetkili olmadığının anlaşılması hâlinde dosyanın yetkili
bölge adliye mahkemesine gönderilmesine,
96 15/8/2016 tarihli ve 674 sayılı KHK’nin 15 inci maddesiyle, bu maddenin ikinci fıkrasında yer alan
“sunulmak üzere, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet
Başsavcılığına” ibaresi yürürlükten kaldırılmış olup, daha sonra bu hüküm 10/11/2016 tarihli ve 6758
sayılı Kanunun 15 inci maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
97 Bu madde başlığı “Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının görevi” iken, 15/8/2016 tarihli ve
674 sayılı KHK’nin 14 üncü maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiş olup, daha sonra bu hüküm
10/11/2016 tarihli ve 6758 sayılı Kanunun 14 üncü maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
b) Bölge adliye mahkemesine başvurunun süresi içinde yapılmadığının, incelenmesi
istenen kararın bölge adliye mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının,
başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması hâlinde istinaf başvurusunun reddine,
Karar verilir. (Ek cümle: 18/6/2014-6545/76 md.) Bu kararlar itiraza tabidir.
Bölge adliye mahkemesinde inceleme ve kovuşturma9899100101
Madde 280 – (1) Bölge adliye mahkemesi, (…)(91) dosyayı ve dosyayla birlikte
sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra;
a) İlk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka
aykırılığın bulunmadığını, delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığını, ispat
bakımından değerlendirmenin yerinde olduğunu saptadığında istinaf başvurusunun esastan
reddine, 303 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (c), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentlerinde yer
alan ihlallerin varlığı hâlinde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan
reddine,(92)(93)
b) (Ek: 20/7/2017-7035/15 md.) Cumhuriyet savcısının istinaf yoluna başvurma
nedenine uygun olarak mahkumiyete konu suç için kanunda yazılı cezanın en alt derecesinin
uygulanmasını uygun görmesi hâlinde, hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun
esastan reddine,
c) (Ek:17/10/2019-7188/27 md.)102 Başka bir araştırmaya ihtiyaç duyulmadan cezayı
kaldıran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebeplere ya da şahsî cezasızlık
sebeplerine bağlı olarak daha az ceza verilmesini veya ceza verilmesine yer olmadığına karar
verilmesini gerektiren hâllerde, hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan
reddine,
d) (Ek: 20/7/2017-7035/15 md.) Olayın daha fazla araştırılmasına ihtiyaç duyulmadan
davanın reddine karar verilmesi veya güvenlik tedbirlerine ilişkin hatalı kararın düzeltilmesi
gereken hâllerde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,
98 15/8/2016 tarihli ve 674 sayılı KHK’nin 15 inci maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer alan
“Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesini,” ibaresi yürürlükten kaldırılmış olup, daha sonra bu hüküm
10/11/2016 tarihli ve 6758 sayılı Kanunun 15 inci maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
99 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 77 nci maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendine
“303 üncü maddenin birinci fıkrasının (c), (e), (f), (g) ve (h) bentlerinde yer alan ihlallerin varlığı hâlinde
hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,” ibaresi eklenmiş; (c) bendinde yer
alan “ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
100 20/7/2017 tarihli ve 7035 sayılı Kanunun 15 inci maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasının (a)
bendinde yer alan “(c)” ibaresi “(a), (c), (d)” şeklinde değiştirilmiş, aynı fıkraya (a) bendinden sonra
gelmek üzere (b) ve (c) bentleri eklenmiş, mevcut (b) ve (c) bentleri (d) ve (e) bentleri olarak teselsül
ettirilmiştir.
101 20/11/2017 tarihli ve 696 sayılı KHK’nin 98 inci maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasının (d)
bendinde yer alan“maddede” ibaresi “maddenin birinci fıkrasının (g) ve (h) bentleri hariç diğer
bentlerinde” şeklinde değiştirilmiş, daha sonra bu hüküm 1/2/2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 92
nci maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
102 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 27 nci maddesiyle (b) bendinden sonra gelmek üzere (c)
bendi, mevcut (d) bendinden sonra gelmek üzere (f) bendi eklenmiş ve bentler buna göre teselsül
ettirilmiştir.
e) İlk derece mahkemesinin kararında 289 uncu maddenin birinci fıkrasının (g) ve (h)
bentleri hariç diğer bentlerinde belirtilen bir hukuka aykırılık nedeninin bulunması hâlinde
hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü
bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk
derece mahkemesine gönderilmesine,(93)(94)
f) (Ek:17/10/2019-7188/27 md.)(95) Soruşturma veya kovuşturma şartının
gerçekleşmediğinin veya önödeme ve uzlaştırma usulünün uygulanmadığının anlaşılması ya da
davanın ilk derece mahkemesinde görülmekte olan bir dava ile birlikte yürütülmesinin zorunlu
olması hâlinde hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere
hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir
ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
g) Diğer hâllerde, gerekli tedbirleri aldıktan sonra (…) davanın yeniden görülmesine
ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına,(92)(93)
Karar verir.
(2) (Ek: 18/6/2014-6545/77 md.) Duruşma sonunda bölge adliye mahkemesi istinaf
başvurusunu esastan reddeder veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden
hüküm kurar.
(3) (Ek: 20/7/2017-7035/15 md.) Birinci ve ikinci fıkra uyarınca verilen kararların
sanık lehine olması hâlinde, bu hususların istinaf isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara
da uygulanma olanağı varsa bu sanıklar da istinaf isteminde bulunmuşçasına verilen
kararlardan yararlanırlar.
Duruşma hazırlığı103
Madde 281 – (1) Duruşma hazırlığı aşamasında bölge adliye mahkemesi daire başkanı
veya görevlendireceği üye, 175 inci madde hükümlerine uygun olarak duruşma gününü
saptar; gerekli çağrıları yapar. (Mülga ikinci cümle: 20/7/2017-7035/16 md.) (…)(96)
(2) Mahkemece, gerekli görülen tanıkların, bilirkişilerin dinlenilmesine ve keşfin
yapılmasına karar verilir.
İstisnalar104105
Madde 282 – (1) Duruşma açıldığında aşağıda gösterilen istisnalar dışında bu
Kanunun duruşma hazırlığı, duruşma ve karara ilişkin hükümleri uygulanır:
103 20/7/2017 tarihli ve 7035 sayılı Kanunun 16 ncı maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasına
“mahkemesi” ibaresinden sonra gelmek üzere “daire” ibaresi eklenmiştir.
104 20/7/2017 tarihli ve 7035 sayılı Kanunun 17 nci maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasının (a)
bendinde yer alan “okunur” ibaresi “anlatılır” şeklinde, (b) bendinde yer alan “de okunur” ibaresi
“anlatılır” şeklinde değiştirilmiş, aynı fıkraya (c) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklenmiş ve
mevcut (d) bendi (e) bendi olarak teselsül ettirilmiştir.
105 20/11/2017 tarihli ve 696 sayılı KHK’nin 99 uncu maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasının (d)
bendinde yer alan “okunur” ibaresi “anlatılır” şeklinde değiştirilmiş, daha sonra bu hüküm 1/2/2018
tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 93 üncü maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
a) Duruşma, bu Kanunun öngördüğü genel hükümlere göre başladıktan sonra
görevlendirilen üyenin inceleme raporu anlatılır.(97)
b) İlk derece mahkemesinin gerekçeli hükmü anlatılır.(97)
c) (Değişik: 20/7/2017-7035/17 md.) İlk derece mahkemesinde dinlenilen tanıkların
ifadelerini içeren tutanaklar ile keşif tutanakları ve bilirkişi raporu anlatılır.
d) (Ek: 20/7/2017-7035/17 md.) Bölge adliye mahkemesi duruşma hazırlığı
aşamasında toplanan delil ve belgeler, yapılmışsa keşif ve bilirkişi açıklamalarına ilişkin
tutanak ve raporlar anlatılır.(97)(98)
e) Bölge adliye mahkemesi duruşmasında dinlenilmeleri gerekli görülen tanık ve
bilirkişiler çağrılır.(97)
f) (Ek:17/10/2019-7188/28 md.) Sanık, müdafii, katılan ve vekilinin davetiye tebliğ
edilmesine rağmen duruşmaya gelmemesi hâlinde duruşmaya devam edilerek sanığın sorgu
tutanakları anlatılmak suretiyle dava yokluklarında bitirilebilir. Ancak, 195 inci madde
hükümleri saklı kalmak üzere, sanık hakkında verilecek ceza, ilk derece mahkemesinin
verdiği cezadan daha ağır ise, her hâlde sanığın dinlenmesi gerekir.
Sanık lehine başvurma hâlinde verilecek hüküm106
Madde 283 – (1) İstinaf yoluna yalnız sanık lehine başvurulmuşsa, yeniden verilen
hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.(99)
Direnme yasağı
Madde 284 – (1) Bölge adliye mahkemesi karar ve hükümlerine karşı direnilemez;
bunlara karşı herhangi bir kanun yoluna gidilemez.
(2) İtiraz ve temyize ilişkin hükümler saklıdır.
Özel kanunların temyize ilişkin hükümleri107
Madde 285 – (1) 23/4/2016 tarihli ve 6706 sayılı Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İş
Birliği Kanununun 18 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü hariç; diğer kanunlarda temyiz
edilebileceği veya haklarında Yargıtaya başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye
mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin ilk derece mahkemelerinin karar ve
hükümlerine karşı istinaf yoluna başvurulur.(100)
106 20/7/2017 tarihli ve 7035 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasına
“yoluna” ibaresinden sonra gelmek üzere “yalnız” ibaresi eklenmiştir.
107 20/7/2017 tarihli ve 7035 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer
alan “Türk Ceza Kanununun” ibaresi “23/4/2016 tarihli ve 6706 sayılı Cezaî Konularda Uluslararası
Adlî İş Birliği Kanununun” şeklinde değiştirilmiştir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Temyiz
Temyiz108109
Madde 286 – (1) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan
hükümleri temyiz edilebilir.
(2) Ancak;(101)(4)
a) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı
ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge
adliye mahkemesi kararları,
b) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezalarını
artırmayan bölge adliye mahkemesi kararları,
c) (Ek: 20/7/2017-7035/20 md.) Hapis cezasından çevrilen seçenek yaptırımlara ilişkin
ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen; seçenek
yaptırımlara ilişkin her türlü kararlar ve istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,(101)
d) (Anayasa Mahkemesinin 27/12/2018 tarihli ve E.:2018/71 K.:2018/118 sayılı
Kararı ile İptal; Yeniden Düzenleme:20/2/2019-7165/7 md.) İlk defa bölge adliye
mahkemesince verilen ve 272 nci maddenin üçüncü fıkrası kapsamı dışında kalan
mahkûmiyet kararları hariç olmak üzere, ilk derece mahkemelerinin görevine giren ve
kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı
adlî para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,
e) Adlî para cezasını gerektiren suçlarda ilk derece mahkemelerinden verilen
hükümlere ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,(101)(102)
f) (Değişik: 18/6/2014-6545/78 md.) Sadece eşya veya kazanç müsaderesine veya
bunlara yer olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak istinaf
başvurusunun esastan reddine dair kararları,110
g) On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk
derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak (…)111 istinaf başvurusunun
esastan reddine dair kararları,(103)(104)
h) (Değişik: 18/6/2014-6545/78 md.) Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer
olmadığına, güvenlik tedbirine ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge
adliye mahkemesince verilen bu tür kararlar veya istinaf başvurusunun esastan reddine dair
kararlar,(103)
108 20/7/2017 tarihli ve 7035 sayılı Kanunun 20 nci maddesiyle, bu maddenin ikinci fıkrasına (b)
bendinden sonra gelmek üzere (c) bendi eklenmiş ve diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
109 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 78 inci maddesiyle bu maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinde
yer alan “suç niteliğini değiştirmeyen” ibaresi “her türlü” şeklinde değiştirilmiş; (f) bendinde yer alan
“bölge adliye mahkemesince verilen beraat kararları ile” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
110 20/7/2017 tarihli ve 7035 sayılı Kanunun 20 nci maddesiyle, bu maddenin ikinci fıkrasına (b)
bendinden sonra gelmek üzere (c) bendi eklenmiş ve diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
111 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 78 inci maddesiyle bu maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinde
yer alan “suç niteliğini değiştirmeyen” ibaresi “her türlü” şeklinde değiştirilmiş; (f) bendinde yer alan
“bölge adliye mahkemesince verilen beraat kararları ile” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
ı) Yukarıdaki bentlerde yer alan sınırlar içinde kalmak koşuluyla aynı hükümde,
cezalardan ve kararlardan birden fazlasını içeren bölge adliye mahkemesi kararları,(103)
Temyiz edilemez.
(3) (Ek:17/10/2019-7188/29 md.) İkinci fıkrada belirtilen temyiz edilemeyecek kararlar
kapsamında olsa bile aşağıda sayılan suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza
dairelerinin kararları temyiz edilebilir:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;112
1. Hakaret (madde 125, üçüncü fıkra),
2. Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit (madde 213),
3. Suç işlemeye tahrik (madde 214),
4. Suçu ve suçluyu övme (madde 215),
5. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama (madde 216),
6. Kanunlara uymamaya tahrik (madde 217),
7. (Ek:13/10/2022-7418/30 md.) Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma (madde 217/A),
8. Cumhurbaşkanına hakaret (madde 299),
9. Devletin egemenlik alametlerini aşağılama (madde 300),
10. Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını
aşağılama (madde 301),
11. Silâhlı örgüt (madde 314),
12. Halkı askerlikten soğutma (madde 318),
suçları.
b) Terörle Mücadele Kanununun 6 ncı maddesinin ikinci ve dördüncü fıkrası ile 7 nci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan suçlar.
c) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrası, 31
inci maddesi ve 32 nci maddesinde yer alan suçlar.
Hükümden önceki kararların temyizi
Madde 287 – (1) Hükümden önce verilip hükme esas teşkil eden veya başkaca kanun
yolu öngörülmemiş olan mahkeme kararları da hükümle beraber temyiz olunabilir.
Temyiz nedeni
Madde 288 – (1) Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır.
(2) Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.
Hukuka kesin aykırılık hâlleri
Madde 289 – (1) Temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olmasa da aşağıda
yazılı hâllerde hukuka kesin aykırılık var sayılır:
112 13/10/2022 tarihli ve 7418 sayılı Kanunun 30 uncu maddesiyle bu bende (6) numaralı alt
bendinden sonra gelmek üzere alt bent eklenmiş ve diğer alt bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Hâkimlik görevini yapmaktan kanun gereğince yasaklanmış hâkimin hükme
katılması.
c) Geçerli şüphe nedeniyle hakkında ret istemi öne sürülmüş olup da bu istem kabul
olunduğu hâlde hâkimin hükme katılması veya bu istemin kanuna aykırı olarak reddedilip
hâkimin hükme katılması.
d) Mahkemenin kanuna aykırı olarak davaya bakmaya kendini görevli veya yetkili
görmesi.
e) Cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken
diğer kişilerin yokluğunda duruşma yapılması.
f) Duruşmalı olarak verilen hükümde açıklık kuralının ihlâl edilmesi.
g) Hükmün 230 uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi.
h) Hüküm için önemli olan hususlarda mahkeme kararı ile savunma hakkının
sınırlandırılmış olması.
i) Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması.
Sanığın yararına olan kurallara aykırılık
Madde 290 – (1) Sanığın yararına olan hukuk kurallarına aykırılık, sanık aleyhine
hükmün bozdurulması için Cumhuriyet savcısına bir hak vermez.
Temyiz istemi ve süresi113
Madde 291 – (1) Temyiz istemi, hükmün açıklanmasından itibaren on beş gün içinde
hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması
suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır. Tutuklu bulunan
sanık hakkında 263 üncü madde hükmü saklıdır.(105)
(2) Hüküm, temyiz yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, süre
tebliğ tarihinden başlar.
Eski hâle getirme süresi içinde temyiz süresinin işlemesi
Madde 292 – (1) Sanığın aleyhine, yokluğunda verilen hükümlerde eski hâle getirme
istemiyle ilgili olarak 274 üncü madde hükümleri uygulanır.
Temyiz başvurusunun etkisi
Madde 293 – (1) Süresi içinde yapılan temyiz başvurusu, hükmün kesinleşmesini
engeller.
(2) Hüküm, temyiz eden Cumhuriyet savcısına veya ilgililere gerekçesiyle birlikte
113 20/7/2017 tarihli ve 7035 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer
alan “yedi” ibaresi “on beş” şeklinde değiştirilmiştir.
açıklanmamışsa; hükmün temyiz edildiğinin bölge adliye mahkemesince öğrenilmesinden
itibaren gerekçe, yedi gün içinde tebliğ edilir.
Temyiz başvurusunun içeriği
Madde 294 – (1) Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz
başvurusunda göstermek zorundadır.
(2) Temyiz sebebi, ancak hükmün hukukî yönüne ilişkin olabilir.
Temyiz gerekçesi
Madde 295 – (1) Temyiz başvurusunda temyiz nedenleri gösterilmemişse temyiz
başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi
gün içinde hükmü temyiz olunan bölge adliye mahkemesine bu nedenleri içeren bir ek dilekçe
verilir. Cumhuriyet savcısı temyiz dilekçesinde, temyiz isteğinin sanığın yararına veya
aleyhine olduğunu açıkça belirtir.
(2) Temyiz, sanık tarafından yapılmış ise, ek dilekçe kendisi veya müdafii tarafından
imza edilerek verilir.
(3) Müdafii yoksa sanık, tutanağa bağlanmak üzere zabıt kâtibine yapacağı bir beyanla
gerekçesini açıklayabilir; tutanak hâkime onaylatılır. Sanığın yasal temsilcisi ve eşi hakkında
262 nci madde, tutuklu sanık hakkında ise 263 üncü madde hükümleri saklıdır.
Temyiz isteminin kabule değer sayılmamasından dolayı hükmü veren
mahkemece reddi
Madde 296 – (1) Temyiz istemi, kanunî sürenin geçmesinden sonra yapılmış veya
temyiz edilemeyecek bir hüküm temyiz edilmiş veya temyiz edenin buna hakkı yoksa, hükmü
temyiz olunan bölge adliye veya ilk derece mahkemesi bir karar ile temyiz istemini reddeder.
(2) Temyiz eden, ret kararının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde
Yargıtaydan bu hususta bir karar vermesini isteyebilir. Bu takdirde dosya Yargıtaya gönderilir.
Ancak, bu nedenden dolayı hükmün infazı ertelenemez.
Temyiz dilekçesinin tebliği ve cevabı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının görevi114
Madde 297 – (1) 296 ncı maddeye göre hükmü veren bölge adliye mahkemesince
reddedilmeyen temyiz istemine ilişkin dilekçesinin bir örneği karşı tarafa tebliğ olunur. Karşı
taraf, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde yazılı olarak cevabını verebilir.
(2) Cevap verildikten veya bunun için belirli süre bittikten sonra dava dosyası, bölge
adliye mahkemesi (…)(106)
tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.
(3) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname, hükmü temyiz
114 15/8/2016 tarihli ve 674 sayılı KHK’nin 15 inci maddesiyle, bu maddenin ikinci fıkrasında yer alan
“Cumhuriyet Başsavcılığı” ibaresi yürürlükten kaldırılmış olup, daha sonra bu hüküm 10/11/2016
tarihli ve 6758 sayılı Kanunun 15 inci maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
etmeleri veya aleyhlerine sonuç doğurabilecek görüş içermesi hâlinde sanık veya müdafii ile
katılan veya vekillerine ilgili dairesince tebliğ olunur. İlgili taraf tebliğden itibaren bir hafta
içinde yazılı olarak cevap verebilir.
(4) Üçüncü fıkra uyarınca yapılacak tebligatlar, ilgililerin dava dosyasından belirlenen
son adreslerine yapılmasıyla geçerli olur.
(5) 262 ve 263 üncü madde hükümleri saklıdır.
Temyiz isteminin reddi
Madde 298 – (1) Yargıtay, süresi içinde temyiz başvurusunda bulunulmadığını,
hükmün temyiz edilemez olduğunu, temyiz edenin buna hakkı olmadığını ya da temyiz
dilekçesinin temyiz sebeplerini içermediğini saptarsa, temyiz istemini reddeder.
Duruşmalı inceleme115
Madde 299 – (1) On yıl veya daha fazla hapis cezasına ilişkin hükümlerde, Yargıtay,
incelemelerini uygun görmesi halinde duruşma yoluyla yapabilir. Duruşma gününden sanığa,
katılana, müdafi ve vekile haber verilir. Sanık, duruşmada hazır bulunabileceği gibi, kendisini
bir müdafi ile de temsil ettirebilir.
(107)
(2) Sanık, tutuklu ise duruşmaya katılmak isteminde bulunamaz.
Duruşmada usul
Madde 300 – (1) Duruşmadan önce görevlendirilen üye veya tetkik hâkimi tarafından
hazırlanan rapor üyelere açıklanır. Üyeler, ayrıca bizzat dosyayı incelerler. Bu hususlar
gerçekleştikten sonra duruşma açılır.
(2) Duruşmada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı veya yerine görevlendirdiği Yargıtay
Cumhuriyet savcısı, sanık, müdafii, katılan ve vekili iddia ve savunmalarını açıklar. Temyizi
istemiş olan tarafa önce söz verilir. Her hâlde son söz sanığındır.
Temyizde incelenecek hususlar
Madde 301 – (1) Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz
istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar
hakkında incelemeler yapar.
Temyiz isteminin esastan reddi veya hükmün bozulması
Madde 302 – (1) Bölge adliye mahkemesinin temyiz olunan hükmünün Yargıtayca
hukuka uygun bulunması hâlinde temyiz isteminin esastan reddine karar verilir.
(2) Yargıtay, temyiz edilen hükmü, temyiz başvurusunda gösterilen, hükmü etkileyecek
115 20/11/2017 tarihli ve 696 sayılı KHK’nin 100 üncü maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasının
birinci cümlesinde yer alan “sanığın veya katılanın temyiz başvurusundaki istemi üzerine veya re’sen
duruşma yoluyla yapar” ibaresi “uygun görmesi halinde duruşma yoluyla yapabilir” şeklinde
değiştirilmiş, daha sonra bu hüküm 1/2/2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94 üncü maddesiyle
aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
nitelikteki hukuka aykırılıklar nedeniyle bozar. Bozma sebepleri ilâmda ayrı ayrı gösterilir.
(3) Hüküm, temyiz dilekçesinde gösterilen sebeplerle bozulduğunda, dilekçede
açıklanmış olmasa bile saptanan bütün diğer hukuka aykırılık hâlleri de ilâmda gösterilir.
(4) Hükmün bozulmasına neden olan hukuka aykırılık, bu hükme esas olarak saptanan
işlemlerden kaynaklanmış ise, bunlar da aynı zamanda bozulur.
(5) 289 uncu madde hükümleri saklıdır.
Yargıtayca davanın esasına hükmedilecek hâller, hukuka aykırılığın düzeltilmesi
Madde 303 – (1) Hükme esas olarak saptanan olaylara uygulanmasında hukuka
aykırılıktan dolayı hüküm bozulmuş ise, aşağıdaki hâllerde Yargıtay davanın esasına
hükmedebileceği gibi hükümdeki hukuka aykırılığı da düzeltebilir:
a) Olayın daha ziyade aydınlanması gerekmeden beraate veya davanın düşmesine ya
da alt ve üst sınırı olmayan sabit bir cezaya hükmolunması gerekirse.
b) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iddiasına uygun olarak sanığa kanunda yazılı
cezanın en alt derecesini uygulamayı uygun görürse.
c) Mahkemece sabit görülen suçun unsurları, niteliği ve cezası hükümde doğru
gösterilmiş olduğu hâlde sadece kanunun madde numarası yanlış yazılmış ise.
d) Hükümden sonra yürürlüğe giren kanun, suçun cezasını azaltmış ve mahkemece
sanığa verilecek cezanın belirlenmesinde artırma sebebi kabul edilmemiş veya yeni bir kanun
ile fiil suç olmaktan çıkarılmış ise birinci hâlde daha az bir cezanın hükmolunması ve ikinci
hâlde hiç ceza hükmolunmaması gerekirse.
e) Sanığın açıkça saptanmış olan doğum ve suç tarihlerine göre verilecek cezanın
belirlenmesinde gerekli indirim yapılmamış veya yanlış indirim yapılmış ise.
f) Artırma veya indirim sonucunda verilecek ceza süresi veya miktarının
belirlenmesinde maddî hata yapılmış ise.
g) Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesindeki sıralamanın gözetilmemesi yüzünden
eksik veya fazla ceza verilmiş ise.
h) Harçlar Kanunu ile yargılama giderlerine ilişkin hükümlere ve Avukatlık Kanununa
göre düzenlenen ücret tarifesine aykırılık mevcutsa.
Yargıtay kararının gönderileceği merci
Madde 304 – (1) (Değişik:20/2/2019-7165/8 md.) Yargıtayca 302 nci maddenin
birinci fıkrası veya 303 üncü madde uyarınca verilen kararlara ilişkin dosya ilk derece
mahkemesine, kararın bir örneği ise bölge adliye mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığına verilir.
(2) Yargıtay, dosyayı 303 üncü maddede belirtilenlerin dışında kalan hâllerde yeniden
incelenmek ve hüküm verilmek üzere hükmü bozulan bölge adliye mahkemesine veya diğer
bir bölge adliye mahkemesine gönderir. (Ek cümleler:20/2/2019-7165/8 md.) Ancak bozma
kararı,
a) İstinaf başvurusunun esastan reddi kararına ilişkin ise dosya, gereği için kararı
veren ilk derece mahkemesine,
b) Hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararına ilişkin
ise dosya, gereği için kararı veren ilk derece mahkemesine ya da bozma kararının içeriği
doğrultusunda Yargıtayca uygun görülmesi halinde bölge adliye mahkemesine,
gönderilir. Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderildiği hallerde, kararın bir örneği
de bölge adliye mahkemesine gönderilir.
(3) Hüküm, mahkemenin hukuka aykırı olarak kendisini görevli veya yetkili görmesinden
dolayı bozulmuşsa, Yargıtay aynı zamanda dosyayı görevli veya yetkili mahkemeye gönderir.
(4) İlk derece mahkemesi tarafından doğrudan temyiz yolu açık bulunan hükümlerle
ilgili olarak verilen karara ilişkin dosya, hükmü veren ilk derece mahkemesine gönderilmek
üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına verilir.
Yargıtayda hükmün açıklanması
Madde 305 – (1) Hüküm, 231 inci madde gereğince açıklanır. Buna olanak
bulunmadığı takdirde duruşmanın bitiminden itibaren yedi gün içinde karar verilir.
Hükmün bozulmasının diğer sanıklara etkisi
Madde 306 – (1) Hüküm, sanık lehine bozulmuşsa ve bu hususların temyiz isteminde
bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanması olanağı varsa, bu sanıklar da temyiz isteminde
bulunmuşçasına hükmün bozulmasından yararlanırlar.
Davaya yeniden bakacak mahkemenin işlemleri116
Madde 307 – (1) Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak
bölge adliye veya ilk derece mahkemesi, ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.
(2) Sanık, müdafii, katılan ve vekilinin dosyada varolan adreslerine de davetiye tebliğ
olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle
bozmaya karşı beyanları saptanmamış olsa da duruşmaya devam edilerek dava yokluklarında
bitirilebilir. Ancak, sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise,
her hâlde dinlenmesi gerekir.
(3) (Ek:20/2/2019-7165/9 md.)(108) Yargıtaydan verilen bozma kararına uyulması
hâlinde ilk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı, istinaf veya temyiz sınırlarına
bakılmaksızın sadece temyiz yoluna başvurulabilir.
(4) Yargıtaydan verilen bozma kararına bölge adliye veya ilk derece mahkemesinin
direnme hakkı vardır. (Değişik ikinci cümle: 24/11/2016-6763/36 md.) Direnme kararları,
kararına direnilen daireye gönderilir. (Ek iki cümle: 24/11/2016-6763/36 md.) Daire,
116 20/2/2019 tarihli ve 7165 sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle bu maddeye ikinci fıkradan sonra
gelmek üzere fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.
mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir;
görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir. Direnme üzerine Yargıtay Ceza
Genel Kurulunca verilen kararlara karşı direnilemez.
(5) Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 262 nci
maddede gösterilen kimselerce temyiz edilmişse, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle
belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Olağanüstü Kanun Yolları
BİRİNCİ BÖLÜM
(…)117Cumhuriyet Başsavcısının İtiraz Yetkisi(109)
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi
Madde 308 – (1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı, re’sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren
otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
(2) (Ek: 2/7/2012-6352/99 md.) İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye
gönderilir.
(3) (Ek: 2/7/2012-6352/99 md.) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve
yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir.
Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığının itiraz yetkisi
Madde 308/A- (Ek: 20/7/2017-7035/23 md.)
(1) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı bölge
adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, re’sen veya istem üzerine, kararın kendisine
verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde kararı veren daireye itiraz edebilir. Sanığın lehine
itirazda süre aranmaz. (Değişik cümleler:17/10/2019-7188/30 md.) Daire, mümkün olan en
kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı itirazı
incelemek üzere ceza daireleri başkanlar kuruluna gönderir. Kurula gönderilen itiraz
hakkında, kararına itiraz edilen dairenin başkanı veya görevlendireceği üye tarafından kurula
sunulmak üzere bir rapor hazırlanır. (Ek cümleler:17/10/2019-7188/30 md.) Kurulun itirazın
kabulüne ilişkin kararları, gereği için dairesine gönderilir. Kurulun verdiği kararlar kesindir.
Dörtten fazla ceza dairesi olan bölge adliye mahkemelerinde Hâkimler ve Savcılar Kurulu
tarafından daire başkanları arasından belirlenen ve dört üyeden oluşan başkanlar kurulu bu
incelemeyi yapar. Başkanlar kurulunun bu maddeye ilişkin çalışma usul ve esasları, Hâkimler
117 20/7/2017 tarihli ve 7035 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle, bu bölüm başlığında yer alan
“Yargıtay” ibaresi metinden çıkarılmıştır.
ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir.118
İKİNCİ BÖLÜM
Kanun Yararına Bozma
Kanun yararına bozma
Madde 309 – (1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz
incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu
öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal
nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.119
(2) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün
bozulması istemini içeren yazısını Yargıtayın ilgili ceza dairesine verir.
(3) Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü
kanun yararına bozar.
(4) Bozma nedenleri:
a) 223 üncü maddede tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, kararı
veren hâkim veya mahkeme, gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verir.
b) Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma
hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin ise, kararı veren
hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilir.
Bu hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.
c) Davanın esasını çözüp de mahkûmiyet dışındaki hükümlere ilişkin ise, aleyhte
sonuç doğurmaz ve yeniden yargılamayı gerektirmez.
d) Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif
bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesi doğrudan hükmeder.
(5) Bu madde uyarınca verilen bozma kararına karşı direnilemez.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının kanun yararına başvurması
Madde 310 – (1) 309 uncu maddede belirtilen yetki, aynı maddenin dördüncü
fıkrasının (d) bendindeki hâllere özgü olmak üzere ve kanun yararına olarak re’sen Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı tarafından da kullanılabilir.
(2) 309 uncu madde gereğince Adalet Bakanlığı tarafından başvurulduğunda bu yetki,
artık Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından kullanılamaz.120
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
118 Anayasa Mahkemesinin 26/1/2022 tarihli ve E.:2021/48; K.:2022/7 sayılı kararı ile bu fıkranın
birinci cümlesi “sanığın aleyhine itirazlar” yönünden iptal edilmiştir. Bu kararın Resmî Gazete’de
yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra (14/1/2023) yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.
119 6/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanunun 26 ncı maddesiyle bu fıkrada yer alan “Adalet Bakanı”
ibaresi, “Adalet Bakanlığı” olarak değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
120 6/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanunun 26 ncı maddesiyle bu fıkrada yer alan “Adalet Bakanı”
ibaresi, “Adalet Bakanlığı” olarak değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
Yargılamanın Yenilenmesi
Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri
Madde 311 – (1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı
hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:
a) Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa.
b) Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek
biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy
verdiği anlaşılırsa.
c) Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında,
aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde
görevlerini yapmada kusur etmiş ise.
d) Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm
kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise.
e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden
sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı
içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.
f) Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin
veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya ceza
hükmü aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane
çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi. Bu hâlde
yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten
itibaren bir yıl içinde istenebilir.121
(2) Birinci fıkranın (f) bendi hükümleri, 4.2.2003 tarihinde Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kesinleşmiş kararları ile, 4.2.2003 tarihinden sonra Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanır.
İnfazın geri bırakılması veya durdurulması
Madde 312 – (1) Yargılamanın yenilenmesi istemi hükmün infazını ertelemez. Ancak
mahkeme, infazın geri bırakılmasına veya durdurulmasına karar verebilir.
Yargılamanın yenilenmesine engel olmayan hâller
Madde 313 – (1) Hükmün infaz edilmiş olması veya hükümlünün ölümü,
yargılamanın yenilenmesi istemine engel olmaz.
(2) Ölenin eşi, üstsoyu, altsoyu, kardeşleri yargılamanın yenilenmesi isteminde
121 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle, bu bentte yer alan “tespit edilmiş
olması” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya ceza hükmü aleyhine Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda
düşme kararı verilmesi” ibaresi eklenmiştir.
bulunabilirler.
(3) İkinci fıkrada sayılan kişilerin yokluğu hâlinde, Adalet Bakanı da yargılamanın
yenilenmesi isteminde bulunabilir.
Sanık veya hükümlünün aleyhine yargılamanın yenilenmesi nedenleri
Madde 314 – (1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış olan bir dava aşağıda yazılı
hâllerde sanık veya hükümlünün aleyhine olarak yargılamanın yenilenmesi yolu ile tekrar
görülür:
a) Duruşmada sanığın veya hükümlünün lehine ileri sürülen ve hükme etkili olan bir
belgenin sahteliği anlaşılırsa.
b) Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza
ile mahkûmiyetini gerektirecek nitelikte olarak görevlerini yapmada sanık veya hükümlü
lehine kusur etmiş ise.
c) Sanık beraat ettikten sonra suçla ilgili olarak hâkim önünde güvenilebilir nitelikte
ikrarda bulunmuşsa.
Yargılamanın yenilenmesinin kabul edilmeyeceği hâl
Madde 315 – (1) Kanunun aynı maddesinde yer almış sınır içinde olmak üzere
cezanın değiştirilmesi amacıyla yargılamanın yenilenmesi kabul edilemez.
(2) Hatanın giderilebilmesini sağlayacak başka bir yol varsa, yargılamanın
yenilenmesi yoluna gidilemez.
Bir suça dayanan yenileme istemlerinin kabulü koşulları
Madde 316 – (1) Bir suç iddiasına dayandırılan yenileme istemi, ancak bu fiilden
dolayı kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü verilmiş veya mahkûmiyeti gerektirecek nitelikte
kuvvetli delil bulunmaması dışında bir nedenle ceza soruşturmasına başlanamamış veya
sürdürülememişse kabul edilebilir. Bu madde, 311 inci maddenin birinci fıkrasının (e)
bendinde yazılı hâlde uygulanmaz.
Yenileme istemi hakkında uygulanacak hükümler
Madde 317 – (1) Kanun yollarına başvurma hakkındaki genel hükümler, yargılamanın
yenilenmesi istemi hakkında da uygulanır.
(2) Yargılamanın yenilenmesi istemi, bunun yasal nedenleri ile dayandığı delilleri
içerir.
Yenileme isteminin kabule değer olup olmadığı kararı ve mercii
Madde 318 – (1) Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur.
Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir.
(2) 303 üncü madde gereğince Yargıtayın doğrudan hüküm kurduğu hâllerde de
hükmü vermiş olan mahkemeye başvurulur.
(3) Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığına dair olan karar,
duruşma yapılmaksızın verilir.
Yenileme isteminin kabule değer görülmemesi nedenleri ve kabulü hâlinde
yapılacak işlem
Madde 319 – (1) Yargılamanın yenilenmesi istemi, kanunda belirlenen şekilde
yapılmamış veya yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yasal hiçbir neden gösterilmemiş veya
bunu doğrulayacak deliller açıklanmamış ise, bu istem kabule değer görülmeyerek reddedilir.
(2) Aksi hâlde yargılamanın yenilenmesi istemi, bir diyeceği varsa yedi gün içinde
bildirmek üzere Cumhuriyet savcısı ve ilgili tarafa tebliğ olunur.
(3) Bu madde gereğince verilen kararlara itiraz edilebilir.
Delillerin toplanması
Madde 320 – (1) Mahkeme, yargılamanın yenilenmesi istemini yerinde bulursa
delillerin toplanması için bir naip hâkimi veya istinabe olunan mahkemeyi görevlendirebileceği
gibi; kendisi de bu hususları yerine getirebilir.
(2) Delillerin mahkemece veya naip hâkim tarafından veya istinabe suretiyle
toplanması sırasında, soruşturmaya ilişkin hükümler uygulanır.
(3) Delillerin toplanması bittikten sonra Cumhuriyet savcısı ve hakkında hüküm
kurulmuş olan kişiden yedi günlük süre içinde görüş ve düşüncelerini bildirmeleri istenir.
Yenileme isteminin esassız olmasından dolayı reddi, aksi takdirde kabulü
Madde 321 – (1) Yargılamanın yenilenmesi isteminde ileri sürülen iddialar, yeterli
derecede doğrulanmaz veya 311 inci maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 314
üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı hâllerde işin durumuna göre bunların
önce verilmiş olan hükme hiçbir etkisi olmadığı anlaşılırsa, yargılamanın yenilenmesi istemi
esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın reddedilir.
(2) Aksi hâlde mahkeme, yargılamanın yenilenmesine ve duruşmanın açılmasına karar
verir.
(3) Bu madde gereğince verilen kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.
Duruşma yapılmaksızın yenileme isteminin incelenmesi
Madde 322 – (1) Hükümlü ölmüşse mahkeme yeniden duruşma yapmaksızın gerekli
delilleri topladıktan sonra hükümlünün beraatine veya yargılamanın yenilenmesi isteminin
reddine karar verir.
(2) Diğer hâllerde de mahkeme, bu hususta yeterli delil varsa Cumhuriyet savcısının
uygun görüşünü aldıktan sonra duruşma yapmaksızın hükümlünün derhâl beraatine karar verir.
(3) Mahkeme beraat kararı ile beraber önceki hükmün ortadan kaldırılmasını da karar
altına alır.
(4) Yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunan kimse isterse, gideri Devlet
Hazinesine ait olmak üzere önceki hükmün iptaline ilişkin karar Resmî Gazete ile ilân
olunacağı gibi mahkemenin takdirine göre diğer gazetelerle de ilân edilebilir.
Yeniden duruşma sonucunda verilecek hüküm
Madde 323 – (1) Yeniden yapılacak duruşma sonucunda mahkeme, önceki hükmü
onaylar veya hükmün iptali ile dava hakkında yeniden hüküm verir.
(2) Yargılamanın yenilenmesi istemi hükümlünün lehine olarak yapılmışsa, yeniden
verilecek hüküm önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır bir cezayı içeremez.
(3) Yargılamanın yenilenmesi sonucunda beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı
kararının verilmesi halinde, önceki mahkûmiyet kararının tamamen veya kısmen infaz
edilmesi dolayısıyla kişinin uğradığı maddî ve manevî zararlar bu Kanunun 141 ilâ 144 üncü
maddeleri hükümlerine göre tazmin edilir.
YEDİNCİ KİTAP
Yargılama Giderleri ve Çeşitli Hükümler
BİRİNCİ KISIM
Yargılama Giderleri
Yargılama giderleri
Madde 324 – (1) Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile
soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden
yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleridir.
(2) Hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kimlere yükletileceği gösterilir.
(3) Giderlerin miktarı ile iki taraftan birinin diğerine ödemesi gereken paranın
miktarını mahkeme başkanı veya hâkim belirler.
(4) Devlete ait yargılama giderlerine ilişkin kararlar, Harçlar Kanunu hükümlerine
göre; kişisel haklara ilişkin kararlar, 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu
hükümlerine göre yerine getirilir. (Ek cümle: 2/7/2012-6352/100 md.) Devlete ait yargılama
giderlerinin 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun 106 ncı maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması halinde, bu
giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilir.
(5) Türkçe bilmeyen ya da engelli olan şüpheli, sanık, mağdur veya tanık için
görevlendirilen tercümanın giderleri, yargılama gideri sayılmaz ve bu giderler Devlet
Hazinesince karşılanır.
Sanığın yükümlülüğü
Madde 325 – (1) Cezaya veya güvenlik tedbirine mahkûm edilmesi hâlinde, bütün
yargılama giderleri sanığa yüklenir.
(2) (Değişik: 6/12/2006-5560/27 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve
cezanın ertelenmesi hallerinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Yargılamanın değişik evrelerinde yapılan araştırma veya işlemler nedeniyle
giderler meydana gelmiş olup da, sonuç sanık lehine ortaya çıkmış ise, bu giderlerin sanığa
yüklenmesinin hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında mahkeme, bunların kısmen veya
tamamen Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verir.
(4) Hüküm kesinleşmeden sanık ölürse, mirasçılar giderleri ödemekle yükümlü
tutulmazlar.
Bağlantılı davalarda giderler
Madde 326 – (1) Birden çok suçtan dolayı aleyhinde kovuşturma yapılmış olan kimse,
bunların bir kısmından mahkûm olmuş ise, beraat ettiği suçların duruşmasının gerektirdiği
giderleri ödemekle yükümlü değildir.
(2) İştirak halinde işlenmiş bir suç nedeniyle mahkûm edilmiş olanlara, sebebiyet
verdikleri yargılama giderleri ayrı ayrı yükletilir.
Beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi hâlinde gider
Madde 327 – (1) Hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen
kişi, sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkûm edilir.
(2) Bu kişinin önceden ödemek zorunda kaldığı giderler, Devlet Hazinesince üstlenilir.
Karşılıklı hakaret hâllerinde gider
Madde 328 – (1) Karşılıklı hakaret hâllerinde taraflardan biri veya her ikisi hakkında
ceza verilmesine yer olmadığı kararının verilmesi; bunlardan birinin veya her ikisinin
giderleri karşılamaya mahkûm edilmelerine engel olmaz.
Suç uydurma ve iftira gibi hâllerde gider
Madde 329 – (1) Suç uydurup iftirada bulunduğu sabit olan kimse, bu nedenle
yapılmış giderleri ödemeye mahkûm edilir.
Kanun yollarına başvuru sonucunda gider
Madde 330 – (1) Kanun yollarından birine başvuran taraf, bu başvurusunu geri
almasından veya başvurunun reddolunmasından ileri gelen giderleri öder. Kanun yollarına
başvuran Cumhuriyet savcısı ise, sanığın ödemek zorunda bulunduğu giderler Devlet
Hazinesine yükletilir.
(2) Kanun yoluna başvuranın istemi kısmen kabul olunmuş ise, mahkeme uygun
gördüğü şekilde giderleri bölüştürür.
(3) Kesinleşmiş bir hüküm ile sonuçlanan bir duruşma hakkındaki yargılamanın
yenilenmesi isteminden ileri gelen giderler hakkında da aynı hüküm geçerlidir.
(4) Eski hâle getirme isteminden doğan giderler, hasım tarafının esassız karşı
koymasından meydana gelmiş değilse, bu istemi ileri sürene yükletilir.
İKİNCİ KISIM
Çeşitli Hükümler
Adlî tatil
Madde 331 – (1) (Değişik: 8/8/2011-KHK-650/27 md.; İptal: Anayasa Mahkemesinin
18/7/2012 tarihli ve E.: 2011/113 K.: 2012/108 sayılı Kararı ile.; Yeniden düzenleme:
27/6/2013-6494/25 md.) Ceza işlerini gören makam ve mahkemeler her yıl bir eylülde başlamak
üzere, yirmi temmuzdan otuz bir ağustosa kadar çalışmaya ara verirler.
(2) Soruşturma ile tutuklu işlere ilişkin kovuşturmaların ve ivedi sayılacak diğer
hususların tatil süresi içinde ne suretle yerine getirileceği, Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunca belirlenir.
(3) Tatil süresince bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay, yalnız tutuklu hükümlere
ilişkin veya Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Kanunu gereğince görülen işlerin
incelemelerini yapar.
(4) Adlî tatile rastlayan süreler işlemez. Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç
gün uzatılmış sayılır.
Bilgi isteme
Madde 332 – (1) Suçların soruşturma ve kovuşturması sırasında Cumhuriyet savcısı,
hâkim veya mahkeme tarafından yazılı olarak istenilen bilgilere on gün içinde cevap verilmesi
zorunludur. Eğer bu süre içinde istenen bilgilerin verilmesi imkânsız ise, sebebi ve en geç
hangi tarihte cevap verilebileceği aynı süre içinde bildirilir.
(2) Bilgi istenen yazıda yukarıdaki fıkra hükmü ile buna aykırı hareket etmenin Türk
Ceza Kanununun 257 nci maddesine aykırılık oluşturabileceği yazılır. Bu durumda haklarında
kamu davasının açılması, izin veya karar alınmasına bağlı bulunan kişiler hakkında, yasama
dokunulmazlığı saklı kalmak üzere, doğrudan soruşturma yapılır.
Yönetmelik
Madde 333 – (1) Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, aksine hüküm bulunmadıkça,
ilgili bakanlıkların görüşü alınarak Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılır.
Kolluk görevlilerine yönelik özel hükümler
Ek Madde 1- (Ek: 3/5/2016-6713/10 md.)
(1) Kolluk görevlileri hakkındaki öldürme, kasten yaralama, işkence, zor kullanma
yetkisine ilişkin sınırın aşılması ve suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçları ile örgüt
faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili iddialara ilişkin soruşturmaları Cumhuriyet
savcıları bizzat ve öncelikle yapar. Bu suçlardan dolayı kolluk görevlileri hakkında açılan
davalar, acele işlerden sayılır. Bu tür davaların kanun yolu incelemesi de öncelikli olarak
yapılır.
Geçici Madde 1 – (Ek:24/1/2013-6411/2 md.)
(1) Bu Kanunun 202 nci maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen yönetmelik, Adalet
Bakanlığınca bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde
çıkarılır. Bu yönetmelik uyarınca tercüman listeleri oluşturuluncaya kadar bu Kanunun 202
nci maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen tercüme hizmetleri sanığın kendisi tarafından
getirilen tercüman tarafından yerine getirilir.
Geçici Madde 2 – (Ek: 11/4/2013-6459/21 md.)
(1) İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki
protokollerin ihlali suretiyle bir ceza hükmünün verildiğini tespit eden Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kesinleşmiş kararlarından, 15.6.2012 tarihi itibarıyla Avrupa Konseyi
Bakanlar Komitesi önünde denetlenmekte bulunanlar bakımından bu Kanunun 311 inci
maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanmaz. Bu durumda olanlar, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren üç ay içinde yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunabilirler.
Geçici Madde 3- (Ek: 15/8/2017-KHK-694/149 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-
7078/144 md.)
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar milletvekilleri hakkında açılmış olan
davalarda, bu maddeyi ihdas eden Kanun Hükmünde Kararname ile bu Kanunun 161 inci
maddesine eklenen dokuzuncu fıkra hükmü uyarınca yetkisizlik ve görevsizlik kararı verilemez;
bu davalara kesin hükümle sonuçlandırılıncaya kadar bu mahkemelerce bakılmaya devam
olunur. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar milletvekilleri hakkında başlatılmış
soruşturmalarda da bu maddeyi ihdas eden Kanun Hükmünde Kararname ile bu Kanunun 161
inci maddesine eklenen dokuzuncu fıkra hükmü uyarınca yetkisizlik kararı verilemez.
Geçici Madde 4 – (Ek:20/2/2019-7165/10 md.)
(1) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla 304 üncü maddenin ikinci fıkrasında yapılan
düzenleme, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Yargıtay tarafından verilen bozma
kararları hakkında uygulanır.
Geçici Madde 5- (Ek:17/10/2019-7188/31 md.)
(1) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla;122
a) 102 nci maddede yapılan düzenleme, bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren üç
ay sonra uygulanır.
b) 236 ncı maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarında yapılan düzenleme uyarınca
kurulması gereken merkezler, en geç 1/9/2020 tarihine kadar faaliyete geçirilir. Bu tarihe
kadar mevcut uygulamaya devam olunur.
122 Anayasa Mahkemesinin 25/6/2020 tarihli ve E.:2020/16; K.:2019/33 sayılı Kararı ile bu fıkrada
yer alan “kovuşturma evresine geçilmiş” ibaresinin aynı bentte yer alan “basit yargılama usulü”
yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
c) 250 nci maddede düzenlenen seri muhakeme usulü ile 251 ve 252 nci maddelerde
düzenlenen basit yargılama usulüne ilişkin hükümler, 1/1/2020 tarihinden itibaren uygulanır.
d) 1/1/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş(114)
, hükme bağlanmış123
veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz. 124
e) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, kovuşturma evresine geçilmiş
dosyalarda kamu davasının açılmasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz.
f) 286 ncı maddenin üçüncü fıkrasında yapılan düzenleme, bu maddenin yayımlandığı
tarihten itibaren on beş gün içinde talep etmek koşuluyla aynı suçlarla ilgili olarak bölge
adliye mahkemelerince verilmiş kesin nitelikteki kararlar hakkında da uygulanır. Bu bendin
uygulandığı hâlde, cezası infaz edilmekte olan hükümlülerin, 100 üncü madde uyarınca
tutukluluğunun devam edip etmeyeceği hususu, hükmü veren ilk derece mahkemesince
değerlendirilir.
g) 308/A maddesinde yapılan değişiklikle bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet
başsavcılığınca yapılan itirazların incelenmesine ilişkin getirilen usul, bu maddenin yayımlandığı
tarihten önce itiraz yoluna başvurulup reddedilmiş olan itirazlar hakkında uygulanmaz.
h) Aile mahkemeleri ile çocuk ve çocuk ağır ceza mahkemelerinde görev yapan
psikolog, pedagog ve sosyal çalışma görevlilerine ilişkin düzenlemeler, bu maddenin
yayımlandığı tarihten itibaren altı ay sonra uygulanır.
Yürürlük
Madde 334 – (1) Bu Kanun, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girer.125
Yürütme
Madde 335 – (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
5271 SAYILI KANUNA İŞLENEMEYEN HÜKÜMLER
(1) 5560 sayılı Kanunun Geçici 1 inci Maddesi:
GEÇİCİ MADDE 1 – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hükme
bağlanmış olmakla beraber henüz kesinleşmemiş olan dosyalarda, uzlaşma kapsamının
genişlediğinden bahisle bozma kararı verilemez.
(2) 5728 sayılı Kanunun Geçici Maddeleri:
GEÇİCİ MADDE 1- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Yargıtay ilgili ceza
123 Anayasa Mahkemesinin 14/1/2021 tarihli ve E.:2020/81; K.:2021/4 sayılı Kararı ile bu fıkrada yer
alan “…hükme bağlanmış…” ibaresinin aynı bentte yer alan “basit yargılama usulü” yönünden
Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
124 Anayasa Mahkemesinin 21/4/2022 tarihli ve E.:2020/87; K.:2022/44 sayılı Kararı ile bu bentte yer
alan “…kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış…” ibaresinin “seri muhakeme usulü”
yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
125 Bu maddede yer alan “1 Nisan 2005“ ibaresi, 31/3/2005 tarihli ve 5328 sayılı Kanunun Geçici 1
inci maddesiyle “1 Haziran 2005“ şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
dairesinde bulunan dosyalar hakkında bu Kanunun lehe hükümlerinin derhal uygulanabileceği
hallerde, usule aykırılık bulunmadığı takdirde, dosya esastan incelenmek, acele işlerden
sayılmak ve Türk Ceza Kanununun 7 nci maddesi dikkate alınmak suretiyle karar verilir.
Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmiş ve infaz edilmekte olan
mahkûmiyet kararları hakkında, lehe kanun hükümleri, hükmü veren mahkemece 13/12/2004
tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98 ilâ 101
inci maddeleri dikkate alınmak ve dosya üzerinden incelenmek suretiyle belirlenir. Ancak,
hükmün konusunun herhangi bir inceleme, araştırma, delil tartışması ve takdir hakkının
kullanılmasını gerektirmesi halinde inceleme, duruşma açılmak suretiyle yapılabilir.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesin hükümle sonuçlanmış olan
davalarda lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla, yapılan yargılama bakımından
dava zamanaşımı hükümleri uygulanmaz.
İşbu Kanun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla kesinleşmemiş olmakla beraber hükme
bağlanmış olan dosyalarda uzlaşma kapsamının genişlediğinden bahisle bozma kararı verilemez.
GEÇİCİ MADDE 2- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kovuşturma evresinde
bulunan dava dosyaları hakkında:
a) Mahkemenin görevli olmaması hâlinde, dosya üzerinde yapılacak inceleme
sonucunda verilecek görevsizlik kararıyla dosya, görevli mahkemeye gönderilir.
b) Daha önce soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yapılmış olan işlem ve kararlar
hukukî geçerliliklerini sürdürürler.
GEÇİCİ MADDE 3- Bu Kanun hükümlerine göre suç karşılığı uygulanan yaptırımı
idarî yaptırıma dönüşen fiiller nedeniyle;
a) Soruşturma evresinde Cumhuriyet başsavcılığınca,
b) Kovuşturma evresinde mahkemece,
idarî yaptırım kararı verilir.
Birinci fıkra kapsamına giren fiillerden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan
işlerde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, Yargıtayın ilgili dairesinde bulunan işlerde ise
ilgili dairece, bu Kanuna göre işlem yapılmak üzere gelişlerindeki usule uygun olarak dava
dosyası hükmü veren mahkemeye gönderilir.
(3) 5918 sayılı Kanunun Geçici 1 inci Maddesi:
GEÇİCİ MADDE 1 – Bu Kanunla, 5271 sayılı Kanunun 3 üncü ve 250 nci
maddesinde yapılan değişiklik hükümleri, yürürlüğe girdiği tarihte devam etmekte olan
soruşturma ve kovuşturmalarda da uygulanır.
(4) 6008 sayılı Kanunun Geçici 2 nci Maddesi:
GEÇİCİ MADDE 2 – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar hakkında hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olanların, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren
onbeş gün içinde mahkemeye başvurmaları halinde, mahkemece, hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararı geri alınır ve Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinin yedinci
fıkrasındaki kayıtla bağlı olmaksızın, başvuruda bulunan sanık hakkında yeniden hüküm kurulur.
(5) 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun Geçici 1 inci Maddesi:
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Ceza Muhakemesi Kanununun 253 üncü maddesine ilişkin
yönetmelik bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç altı ay içinde çıkarılır ve
yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden itibaren en geç altı ay içinde uzlaştırmacı listeleri
oluşturulur. Adalet Bakanlığı tarafından bu listelere uygun uzlaştırmacı görevlendirmesi
amacıyla bir ilan yapılır. İlan yapılıncaya kadar, Ceza Muhakemesi Kanununun 253 üncü
maddesinde bu Kanunla yapılan değişiklik öncesinde öngörülen usule göre belirlenen
uzlaştırmacılardan görevlendirme yapılmasına devam olunur ve bu uzlaştırmacılar görevlerini
tamamlar.
(6) 20/7/2017 tarihli ve 7035 sayılı Kanunun Geçici 1 inci Maddesi:
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Kanunla, 5271 sayılı Kanunun 291 inci maddesi ile 6100
sayılı Kanunun 361 inci maddesinde temyiz sürelerine ilişkin olarak yapılan değişiklikler, bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ve sonrasında verilen kararlar hakkında uygulanır.
(2) Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından bölge adliye ve bölge idare mahkemesi
daireleri arasında iş bölümü yapılıncaya kadar bölge adliye ve bölge idare mahkemesi
başkanlar kurullarınca yapılan iş bölümünün uygulanmasına devam olunur.
5271 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN VEYA
ANAYASA MAHKEMESİ TARAFINDAN VERLEN İPTAL KARARLARININ
YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHLERİNİ GÖSTERİR TABLO
Değiştiren Kanunun/
KHK’nin veya İptal Eden
Anayasa Mahkemesi
Kararının Numarası
5271 Sayılı Kanunun Değişen
veya İptal Edilen Maddeleri
Yürürlüğe Giriş Tarihi
5328 334 31/3/2005
5353
35, 75, 76, 80, 81, 85, 90, 91, 94,
98, 100, 103, 105, 109, 119, 127,
135, 137, 140, 142, 143, 151, 153,
161, 164, 173, 174, 193, 206, 223,
247
1/6/2005
5560
6, 100, 102, 109, 146, 150, 171,
231, 253, 254, 309, 310, 325,
İşlenemeyen Hüküm
19/12/2006
5728 231, İşlenemeyen Hükümler 8/2/2008
5793 234, 239 6/8/2008
5918 3, 250, 253, İşlenemeyen Hüküm 9/7/2009
6008 231, 250, İşlenemeyen Hüküm 25/7/2010
6217 161, 173, 272 14/4/2011
KHK/650 331 1/1/2012
6352
38/A, 100, 101, 109, 250, 251,
252, 308, 324
5/7/2012
Anayasa Mahkemesi’nin
17/5/2012 tarihli ve E.:
2011/37, K.: 2012/69 sayılı
Kararı
234 21/7/2012
6411 202, Geçici Madde 1 31/1/2013
6459
105, 108, 141, 144, 172, 270,
Geçici Madde 2
30/4/2013
Anayasa Mahkemesi’nin
18/7/2012 tarihli ve E.:
2011/113 K.: 2012/108
sayılı Kararı
331 inci maddenin birinci fıkrası
1/1/2013 tarihinden
başlayarak altı ay sonra
(1/7/2013)
6494 331 7/7/2013
6526
91, 94, 100, 116, 128, 134, 135,
139, 140, 153, 161, 169
6/3/2014
6545
141, 143, 173, 188, 231, 238, 260,
268, 273, 279, 280, 286
28/6/2014
6572 116, 128, 135, 140, 153 12/12/2014
6638 91, 100 4/4/2015
6713 Ek Madde 1 20/5/2016
6723 133 23/7/2016
KHK/674 128, 277, 278, 280, 297 1/9/2016
KHK/676 149, 151, 154, 178, 188 29/10/2016
6754 63, 64, 66, 67, 71, 72 24/11/2016
6758 128, 277, 278, 280, 297 24/11/2016
6763
19, 100, 112, 128, 135, 139, 140,
191, 202, 232, 247, 248, 253, 254,
307, İşlenemeyen hüküm
2/12/2016
KHK/680 161, 172, 173, 247, 248 6/1/2017
7035
280, 281, 282, 283, 285, 286, 291,
304, Altıncı Kitap Üçüncü Kısım
5/8/2017
Birinci Bölüm başlığı, 308/A,
İşlenemeyen Hüküm (Geçici
Madde 1)
KHK/694
64, 102, 139, 140, 142, 158, 161,
196, 216, Geçici Madde 3
25/8/2017
KHK/696
104,129,140/A,188, 209, 280, 288,
299
24/12/2017
7070 149, 151, 154, 178, 188 8/3/2018
7072 161, 172, 173, 247, 248 8/3/2018
7078
64, 102, 139, 140, 142, 158, 161,
196, 216, Geçici Madde 3
8/3/2018
7079 104, 129, 140/A, 209, 280, 288, 299 8/3/2018
KHK/700 3
24/6/2018 tarihinde birlikte
yapılan Türkiye Büyük Millet
Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı
seçimleri sonucunda
Cumhurbaşkanının andiçerek
göreve başladığı tarihte
(9/7/2018)
7145 119, 127, 134, 172, 311 31/7/2018
Anayasa Mahkemesi’nin
27/12/2018 tarihli ve E.:
2018/71 K.: 2012/118 sayılı
Kararı
286 ncı maddesinin ikinci
fıkrasının (d) bendi
7165 286, 304, 307, Geçici Madde 4 28/2/2019
7188
102, 171, 174, 234, 236, 250, 251,
252, 253, 280, 282, 286, 308/A,
Geçici Madde 5
24/10/2019
Anayasa Mahkemesinin
24/7/2019 tarihli ve
E.:2018/73; K.:2019/65
sayılı Kararı
151 29/11/2019
7196 100 24/12/2019
7242 109, 112, 272 15/4/2020
Anayasa Mahkemesinin
25/6/2020 tarihli ve
E.:2020/16; K.:2019/33
Geçici Madde 5 19/8/2020
sayılı Kararı
7262 123 31/12/2020
Anayasa Mahkemesinin
14/1/2021 tarihli ve
E.:2020/81; K.:2021/4 sayılı
Kararı
Geçici Madde 5 16/3/2021
Anayasa Mahkemesinin
31/3/2021 tarihli ve
E.:2020/35; K.:2021/26
sayılı Kararı
250 15/6/2021
7331
12, 94, 100, 101, 109, 137, 170,
250, 251
14/7/2021
44, 176, 233 1/9/2021
110, 110/A, 268 1/1/2022
7406 100, 234, 239, 253 27/5/2022
Anayasa Mahkemesinin
21/4/2022 tarihli ve
E.:2020/87; K.:2022/44
sayılı Kararı
Geçici Madde 5 Yayımı tarihi
Anayasa Mahkemesinin
8/9/2022 tarihli ve
E.:2021/118; K.:2022/98
sayılı Kararı
193
4/10/2022 tarihinden
başlayarak altı ay sonra
(4/4/2023)
7418 286 18/10/2022